Bu yukarıdaki cümle, farelerin krallık ilan ettiği, ellerinde kılıcı; “ali kıran-baş kesen” oldukları döneme ait.
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan bir hikaye değil, hayattan gerçek bir kesit aşağıda okuyacaklarınız.
Olayın esas kahramanı ya da, başrol oyuncularının kim olduğuna, yazının sonunda sizler karar verin. Bana göre esas oğlan şu anda içeride(dam’da) akibetini bekliyor.
Şimdi gelelim olayın esasına..
Memleketimizde elektrik işleri yapan bir hemşehrimiz, vatan haini fetoş uşaklarının karargah olarak kullandıkları darbe girişiminden sonra ortaya çıkan dershanelerinden birinin elektrik işini yapar.
İşin bitiminde, yaptıklarının karşılığını almaya gittiğinde, dershane yetkilisi bakiyeden geriye kalan 23 bin TL’nin 20’sini DANA’ya kestiklerini söyler.
İşi yapan zat ise, itiraz ederek bunu kabul etmeyeceğini söyler.
Ertesi gün işlerini takip için, işyerinin dışında iken, 2 Maliyecinin iş yerine geldiğine dair elemanından telefon alır.
Koşa koşa işyerine gittiğinde, Vergi dairesinden iki kişiye hoşgeldiniz buyrun demek üzereyken, zamanın vergi dairesi başkanı, buradan Adana’ya giden, daha sonra da istifa ederek memleketimizde serbest çalışmaya başlayan, şimdi içeride olan zatı-şahaneden (B.K.) anında telefon gelir.
B.K.’nin telefondaki sesi çok net’tir….
**DANA’YI SEN Mİ VERECEN, YOKSA BİZİMKİLER Mİ ALSIN….
Böyle bir durum karşısında dana yerine, sürü gideceğini herhalde takdir edersiniz.
Tabi ki dana gidecektir.
Şimdi bu zat-ı şahane, içeride…
Akibetini bekliyor..
Başına böyle işler gelmemiş olupta, hala yargılamada kuru-yaş muhabbeti yapanlar…
Ülke olarak büyük badire atlattık.
Fabrika ayarlarına dönmeyi bırakın lütfen..
Ülkemiz, cennet vatanımız, bu tür DANA’cılardan kurtulana kadar sabredelim lütfen..