Kurban bayramı nedeniyle kendi kendime izin verdiğim 2 günlük bayram tatilini bitirdim. Konular birikti..
Bayram öncesinden başlayarak gözüme takılan beynimi kemiren konuları güzellikler ve çirkinlikler olarak paylaşmak istiyorum..
Ben sıradan aktarayım, güzeline çirkinine siz karar verin..
Kurban bayramı öncesi İşadamları ve siyasetçilerimizin tam kadro buluşması güzeldi.
Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak başta olmak üzere, siyasetçiler ve iş adamları güzel enstantaneler oluşturdular.
Memleketin bu manzaraya ihtiyacı vardı..
Buluşmanın en güzel tarafı sanayi odasının şehir ve gazi çocuklarına vereceği burs protokolünün imzası oldu.
Burs verilecek öğrenci sayısı ve miktarı hususunda, eski siyasilerden biri yektir-bas bir vaziyette, sahnenin kenarına kadar gelerek bu para yetmezzz, biraz daha ilave edin dedi ama; kendisi ne kadar katkıda bulunacağını demedi.
İki günlük tatilim bittiğinde, haber siteleri ve sosyal medya dedikleri face-tweet’de kısa bir sörf yaptım.
Memlekette ne kadar vakıf-dernek varmış. Siyasetçilerimiz, Belediye Başkanlarımız maşallah hiç üşenmemiş, gerekli gereksiz hepsini gezmişler. Bu sayede biraz vakıf-dernek kültürümüz arttı.
Bu arada unuttukları bir yer var, onu da ararlarsa derim..
PROSEDÜR NEDİR BİLEN VAR MI?
Demokrasi nöbetlerinde memleket; özel üretim eksozlu, doğan görünümlü, tekerleği ile çamurluk arasında sıfır mesafe olduğundan, tekerleği zor dönen ve zaman zaman bu sıfır mesafeden dolayı tekerleği çamurluğa sıkışıp gidemeyen, trafik kanunlarına aykırı belediye icadı olan hız kesici tümseklere çapraz girmezse askıda kalacak kadar yere yapıştırılan, hiçbir zaman kavşaklarda normal dönmeden arabanın kıçını sağa sola savurtturan, trafik sıkışık olduğunda öndeki arabayı ara gazı vererek taciz eden, ASD fren sistemi ile donanımlı tiplerle tanıştı.
Buna ilaveten; susturucusu çıkarılmış, bir çoğu plakasız, kafaya takılmak için üretilmiş kask, kafa yerine debriyajı kullanması gereken koluna takılı, iki tekerlekli tehlike olan motorsikletler var.
Şimdi var mı bilmiyorum, bir zamanlar İl Hıfzıssıhha kurulu vardı. Motorsikletlerin akşam saat 21.00’den sonra trafiğe çıkmaları yasaktı. Gündüzkilerde adam gibi giderdi. Ara gazı verip milleti korkutmazlardı.
Şimdilerde fetoşçuluktan aranan bir Emniyet Müdürü modifiyeli dedikleri bu araç ve motorsikletleri epey ıslah etmişti. Adamlar demokrasi nöbetiyle tekrar piyasaya girdiler ve kafa ütülemeye devam ediyorlar.
Bayramdan bir gün önce yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum.
Azerbaycan bulvarının, Dedezade sokakla birleştiği noktada, gecenin saat 01.00’inde bir motorsiklet bir beri bir öte fink atmakta.
Gecenin sessizliğinde susturucu olmayan bir motorsikletin sesini hayal edin.
Gecenin sessizliğinde yüksek perdeden insan sesleri duyunca pencereden baktım. Apartman sakinlerinden biri atletiyle aşağı inip motorcuyu yakalamış, evine git gürültü yapma diyor.
Aralarında nasıl bir diyalog yaşandıysa iş tekme tokata döküldü. Motor yerde bir kısmı hasar görmüş.
Aradan bir yarım saat geçti.
Sesler yükselmeye ve polis ışıklarının sayısı artmaya başlayınca bende indim ne oluyor diye.
5 polis arabası var. Motoru kullanan zat-ı şahane avazı çıktığı kadar bağırıyor. Polislerden bir ikisi ikna peşinde diğerleri apartmanın önüne çıkmış kabadayının ailesi ile birlikte ikişerli, üçerli grup halinde sanki brezilya dizisi seyrediyorlar.
Bir yarım sonra saat kabadayı ikna yöntemiyle evine alındı.
Bu arada tüm mahalle ayakta, ya balkonda ya yola inmiş sonucu merak ediyor.
İçeri alınan vatandaş aradan 5 dakika geçmeden bu defa üst tarafı çıplak, elinde bir jilet ya da kesici bir alet kendini doğrayarak ve avazı çıktığı kadar bağırarak tekrar arzı-endam etti.
Nerde bu devlet ulaayynn, beni almaya mı gelmişler, tüm lastiklerini doğrayacam diye nara atarak, Azerbaycan bulvarından geçen araçların önünü kesti.
Benim prosedür böyle diyen polisim hala seyrediyor.
O yolunu kestiği araçta bir hamile kadın olsa, çoluk çocuk olsa korksa, hangi prosedür bu işi tedavi eder.
Durun daha bitmedi.
Yol kesen vatandaş lütfetti, yolu açtı ve elinde jiletle polise yöneldi, polis gelme üstüme diyor.
Kardeşim o elindeki jop’u niye taşıyorsun.
Bir saate yaklaşan mücadele sonunda, ucuz kabadayının elinde jiletle kendini doğramaya başlayıp vücudu kan revan içinde kalınca ambulans çağırıldı.
Ambulans belediye tarafından geldi. Kabadayımız ters istikamette olunca taa Kıbrıs meydanından dönüp karşıya geldi, kabadayı bu defa bu tarafa kaçtı. Haydii ambulans tekrar belediye kavşağından bu tarafa yoğurtçu beygiri gibi dönmeye devam..
Bu arada polis kabadayıyı yere yatırıp kelepçe taktı ve olayı film seyreder gibi seyredip müdahale etmeyen aile efratları, işkence yapıyorlar , yere yatırdılar diye edepsizce ciyaklamaya başladılar.
DURUN FİLM YENİ BAŞLIYOR..
Bir saatten beri 10 polisi meşgul eden, gecenin bir yarısında toplumun huzurunu kaçıran bu kabadayı elleri kelepçeli şekilde polisin elinden kaçtı.
Evet evet yanlış okumadınız, polisin elinden kaçtı.
Polis o zaman harekete geçme lütfunda bulundu. Yahu bu adam zaten sorunlu kuzu kuzu ambulansa bineceğini mi sanıyorsunda adamı boş bırakıyorsun..
Kaçma işleminden sonra yine 2-3 polis peşine düşerek yakaladılar ve içimizi ferahlatan jop sesleri o zaman geldi.
Taaa bir saat sonra.
32 parça tekmili birden Yeşilçam filmi gibi değil mi?
Prosedür…
İşin garip tarafı olay yerine gelen polisler merkeze adam alındı demişler.
Adam alındıktan sonra her türlü rezalet yaşandı…
Bir dengesiz gece yarısı benim huzurumu kaçırıyorsa, ikna yöntemi geçersizdir.
Yoksa vatandaş kendi işini kendisi görür.
********
NOT: AKİDELİ ŞEKERİM BİTTİ..