Yazının başlığına bakıp da 3 konunun birbiri ile ne alakası var demeyin, birbirinden bağımsız konular.
Bu günlerde ilham perilerim bana uğramaz oldu bende konuları birleştirip pazartesiye kadar bu şekilde idare edeyim dedim.
CEVDET HOCA
Geçen günlerde sizlerle paylaştığım bir Selli Ökkeş konusu vardı. Hani Cevdet Hocamın son durumu ne diyerek Bizim Selli’ye sormuştum, Selli’de ben hacı hoca işine karışmam çarpılır marpılırım Allah muhafaza demişti ya.
Bir rivayete göre bizim Selli Belediyeye ya su parası yatırmaya, ya çöp vergisi vermeye ya da emlak borcunu öğrenmeye gitmiş.. İşin bu kısmı karışık.
Amma Bizim selli öyle bir şey görmüş ki hemen beni aradı buldu. Senin adam var ya dedi, hani şu Hoca dediğin bugün Belediyede gördüm dedi. Fesuphanallah dedim, O nasıl iş..
İşe mişe aklım ermez, ben diyeceğimi dedim dedi uzaklaştı.
Cevdet Hocam benim tüm etik değerlerimi yıktı altüst etti. Cevdet hocam tekrar belediyedeki görevine dönmüş, kendisine bağlı hiçbir birim yok, bazı saatlerde gelip gider olmuş.
Bu durumda Cevdet Hocam bedava başkan aday adayı etiketine sahip olmak mı istedi, adını duyurmak mi istedi ki; buna ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. İstifa etmeden aday olmakla zaten tanımayanda tanıdı. Etik kurallarını alt üst eden adam olarakda siyasi tarihe geçerek bu tanınma oranını iyice pekiştirdi.
Paraya ihtiyacımı vardı desek, Cevdet Hoca gibi adamların pek para-pul’la işi olmaz diye düşünüyorum. Mutlaka kendisini destekleyen vakıfa bağış mı yapacak da bu kadar sıkıntının altına giriyor diye düşünüyorum. Eğer böyle ise; kutsal bir hizmet sayılan Vakıf için yaptığı bu davranıştan dolayı kendisini kutluyorum.
Benim bildiğim bir vakıf daha var Sevgili Hoca hocam birazda oraya desteklerini esirgeme diyerek şimdilik Cevdet Hoca yazılarıma son verdiğimi beyan ediyorum.
NOT: Cevdet Hoca aday olursa (Olmadı ya) bana kına göndereceklere sesleniyorum. Şu kınaları GÜL LOKUMU olarak yollarsanız sevinirim. Hani şöyle elinize aldığınızda, püf diye üfürünce pudraları havalarda uçuşanlardan..
155
Geçtiğimiz gün Pazarcık tarafına giderken Narlı kavşağında yolcu taşıyan bir minibüsün 3 aracı birbirine düşürecek derecede tehlikeli bir bir şekilde kavşağa girmesi üzerine 155’i aradım.
Görevli bana davacımısın dedi. Ne alaka dedim. Trafikle ilgili bir ihbarda bulunuyorum, davacı olup olmadığım soruluyor.
Hata yapan sürücüye ceza uygulanabilmesi için ihbar edenin işi gücü bırakıp, yolculuğunu yarıda kesip bildiğimiz bürokrasi karmaşası içerisinde gidip dilekçe vermesi isteniyor. Yok ben şikayetimden vazgeçtim diyerek yoluma devam ettim.
Yukarıdakiler bu uygulamayı işleme koyarken mutlaka bildikleri bir şey var ama, benim bildiğim çok sık seyahat eden biri olarak, başkalarının hayatını hiçe sayan trafik magandalarını böyle durumlarda uzun uzun klakson çalarak, benden yavaş arabalara baş parmağımı; işaret ve orta parmağımın arasından hata yapan sürücüye göstererek cezalandırma yöntemini tercih edeceğim.
BDP
Bu defa Selli Ökkeş değilde selsiz Mahmut diyelim birileri kulağıma bir şey üfürdü.
Adana BDP İl örgütünde geçtiğimiz dönemlerde kaydı bulunan birinin belediyede işe alındığını ve hatta kadro verildiğini söyledi.
İnanmadım, inanmak istemedim..
Böyle bir şey varsa muhtemelen Belediye yetkilileri yok diyecek, şiddetle karşı çıkacaktır.
Gazeteci kimliğimle bir çok terör mağdurunun şehir haberine giden biri olarak, ailelerle birlikte gözyaşı döken biri olarak, Siirt 3. Komando birliğinde görevli bir asteğmen rütbesiyle şehit edilen 11 uzman çavuşun cenaze namazı ve naaşlarının memleketlerine gönderilmesinde görevli biri olarak hakkımı helal etmem, bilesiniz..