Sınıfları doldurduk. Doldurmasına doldurduk ama, önemli olan boş doldurmamak. Bizim zamanımızda ana okulu gibi okul öncesi durumlar yoktu. Ne öğrenirsek aile okulundan öğrenirdik. Bizim zamanımızda, okula verilirken eti senin emiği benim diyerek, öğretmene teslim edilirdik. Öğrenci eğitimin, terbiyenin temelini ailesinde alırdı.
Zamanımızda bir çok aile karı-koca çalıştığı için belki aile eğitimi vermeye zamanları yoktur(!).. Zamanının büyük bölümünü çocuğu ile geçiremeyen anne, diğer zamanlarda da çocuğun sesine gürültüsüne fazla tahammül gösteremeyerek (çünkü akşama kadar işe beyni dolan anne), çocuğun eline daha çok cep telefonu olmak üzere bir elektronik alet verip işi çözümleme yoluna gitmektedir.
Bu durumda okulda iyi bir öğretmene düşmesi için dua etmekten başka çare yoktur ve robotlaşmış bir gelecek nesil yetişmesine kimse engel olamayacaktır.
Ana okulu gelişim için şart, kabul ediyorum ama; çocuk ilk eğitimini anne sıcaklığı ve babaya olan güven duygusunu beynine nakşederek okul sıralarına oturmalıdır.
Bu nedenle şimdi okullu olmanın türküsünü söylerken, gelecekte ah’lı vah’lı acıklı türkü söylemeyede hazır olmak lazım.
Doğal Beslenme..
Özellikle küçük çocukların okulun kantinine giderek simit ve benzeri yiyecekleri alma şansları azdır. Bu durumda beslenme çantası büyük önem kazanmaktadır.
Beslenme çantası derken, hazır kek-bisküvi gibi içerisinde bir çok kimyasal barındıran yiyecekler değil, annenin sevgisini de katarak hazırladığı doğal yiyeceklerden oluşan bir beslenme çantası olmalıdır.
E çalışan anneler ne yapsın demeyin. Bir annenin çocuğuna okul beslenme çantası hazırlayacak zamanı yoksa, o anneliği yapmasın demeyeceğim ama, her çocuğun mutlaka bir ninesi ya da teyzesi vardır elbette.