Giriş...
Dolusuna boşuna bakmadan, bardağa tamamen dolu muamelesi yapmaya karar verdiğimde, etliye sütlüye karışmayacağım diyerek bir önceki yazımda kadınlar günü ile ilgili duygularımı paylaşma yoluna gidince, bir ağabeyim aradı.
Ne iş diye sorduğunda; çok değer verdiğim bir arkadaşım benim için belden aşağı yazılar yazıyor demiş, bu yüzden tip değiştirmeye karar verdim dedim.
Mehmet Taş kardeşim gibi, ot’tan sap’tan tabiat’tan anlamam, bal’dan anlarımda mal’dan anlamam dedim.
Evladım işine gücüne bak, yüzüne gözüne bulaştırmışsın dedi. Ot-sap’ı, kadın-erkeği, hacı-hoca’yı bırak özüne dön dedi.
Büyüklerimin sözünü işime geldiği ölçüde tutarım.
Ağabeyimin sözü kulaklarımda, önemli olan anlaşabilmek mi, anlamaya çalışmak mı diyerek, birlikte yürümeyi sadece yazıya dökmekle değerlendirip, anlayıp dinlemeden kaçanlara selam ederek, ha gayret yüreğim dedim ve baba yaşında olduğumu hatırlatanlara, beni gerçekle yüzleştirdikleri için teşekkür ederek bende özüme dönmeye karar verdim..
Bizim Tombiş..
Bugün tam 11 gün oldu Tombiş’i yollayalı. Tombiş’den kastım bizim Dr. Atakan.. Atakan Kapıcıoğlu..
SSK hastanesinde başladığı hayatının Maraş bölümünde, yolu zaman içerisinde Tekke Aile sağlığı merkezine düştü.
Etrafına pozitif enerji yayan biizm tombişin tek kusuru çok konuşması idi ve zaman zaman; “sus doktor, biraz’da ben konuşayım” dememden büyük keyif alır ve koca göbeğini sallayarak gülerdi.
Aile doktorumuzdu.. Bir gün klasik doktor-hasta muhabbeti içerisinde; “neren ağrıyo, şuranda bu var mı öteki tarafında da şu var mı” gibi sorular sorup, bilgisayardan ilaç işaretliyordu.
Birden kalk ordan, kalk kalk diye hızlı hızlı konuşunca, noluyoruz yaa der gibi yüzüme baktı. Kardeşim; bilgisayardan bakıp yazacaksan kalk ben oturayım sen git biraz gez dolaş dediğimde, tutmasam gülmekten oturduğu yerden aşağıya düşecekti..
Bugün tam 11 gün oldu.
Çok sevdiği İzmir’e, annesinin yaşadığı Özdere beldesinde toprağa verdik. Maneviyatı düşük insanların; biz uzağa gidemeyiz, bize yakın bir yerde namazı kılınsıntalepleri üzerine, Cami ile mezarlık arasında 78 km’lik mesafeyi, yine çok sevdiği İzmir’i gezdirerek götürdük.
Mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın..
Cüneyt’in annesi...
Tombiş’le aynı gün Aksu TV’nin bugünlere gelmesinde büyük payı olan Cüneyt Beyit kardeşimde annesini ebedi istirahatgahına yolladı.
Mekanı cennet olsun. Eyüp sultan’da kılınan namazla uğurlanan Cüneyt’’in annesine Yüce Allah’tan rahmet ve ailesine Sabr-ı cemil niyaz ederken, bazan ne söyleyeceğini bırak sözü, yazı ile de ifade edemiyorsun.
Bu durumu en güzel şekilde Kanalmaraş’tan Mustafa Karaaslan son köşe yazısında şöyle ifade etmiş: “Dost, arkadaş kazandım diyorsun ya! Sen dostsun ki dostların yanında, sen arkadaşsın ki arkadaşların yanında, sen kardeşsin ki bak bizler yanındayız. Ölenler maalesef geri gelmiyor kardeşim. Ateş düştüğü yeri yakar, ne söylesek boş, Allah kimseyi el ayağa düşürmesin, acını bir kez daha yürekten paylaşıyorum.”
Bulunduğu yerden dolayı hiç bir zaman havalanmayan ve mütevazılığını hep koruyan Cüneyt Beyit kardeşime, hep yanında olduğumuzu söylemek istiyorum..
Sonuç..
Hayata bakış açım acaip değişti.
Son yaşadığım olaylar; yaşımı, haddimi bilmeyerek giriştiğim bir takım atraksiyonlar, belkide hayata bakış açımın değişmesinde büyük etkenler.
Giriş bölümünde yazdığım gibi, bundan sonra benim için tüm bardaklar dolu...
Ot-sap-saman işleri, mesleğe birlikte başladığım Mehmet Taş kardeşime ait.
Bana da tüm kızlar toplanmış cinsinden konular kalsın..