Haber siteleri
ve Gazete bürolarının bulunduğu, Devakent Hastanesinin olduğu ve az yukarısında
2 otel, bir pastane imalathanesi ve her iki tarafı işyeri dolu olan Dedezade Sokaktan söz ediyorum.
Sokağın üst
kısımlarında neler oluyor bilmiyorum ama Devakent Hastanesi ile Belli İşhanı’nın
olduğu yerin altı kısım ve yarım kavşak bölümüne dikkat çekmek istiyorum.
Son
Başbakanımız Binali Yıldırım’ın dediği gibi yolların kralı değil, kuralı olması
lazım iken, bu sokağa giren herkes kendi krallığını ilan ediyor.
Malum
hastane olunca yoğunluk kaçınılmaz.
Hasta
getiren insanların, hasta sahibi olmalarının verdiği bir avantaj ve hasta
sahibi psikolojileri karşısında sessiz kalma durumunuz var.
Halbuki kral
değil, kural prensibi ile hareket etse insanlar, hastasını bırakıp arabasını
uygun bir yere park edebilir.
Hastasının
telaşı içerisindeki birine arabanı çek demek her babayiğidin harcı olmayınca,
etrafta da 24 saat sabit duran araçlar olunca, trafiğin sıkışması kaçınılmaz.
Hasta
sahiplerine tanınan yarım krallığın dışında, etraftaki işyerlerine eşya getiren
kargo araçlarının pervasızca yol ortasına aracını bırakıp gitmesinin sonucunda,
tıpkı geçtiğimiz gün olduğu gibi kavga kaçınılmaz.
Bu iki
örneğin üzerine ekleneceklerin ardı arkası kesilmez.
Demem o ki; biri bizim sokağa el atsın.
Yumruklu -
sopalı kavgalar, temennimiz dışında ama
bıçaklı-silahlı bir kavgaya dönüşünce ah vah etmenin bir anlamı kalmaz.
Bizde ki,
arabamız illa ki kapımızın önünde olacak hastalığını da yenmemin bir yoluna
bakmalıyız.
Bu hastalık
olduğu sürece, yolda benden başkası da var hassasiyetini göstermediğimiz sürece,
bu işin düzeleceğine pek ümidim yok.
Yine de biraz
faydası olur ümidiyle, birilerinin en kısa süre zarfında bizim sokağa el atmasını bekliyorum..
YORUMLAR