Akciğer sertleşmesi olarak bilinen İdiopatik Pulmoner Fibrozis (İPF)
hastalığıyla ilgili küresel ölçekte farkındalığı arttırmak ve erken teşhis ve
tedavinin önemini vurgulamak amacıyla bu yıl 16-22 Eylül tarihleri Dünya
İdiopatik Pulmoner Fibrozis Haftası olarak belirlendi. Bu kapsamda bir açıklama
yapan türkiye solunum araştırmaları derneği (TÜSAD), İPF hastalığıyla ilgili
önemli uyarılarda bulundu.
TÜSAD Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Difüz Parankimal Akciğer Hastalıkları
ve Pulmoner Vasküler Hastalıklar Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Prof. Dr.
Oğuzhan Okutan tarafından yapılan açıklamada, dünyada yaklaşık 3 milyon insanda
görülen İPF hastalığının görülme sıklığının Türkiye’de ise son yapılan
çalışmalarda yılda 100 binde 5 olduğu ifade ediliyor. İPF’nin erkeklerde
kadınlara oranla daha sık görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Okutan, “Hastalığın
nedeni tam olarak bilinemese de yaşlılık, genetik yatkınlık, çevresel veya
mesleki maruziyetler, bakteriyel veya viral enfeksiyonlar ve gastroözefageal
reflü (GÖR) gibi etkenler risk faktörleri arasında yer alıyor. Sigara kullanımı
da İPF’nin görülme sıklığını arttırıyor. Hastaların yüzde 60-75’inde sigara
içme hikayesi bulunuyor” dedi.
BELİRTİLER NEFES DARLIĞI, KURU ÖKSÜRÜK
VE ÇOMAK PARMAK
İPF’nin erken dönemde belirti vermeyebileceğini belirten Prof. Dr. Okutan,
en sık görülen şikayetleri şöyle sıraladı: “Eforla gelişen nefes darlığı ve
kuru öksürük, en sık görülen şikayetler oluyor. Nefes darlığı genellikle sinsi
bir şekilde ortaya çıkıyor ve ilerliyor. Öksürük de genellikle kuru vasıfta ve
inatçı özellik gösteriyor ve öksürük kesici ilaçlar etkisiz kalıyor. Hastalar
bu şikayetlerin yaşlanmaya veya sigara kullanımına bağlı geliştiğini düşünüyor.
Ayrıca, hastaların yüzde 30’unda parmak uçlarında genişleme de (çomak parmak)
görülüyor. Bu şikayetlerin dışında halsizlik, güçsüzlük, iştahsızlık ve kilo
kaybı da hastalığın diğer belirtileri arasında yer alıyor.”
ERKEN VE AYIRICI TANI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
İPF belirtilerinin astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) gibi
hastalıklarla karışmasına neden olabildiğine işaret eden Prof. Dr. Okutan, bu
noktada ayırıcı tanının önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Okutan, şu
değerlendirmeyi yaptı: “İPF tanısı, hastalığın akciğerde oluşturduğu
sertleşmeyi yapabilecek mesleki ve çevresel hastalıklar, ilaçlar, romatizmal
hastalıklar gibi nedenler elendikten sonra görüntüleme yöntemlerinde İPF’ye
özgü tipik bulguların görülmesiyle konuluyor. Tanıda detaylı öykü, fizik
muayene, romatizmal hastalıkların dışlanması için bazı kan tahlilleri, gerek
duyulması halinde romatoloji görüşü ve deneyimli radyoloji
uzmanları tarafından yorumlanan yüksek çözünürlüklü akciğer tomografisi gibi
yöntemler kullanılıyor. Tipik bulguların olmadığı durumlarda ise akciğer
biyopsisine başvuruluyor. Hastalığın seyrinin takip edilmesinde de solunum
fonksiyon testleri, altı dakika yürüme testi ve ekokardiyografi gibi testlerden
de yararlanılıyor. Erken tanı sayesinde akciğer fonksiyonlarında ileri düzeyde
kayıp ortaya çıkmadan tedaviye başlanabiliyor.”
İLAÇ GELİŞTİRME ARAŞTIRMALARI SÜRÜYOR
İlaç tedavisiyle sağ kalım süresinin uzatılabildiğini belirten Prof. Dr.
Okutan, açıklamasını şöyle tamamladı: “İPF halen her ne kadar kesin olarak
tedavi edilebilir bir hastalık olmasa da mevcut ilaçlarla hastalığın ilerlemesi
yavaşlatılabiliyor ve son yıllarda radyolojik görüntüleme imkânlarının
yaygınlaşması ile daha fazla tanı koyulabiliyor. Hastalığın doğru olarak
tanısının konması ve uygun tedavinin verilmesi çok önemli. Bu hastaların İPF
konusunda deneyimli merkezlerde multidisipliner şekilde değerlendirilmesi
gerekiyor. Bu arada dünya çapında İPF’nin sebeplerini aydınlatmaya yönelik
çalışmalar ve yeni ilaç geliştirme araştırmaları da bir yandan sürüyor.”