Dolaylı vergiler, ekonomik işlemler
üzerinden alınır. Kazanç veya gelir
yerine, harcamalar üzerinden alınırlar. Yani bu tür vergiler daha çok
mal ve hizmet satışlarını veya belli ekonomik işlemeleri vergilemektedir.
Dolayısıyla, doğrudan bireylerin ya da kurumların kazançları üzerinden
alınmazlar. Bu tür vergiler mal ve hizmet fiyatlarının içinde gizlenerek uygulanır.Bu nedenle, mal ve hizmet satın alınırken, tüketici tarafından bunların
fiyatıyla beraber vergi de satıcıya ödenmektedir. Kabaca, satıcı da tahsil
ettiği vergiyi vergi dairesine beyan edip ödemektedir.
Vergiyi, aslında tüketici yüklenmekte ancak vergi dairesine satıcı ödemektedir. Bu anlamda, tüketicinin yüklenip ödediği vergi (dolaylı yoldan) satıcı vasıtasıyla vergi dairesine ödendiği için bu tür vergilere dolaylı vergi denmektedir.Vergiyi yüklenen ile vergi dairesine karşı mükellef olan kişiler birbirinden farklıdır. Verginin mükellefi olan satıcı, vergiyi satışa sunduğu mal veya hizmetin fiyatına dahil ederek tüketiciye yansıtmaktadır. Çünkü, verginin yansıtılması dolaylı vergilerde daha kolaydır.
Diğer yandan, dolaylı vergilerin tahsili daha kolaydır. Çünkü bu tür vergiler fiyata eklenerek çok kolay biçimde yansıtılmakta ve verginin yüklenicisi ile verginin mükellefi birbirinden ayrılmaktadır. Dolaylı vergilerde vergi fiyat içinde gizli olduğundan, vergi, muhatapları tarafından farkına varılmadan ödenmektedir. Nitekim buna teoride “mali anestezi” veya “mali uyuşturma” denmektedir.
Dolaylı vergilemede, kazanç veya gelir yerine, harcamalar üzerinden vergi alındığı için vergiyi yüklenenin gelir düzeyi, medeni durumu ve benzeri şahsi özellikleri dikkate alınmaz. Bu haliyle gayrişahsi niteliklidir. Ekonomik işlemlerin tamamından aynı oranda ve miktarda vergi alındığı için gelir düzeyi ne olursa herkes aynı düzeyde vergi ödemektedir. Dolayısıyla bu tür vergiler, vergide adalet ilkesine aykırıdır.
Ülkemizde, katma değer vergisi (KDV), özel tüketim vergisi (ÖTV), banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) dolaylı vergiler içerisinde önemli yer tutmaktadır. Dolaylı vergilerin merkezi yönetimin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2020 yılında %62 olarak gerçekleşmiştir. Yani toplanan her 100 birim verginin 62 birimi dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Dolaylı vergilerin büyük bir kısmı da katma değer vergisi (KDV), özel tüketim vergisi (ÖTV) tahsilatından kaynaklanmaktadır.
Bunlardan, katma değer vergisi, mal ve hizmet teslimleri üzerinden alınan ve indirim mekanizmasına dayanan bir tür dolaylı vergidir. Bu sistemde, KDV mükellefi mal ve hizmet satın alırken ödediği KDV’yi müşterilerinden tahsil ettiği KDV’den indirmekte, tahsil ettiği KDV daha fazla ise aradaki farkı vergi dairesine ödemektedir. Dolayısıyla KDV mükellefinin ödediği KDV genellikle kendi üzerinde kalmamaktadır. Mükellef, mal ve hizmet alırken ödediği KDV’yi indirmek suretiyle vergi yükünden kurtulmaktadır.
Özel tüketim vergisi ise bazı malların ilk teslimi ya da ithalatı aşamasında alınmaktadır. Özel tüketim vergisinin kapsamı dardır. Sadece belli emtia grupları üzerinden, sadece belli mükellef grubundan ve sadece bir defaya mahsus olmak üzere alınmaktadır. Yani, ÖTV katma değer vergisinden farklı olarak indirim mekanizmasına dayanmaz ve sadece bir ilk teslimde bir kez uygulanır. Bu nedenle de özel tüketim vergisi kolaylıkla takip edilip, yönetilebilmektedir. Örneğin, sıfır araçların ithalatı esnasında ya da distribütörden bayiye satış aşamasında özel tüketim vergisi uygulanmaz. Otomobil bayisi, fiyata (faturaya) dahil ettiği özel tüketim vergisini, alıcıdan tescil aşamasında tahsil edip vergi dairesine beyan edip ödemektedir. Özel tüketim vergisi kanuna ekli listelerdeki malların ilk teslimi ya da ithalatı aşamasında alınmaktadır. (I) sayılı liste petrol ürünleri, doğal gaz ve bunların türevleri ile biodizelden oluşur. (II) sayılı listede, binek otomobilleri motosiklet, helikopter, uçak, gemi, yat, eğlence ve spor tekneleri gibi taşıtlar yer almaktadır. (III) sayılı listede alkollü içkiler, gazozlar, alkolsüz biralar, meyve nektarları, meyveli içecekler, limonatalar, enerji içecekleri, sporcu içecekleri, soğuk çay, soğuk kahve, tonik ve benzeri içecekler ile tütün mamulleri yer alır.(IV) sayılı listede ise kozmetik ürünleri, kürkler cam eşyalar, manikür ve pedikür aletleri, kaşık-çatal takımları, klimalar, ısıtıcılar, beyaz eşyalar, araç pilleri, küçük ev aletleri, cep telefonu, telsiz-telefon cihazları, mikrofon, hoparlör, kulaklık, amplifikatörler, ses kayıt ve çalma cihazları, televizyon, projektör, kamera, ses ve görüntü cihazları, tabancalar ve diğer ateşli silahlar ile kristal avizeler, bazı oyun eşyaları gibi mallar yer almaktadır.
Bankalar ile sigorta şirketlerinin gerçekleştirmiş oldukları işlemler dolayısıyla elde ettikleri gelirler üzerinden hesaplayıp ödemekte oldukları bir vergi türü olan banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) genellikle müşterilerden tahsil edilmektedir. Bankalar, topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden (komisyon, ücret, faiz hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) banka muameleleri vergisi hesaplayıp tahsil etmektedirler. Sigorta şirketleri de düzenlemiş oldukları sigorta poliçelerinde gösterdikleri prim tutarları üzerinden vergi hesaplamaktadırlar. BU verginin mükellefi banka ve sigorta şirketleridir. Ancak, bu verginin yüklenicisi esas olarak banka veya sigorta işlemlerini yapan müşterilerdir.
Sonuç olarak, gerek toplanması, tahsili ve gerekse de denetim ve takibi daha kolay olan dolaylı vergiler, dolaysız vergilere göre daha çok tercih edilmektedir. Ayrıca, bu tür vergiler fiyata eklenerek çok kolay biçimde yansıtılmakta ve verginin yüklenicisi ile verginin mükellefi birbirinden ayrılmaktadır. Dolaylı vergilerde vergi fiyat içinde gizli olduğundan, vergi, muhatapları tarafından farkına varılmadan ödenmektedir. Bu da başka bir tercih sebebi olmaktadır. Ancak avantajları yanında, vergiyi yüklenenin gelir düzeyi, medeni durumu ve benzeri şahsi özelliklerinin dikkate alınmaması nedeniyle gayrişahsi nitelikli olması gibi dezavantajları da bir hayli fazladır. Son olarak, dolaysız vergiler, ekonomik işlemlerin tamamından aynı oranda ve miktarda vergi alınmasına dayandığı için gelir düzeyi ne olursa herkes aynı düzeyde vergilendirilmekte olup bu tür vergiler bu anlamda vergide adalet ilkesine de aykırıdır.