Sayın Cumhurbaşkanım…
Bizler ilkokul kitaplarında yazılanlara göre Atatürk’ün Samsun’a çıkışını, fırtınalı bir havada, devamlı su alan bir tekne ile gerçekleştirdiği şeklinde öğrendik. Benim bulunduğum memlekette deniz olmadığından ve deniz kültürüne sahip olmadığımızdan, hayalimizde Bandırma vapurunu iki tarafında kürek çekilen kayık, kürek çekenlerin yanında bir eliyle kayığa dolan suları tas’la dışarıya atıyor gibi düşledik.
Bu hayali düşüncemiz, taaki büyüyüp gerçekleri öğrendiğimizde Bandırma vapurunun bir kayık değil, saltanat kayığı olduğunu ve Osmanlı padişahı tarafından Atatürk’e tahsis edildiğini öğrenene kadar sürdü.
Biz çocukluğumuzda, tarihimizi filmlerimizde Cüneyt Arkın’ın at üzerinde ters dönerek ok atması, tekfurun kızının başını döndürmesi gibi filmsel sahnelerden öğrenmeye çalıştık.
Biz yıllarca, televizyon dizilerinde İstanbul’un tamamının boğaza nazır en lüks villalarda yaşıyor, son model arabalara biniyor diye kandırıldık.
Şimdi bile hemen hemen tüm tv dizlerinde, esas oğlanlar en lüks ciplere biner, deniz kenarında oturur görümündeler. Tüm iletişim imkanlarına rağmen, bir çok saf kızlarımız-delikanlılarımız bu görüntülere kanarak hayatlarını mahvetmekteler.
Benim esas zat-ı ali’nizle paylaşmak istediğim tarihi dizilerimiz.
Allah sizden razı olsun.
Her ne kadar muhteşem Süleyman gibi, koca Osmanlı padişahını haremden dışarı çıkmayan bir sultan olarak lanseden diziler olmasına rağmen, TRT 1’de yayınlanan Diriliş başta olmak üzere, Kut’ül Amare ve Alia gibi diziler, kitap okumayı çok sevmeyenlerin hiç değilse dizilerle geçmişini ve bazı gerçekleri öğrenmelerine fayda sağlayacaktır.
Biz yıllarca, Amerika’nın rambo gibi film kahramanları ile birlikte, yenildiği Vietnam’ın topraklarını karış karış öğrendik.
Şimdi ise tarihi dizilerimizle vatanımızı, bu toprakların vatan haline gelene kadar atalarımızın neler çektiklerini ve hatta, zamane hainlerinin şimdiki zamana ait olmadığı taa o zamanlardan beri var olduğunu öğreniyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanım..
Ben bu dizileri seyrettikce, dünyaya çok geç gelmişim diye hayıflanıyorum.
Ben bu dizleri seyrettikçe, at binesim-kılıç kuşanasım, kefere kellesi koparasım geliyor.
Yerimde duramıyorum..
Sayın Cumhurbaşkanım..
Yaş itibari ile, birazda hantal yapım nedeniyle at binecek, kılıç kullanacak zamanım geçti.
Dünyaya geç kalmışlığımın telafisi olarak, bu dizilerin birinde birkaç bölümde çok hareketli olmayan sahnelerde rol almak üzere, torpilinize talibim.
Haddim olmayarak Zat-ı ali’nize yazmaya çalıştığım mektubumdaki muradım budur.
Dünyaya geç kalmışlığın tek tesellisi ise; Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih sayfalarında altın harflerle yer alacak olan bir Cumhurbaşkanı ile aynı zamanda yaşamamdır.
Saygılarımla..