6 Şubat depremlerinde şehit olanların sayısı yaklaşık 13 bin. Hepsinin mekanı cennet olsun.. Memleketin bir çok yeri yıkıldı. İl Genelinde yıkılan bina sayısı 7 binin üzerinde. Ağır hasarlı olanlar hariç..
Burada rakamların pek bir önemi yok aslında. Depremin acı sembolü Ebrar siteleri oldu. Deprem anında hemen çöken binalardan 8 tanesi Ebrar. Ebrar’ı yaptıran emekli bir din dersi öğretmeni. Özellikle sol basının gündeme taşıdığı Ebrar sitelerinin özelliği bu.
Seher hocanın oğlu müteahhit Tepebaşı..
Kimin hangi şartlarda müteahhitlik yapacağının mutlaka belli bir kriteri vardır. Bunu Resmi kurumlar bilir. Bu bizim konumuzun dışında kalan bir öge.
Şimdi bizim yerel idarecilerimize soruyorum..
O kadar yıkılan binanın içerisinde niye Ebrar’ı seçtiniz deprem müzesi yapmak için. Mülk sahiplerine sordunuz mu?
Acının müzesi olur mu?
Bunu hangi akıl ya da mantıkla izah edeceksiniz. Ben, O malum sitelerde ablam ve 3 yeğenimi kaybettim.
O siteleri yaptıran Din görevlisi olduğu için buradan “İslamiyet”emi vurduracaksınız? Zaten fırsat bekleyen malum kesimler pusuya yatmış durumda.
Kooperatif sistemi ile yaptırılan bu site; önce 5 katlı idi. Sonrasında aidatlar arttığı için ödeme zorluğu çeken ortakların rahatlaması için, soy adı Tepebaşı olan müteahhit bunu 7 kata çıkardıklarını ortaklara söyledi. Ortaklar bunu sevinçle karşıladı. Zamanın hayat pahalılığı artan maliyetler derken, aidatlar yine yükseldi.
O hale geldi ki; ev sahibi olma hayali yaşayan bir çok ortak neredeyse maaşının yarısını ve daha fazlasını kooperatife aidat olarak ödemeye başladı.
Bundan sonrasını dikkat kesilelim lütfen..
Müteahhit Tepebaşı yine bir gün ortakları toplar. Değerli ortaklar kat sayısını 10’a çıkardık. Dolayısıyla aidatlar artık sizi zorlamayacak der. Peşinden de; Belediye de bir amcazadem var. O ayarladı sağolsun der.. O tarihlerde İmar komisyonuna müdahale edecek yetkide amcazade’nin ya direk komisyonda olması gerekir. Veya Başkan yetkisinde biri olması gerekir. Onu’da sizler düşünün artık..
Aidatların düşmesi ve ödeme kolaylığının oluşması üzerine, ortaklar olası bir deprem sırasında bu kat yükselmesinin bu yükü kaldırıp kaldıramayacağını, zemin durumunun ne olup olmadığını düşünecek durumda değillerdir. Zaten sorsalar da; belediyedeki amcazadesine kat yükseltmesini ayarlatan(!) müteahhit Tepebaşı, mutlaka ikna edici bir yöntem veya süslü püslü kelimeler hazırlamıştır.
Dolayısıyla ortaklar, Müteahhit Tepebaşı ve Belediyedeki amcazadesi Tepebaşı’nı kuvvetli bir alkış yağmuruna tutarlar.
İşte bu alkış yağmuruna tutanlardan bir kat sahibi, kendisi yurt dışında olduğu için sağ kalmıştır ve her gün depremde Şehit olan eşi ve 3 çocuğunun mezarın yanında yatmaktadır.
Şimdi siz sayın yetkililer..
Bu babaya sordunuz mu, deprem müzesi ister misiniz diye. Eşini ve 3 çocuğunu kaybettiğin yere biz müze yapıyoruz, sen ne diyorsun diye sordunuz mu yoksa soracak mısınız!...
Sen buradan her geçtiğinde; biz unutmaya çalışacağın acılarını sana hatırlatacağız demeye cesaretiniz var mı?
Siz insanların acısını unutturacaksanız, şehrin yeniden imarını kendi kafanıza göre değil, şanzımanlı arçelik gibi şehri bir sağa bir sola değil, olmazsa birde şu öbür tarafa sistemi ile değil, herkesin mutmain olacağı bir şekilde yapınız.
Yoksa bu insanların acısı içerisinde boğulursunuz…