İnsan her daim öğüde muhtaç. İnsan her daim kendi ruhunu diri tutacak söze ve nasihate muhtaç.
Söze önce böyle başlayalım.
Çocuklarımıza da her daim öğüt ve nasihat vermeliyiz. Bizim küçük bir söz, küçük bir hatırlatma olarak gördüğümüz öğüt ve nasihatler çocuk ruhunda adeta bir devrim ya da büyük dönüşümler meydana getirebilir.
Bu hususta bizzat kendi hayatımda şahid olduğum ya da çevremden duyduklarım birkaç örnek olayı burada anlatmak isterim:
1-Çocukken takvim yapraklarında ya da çeşitli yerlerde tablo ya da benzeri afişler şeklinde asılan güzel söz, ayet ve hadis-i şerif’ler ruhumda tesir meydana getirirdi. Hatta bu sözlerin bir kısmını beyaz büyük bir kağıda yazarak Babamın marangozluk yaptığı küçük dükkanın duvarlarına astığımı şimdiki gibi hatırlıyorum: “En hayırlınız ahlakça en güzel olanınızdır.” “İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.” Bu hadis-i şerifler yanında, bazı gazetelerin afiş olarak verdiği “Kelime-i Şehadet”, “Kelime-i Tevhid” tablolarını da Babamın dükkânının duvarlarına çok astım. Bir güzel söz, güzel bir tablo gördüm mü, hem okur ve müşahede eder, hem de başkalarının da okuması ve müşahede etmesi için başta Babamın dükkanının iç duvarları olmak üzere çeşitli yerlere asardım. Bu sözler ruhumu şekillendirdi.
2-Çocukken bizim memleketin sokaklarında destancılar geçerdi. Ellerinde birkaç teksir kağıdı gibi sayfalardan müteşekkil destanların yer aldığı sözleri yüksek sesle okumak suretiyle evimizin önünden geçerlerdi. O destancıların okuduğu sözleri dikkatle dinlerdim. Belki de şair ruhum, evimizin önünden geçen o destancıların sözlerinden etkilendi. Beli de şiir sevgimin ateşi oradan alev aldı.
3- Bir Profesör arkadaşım anlattı: “Çocukken bir öğretmen büyüğümüz bana “İsmail senden iyi bir araştırmacı ve bilim adamı olur” sözü ruhumda büyük bir tesir meydana getirmiş olmalı ki, yolumu hep öğrenme, bilim ve araştırma kaplamıştır.” Evet, bu da bir Profesör arkadaşımın çocuklukta öğüt ve nasihatin önemine dair belirttiği hususlar.
4-Üstad Necip Fazıl Kısakürek, şiir hayatının en önemli başlangıcı olan yaşanmış bir anısını şöyle anlatır:“Şairliğim on iki yaşımda başladı.Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim. Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter... Bitişikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde... Annem, bir an gözlerimin içini tarayıp; 'Senin şair olmanı ne kadar isterdim!' dedi. İşte bu sözler ruhumda büyük bir tesir uyandırdı ve şair olmaya o andan sonra karar verdim.” Evet, bir Anne ve bir çocuk. Annenin bir dileği ve evladın o dileği gerçekleştirmesi. Çocuklukta başlıyor hayatın rotası.
5-Rahmetli Dedem, evliya gibi yaşamış bir zattır. 1926-1966 yılları arasında 40 yıl şimdi Yukarı Pazarcık denilen Bağdın-ı Sağir Mahallesinde yaşamıştır. O yıllarda Dedem Hacı Murteza Sandal’ın bir yerden geçtiği, yolun 2 kenarında bulunan taş, diken, odun parçalarından anlaşılırmış. Çünkü Dedem geçtiği yollarda insanların ayaklarına takılıp da onlara zarar verecek şeyleri temizleyerek yoluna devam edermiş. İşte bu hasleti o yıllardaki Pazarcık’ta herkes tarafından bilinen Hacı Dedem bu özelliğini başkalarına da tavsiye edermiş. Özellikle de çocuklara nasihat olarak anlatırmış. Yaşı 70 civarında olan ve Ankara’da yaşayan İbrahim isimli bir Hemşehrimiz beni bir yerde gördüğünde, aradan 50 yıldan fazla zaman geçmiş olsa da Dedemin kendisine verdiği şu öğüdü unutmadığını belirterek bana da anlatmıştır: “Deden Hacı Efendi, sokakta oyun oynayan biz çocukların yanına geldi. Bizlere şu nasihati verdi: “Evlatlarım iyilik 70 çeşittir. En küçüğü yollarda insanların ayaklarına takılıp da düşmelerine ya da zarar görmelerine neden olacak taş, diken, odun parçası gibi şeyleri yoldan kaldırıp atmaktır” dedi ve biz çocukların avuçlarına birer adet şeker bırakıp gitti.” Evet, Dedemin çocuklara vermiş olduğu bu öğüt o kişinin zihninde o kadar derin iz bırakmış ki, aradan 60 yıl geçse de asla unutmamış.
6-Babamın ve Annemin çocukken söylediği öğüt ve sözleri de yaşım kaç olursa olsun asla unutmam. Bu hayatta kendime çizmiş olduğum hayat yönünün ve çizgimin istikameti kesinlikle Annem ve Babamın bana söylediği sözlerin ve nasihatlerin istikametinde gelişmektedir. Annemin “haramdan kaçmamızı ve başkasının malına göz dikmememiz gerektiğine dair nasihat ve sözlerini unutmam mümkün mü?” Babamın sigara içmememi belirten sözler, ve hassasiyetle ve Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi iken Pazarcık’tan bana gönderdiği mektuplarda belirttiği “Oğlum asla sigara içme” şeklindeki nasihatleri zihnimde ve ruhumda büyük yer tutmaktadır.
Evet, bunlarda çocukluk anılarım ve zihnimde yer tutan anılardır ve bana yön veren hususlardır. Bu anılarla birlikte gelelim “Andımız” konusuna.
Yazımızın başlığı “Andımız mı ve Anılarımız mı?” Bakın yukarıda bir anda nice anıları yazdım. Anılar, Andımız’dan daha mühim.
Peki, ben çocukken okuduğumuz “Andımız” hakkında ne gibi anılar taşıyorum. Bir de bunu düşündüm.
İnanın çocukken ilkokul yıllarında “Andımızda okuduğumuz ve sırf formel, resmi sözler olarak algıladığımız”,“Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” diye başlayan talimatvari sözler ruhumda hiçbir tesir bırakmamıştır. Çünkü o sözleri derslere başlarken bir gereklilik ve resmi işlem gibi görüyorduk. Bir de “Andımız” okumak için kürsüye çağrılan çocukların da ya zengin ya da öğretmenlerin yakınları olarak görüyorduk. Mesela, benim gibi bir gariban Marangozun çocuğunu hiç Andımız okutmak için kürsüye çağırmadılar.
Evet, yazımızı uzatmaya gerek yok. Resmi ve Formel Andımız mühim değil. Mühim olan çocukların ruhunda tesir bırakacak güzel sözler ve faydalı nasihatler sunabilmektir. Çocuk ruhları bu güzel sözlere ve bu faydalı nasihatlere her şeyden çok muhtaçtır. Bu hususta başta Anne ve Babalara ile Öğretmenler ve Büyüklere büyük görev düşmektedir.
Evet, “Andımız yerine, gelin hep birlikte hepimiz birbirimize ve çocuklarımıza güzel öğütler, faydalı nasihatlerde bulunalım.” Biz “küçük bir söz” deriz ve geçeriz, ancak, çocuklara vereceğimiz her tavsiye ve her nasihat çocuk ruhunda çok büyük bir tesir meydana getirir.
Ben son günlerin tartışılan “Andımız” konusuna böyle bakıyorum ve çocuklarımıza “andımız yerine güzel anılarımız ile yön verelim” diyorum.
Haydi hayırlısı.
Ahmet SANDAL