Atının kuyruğunu bağla, beyaz kıyafetlerini giy, duanı et, de ki: Bu Anatolia’yı Anadolu yapma cengidir. Bir kasabayı alma mücadelesi değil. Ordularım, size birilerinin dokunması için önce bana bir şey yapmaları gerekir. Çünkü düşmanın ilk karşılaşacağı yiğit ben olacağım. Malazgirt ovasının düzlüğünde görülen kader zaferdir…
Sultan ALPARSLAN
Ülkemiz kadim bir tarihe sahip olmakla birlikte var olduğu ve var olacağı her devirde adından söz ettirecek güçlü ve köklü bir medeniyete ve devlet sistemine sahip olmaktadır. Dünyanın kalbi olan ülkemiz üç kıtayı birbirine bağlarken aynı zamanda dünya konjonktürünün ana stratejinin oluşmasına her devirde ve asırda öncülük etmiştir. Muhakkak suretle etmeye de devam edecektir. Her yüz yıl içerisinde değişen dünya dengelerinin değişim sürecini en sancılı şekilde de yaşayan ülkelerin başında da gelen ülkemiz Anadolu’ yu savaştan barışa eriştirmek için her devirde mücadele ederek galip gelmiş ve yine ülkemiz, devletimiz ve milletimiz yaşadığı ve yaşayacağı her devirde savaşı yok sayıp barış içerisinde yaşamayı mutlak suretle başaracaktır. Ülkemiz Ortadoğu’ nun gövdesi, Asya’ nın güçlü kolları, Afrika ve Arap yarım adasının güçlü ayakları, Avrupa’ nın korkulu rüyası, Amerika’nın örnek alıp kurulmasına vesile olan strateji dehası, dünyanın kalbi konumdadır. Eğer dünyayı canlı bir varlık olarak ele alırsak kalbi ülkemiz Türkiye’ dir.
Yeni yüzyıl stratejisinin hayata geçirilmesi hedeflenirken değişen asırda güç sahibi olmak isteyen karanlık merkezler Ortadoğu’ da ektikleri nifak tohumlarının yeşermesini ümit ederek kin, nefret, düşmanlık ve ihtiras eşliğinde kaos politikasını icra etmeye çalışmaktadırlar. Dünyanın diğer devletleri üzerine yapılan ve tarihi nitelik taşıyan bir değerlendirme araştırmasından sonra görüldüğü üzere her ülkenin kendi iç dinamikleri içerisinde oluşa gelen veya oluşturulan marjinal gruplar ve yasadışı örgütlerin var olduğu bu illegal yapıların sayılarına baktığımızda ülke başına düşen örgüt sayısı bir elin parmağını geçmezken nedense dünyadaki bütün illegal ve marjinal grupların ülkemiz Türkiye’de birer istasyonunun olduğu ve neredeyse devlet kurumlarını kıskandıracak kadar hatırı sayılır bir bütçe ile aleni bir şekilde faaliyetler oluşturup zaman içerisinde kendisine verilen rolünü oynamak için sahneye çıkmaktadır. Buradan anlamamız gereken ülkemizde bereketli illegal örgütlerin ekiminde ve dikiminde nasıl bir gübre kullanıldığı ile gübreyi kullananın ve üretenin kim olduğu hususunda bir değerlendirme olmalıdır. Nasrettin hocanın değimi ile basınında büyük katkısı eşliğinde sadece ev sahibinin patavatsızlığına odaklanıp hırsızı sanki bir jön gibi topluma arz etme girişiminde bulunanların gerçek yüzlerine odaklanmak olmalıdır. Parçalanmış bir cam şişeyi asla onaramasın, o cam şişeyi eritip yeniden hamur haline getirip pişirerek yeni camlar inşa etmelisin. Sorunlarda cam şişeleri gibidir. Çözülemiyorsa onarmaktan ziyade tümünü yok sayıp yeni çözüm politikalarına farklı pencerelerden bilim öncelikli akıl odaklı, strateji merkezli yaklaşmak gerekmektedir. ilk yapılması gerekilen hamle bakış açısını doğru yöne çevirerek süreci okuyan ve fotoğrafın genelini geniş bir kareden görecek konjonktüre erişmekle mümkün olabilir.
Ülkemizde uzun zamanlara yayılan istihbarat, kaçakçılık, organize suçlar ve terörle mücadele her ne kadar gün geçtikçe etkisiz hale getirilmesi için çaba sarf edilse de konuya ilişkin beklenen başarıların elde edilemediği görülmektedir. Burada istihbarat, kaçakçılık, organize suçlarla ve terörle mücadelede başarılı sonuçlara ulaşabilmek için ilgili bütün kurumların çalışma programlarını strateji belirleme ve operasyon alanlarında birleştirilerek koordinasyon içerisinde faaliyet edilmesi gerekilmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları kendi alanlarındaki problemlere çözüm getirmenin yanı sıra, yine devletin diğer kamu kurum ve kuruluşlarının problemlerine çözüm getirilmesini ön planda tutarak bu doğrultuda faaliyet yürütmesi gerekmektedir. Devleti bir insan olarak düşünelim, kamu kurum ve kuruluşlarını da aynı insanın organları olarak kabul edelim. Sağlıklı bir insan özgür hareket edebilen, dışa bağlı olmayan, başkalarından yardım beklemeyerek sorunlarına kendi himayesinde çözüm üretebilen, huzurlu, dinç ve dinamik koşullar içerisinde hayat süren ve organlarının ömürlerinin uzun olması için sağlıklı yaşam koşullarının devamlılığını sağlayan olarak aktarılır. Bütün bu saydığımız insan yaşamının örneklerinde ortaya çıkan sonuç sağlıklı insan profilinin örnekleridir. Bu olumlu gelişmelerin tam aksine, özgür hareket edemeyen, dışa bağlı, başkalarından yardım bekleyen, sorunlarına tek başına çözüm getiremeyen, huzursuz ya da yarı huzurlu olan, pasif ve hareketsiz yaşam süren, organlarının ömürlerinin uzun olması için sağlıklı yaşam koşullarının devamlılığını sağlayamayan insan profili ise özürlü veya sakat insan olarak aktarılır. Devlette aynı insan gibidir. Kurulur, kuruluşu devam eder sağlıklı bir süzgeç içerisinde hareket ederek varlığının devamlılığını temin eder. Bu devamlılığının daimi olması için devlet organları olarak aktardığımız kamu kurum ve kuruluşları başarılı bir şekilde işleyerek faaliyet yürütmesi gerekmektedir. İnsan vücudunda organların işleyişini takip eden bir beyin vardır. Devlette ise kamu kurum ve kuruluşların işleyişini takip eden yasama ve yürütme olarak adlandırılan bir yönetim mekanizması vardır. İnsan vücudundaki organlar arasında bağ kuran kendi faaliyetleri ile aynı anda bir başka organın faaliyetlerinin işleyişini kolaylaştıran yine beyin ve kalp arasında yer alan bir şah damarı bulunmaktadır. Aynı şekilde devletin bütün kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmalarını başarılı bir şekilde sürdürebilmesi, kendi görevini yerine getirmenin yanı sıra, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin kolaylaştırılmasının sağlanması için devlet ve kamu kurum ve kuruluşları arasında şah damar sıfatında koordinasyonu sağlayarak istihbarat kaçakçılık, organize suçlar ve terörle mücadele safhalarında başarılar getirecek bir koordinasyon ağına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gerekçelerin temin edilerek devlet organlarının işleyişi kolaylaştırılacak ve bunun yanı sıra çalışmalar az zamanda çok yol kat ederek belirlenen ya da belirtilen hedeflere güç ve zaman harcamaksızın kısa sürede ulaşacaktır. Bu şartların oluşmasını sağlayamayan bir devlet hasta, aciz, dışa bağlı, bağımlı ya da yarı bağımsız olarak adlandırılır. Bir devlet bu şartları yerine getirerek faaliyet yürütmesi ile sağlıklı, güçlü, özgür ve tam bağımsız olarak adlandırılır Bu gerekçe devletin öncelikle halkın refahı ve geleceği ön planda tutularak yönetim alanında kaçakçılık, organize suçlar istihbarat ve terörle mücadele alanlarında kararlı stratejiler belirlemesi gerekmektedir.
Yönetim biliminde başarıyı anlatan ve istihbarat sistemleriyle stratejik çözümler üreten, Sun TZU eserinde teorik olarak istihbar, yönetim bilimi ve savunma stratejilerini belirlemeyi anlatmaktadır, bir eserinde devlet yönetimlerini şu ifadelerle belirtiyor;
Kişi kendisi tanıyor ama düşmanını tanımıyorsa, o bütün savaşlarda mağlup olur, ama sonrasında gücünü toparlayabilir.
Kişi kendisini tanımayıp düşmanını tanıyorsa, o bütün savaşlarda mağlup olur ve esareti kendisini tanıyana kadar sürer.
Kişi hem kendisini hem de düşmanını tanıyorsa, o bütün savaşlardan galip gelir ve egemenliği devam eder.
İfadeleri ile devlet yönetim sistemlerine ilişkin çok önemli bilgiler vermektedir.
Doktorun hastayı detaylı bir şekilde muayene yöntemiyle inceleyerek sağlıksız bölgeyi teşhis edip tedavi uygulamasını başlatarak iyileşme sürecinin oluşturulmasını sağladığı gibi devletinde bölgelerindeki sorunların ana kaynaklarını istihbarat çalışmalarıyla tespit ederek oluşan, gelişen ve değişen sorunlara çözüm üretmesi ve ürettiği çözüm politikalarını uygulayarak bölgesindeki sorunları etkisizleştirmesi gerekmektedir.
Bunun içinde öncelikle devletimizin ve milletimizin aleyhine sorunların oluşmasına büyük etki eden unsurları yakından takip ederek bilmemiz ve etkisiz hale getirmemiz gerekmektedir. Devletimize ve milletimize zarar veren en büyük unsurlardan organize suçlar, kaçakçılık, yabancı istihbarat, terör ve terörizmi çok iyi şekilde tanımak ve tanımlamak gerekiyor.
TERÖR: Terör ve terörizm konularında farklı yaklaşımlar sergilenmektedir.
Bu nedenle, kavramları zihinlerde berraklaştırabilmek için yerli ve yabancı kaynaklarda yer alan tanımların birlikte incelenmesinde fayda vardır. Kökünü Latince "terrere" sözcüğünden alan terör deyimi "korkudan sarsıntı geçirme" veya "korkudan dehşete düşmeye sebep olma" anlamlarına gelmekte olup, ilk defa Dictionnarire de I'Academie Française'nin 1789 yılında yayınlanan ekinde rastlanmaktadır. Nitekim, 1789 Fransız ihtilali sonrasının dönemi tarihçilerince "terör rejimi-rejime de la terreur" olarak anıldığı bilinmektedir. Türkçedeki karşılığı "yıldırma, korkutma" olan terör kelimesi Fransızca Petit Robert sözlüğünde "bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku" anlamında yer alırken, Siyasi Terimler ve Örgütler sözlüğünde "kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri" olarak belirtilmektedir. Ülkemizde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1.maddesinde « Terör » aşağıdaki şekliyle tanımlanmıştır. Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek.
Devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.
TERÖRÜN UNSURLARI
İdeolojik Unsur
Terörün öncelikle bir ideolojik alt yapısının olması gerekmektedir. İdeolojik unsur, örgütün hareket noktasını oluşturmaktadır. Örgüt, benimsediği ideoloji doğrultusunda hareket etmekte, stratejisini buna göre belirlemektedir. Terör örgütlerinin siyasi eğitim adını verdikleri faaliyetlerin amacı, örgütün dayandığı temel ideolojiyi örgüt mensuplarına benimsetmek ve örgütün hedefleri doğrultusunda bilinçlendirmektir. İdeolojik eğitim de diyebileceğimiz bu süreçle örgüt mensuplarının örgüte bağlılıkları sağlanır. Günümüzde terör örgütlerinin dayandığı başlıca ideolojiler arasında, Marksist-Leninist- Maoist ideoloji (Komünizm), Milliyet (etnik) kaynaklı ideoloji (Faşizm, Kürtçülük, Ermeni Milliyetçiliği gibi), dini kaynaklı ideoloji gibi farklı kaynakları temel alan, ancak hedef olarak rejim değişikliğini veya bölünen topraklar üzerinde yeni bir devlet kurmayı amaçlayan ideolojiler yer almaktadır.
Örgüt Unsuru
3713 sayılı Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasında “Terör” tanımı yer almakta, “terör” tanımı incelendiğinde ise, terör suçunun örgütle işlenebileceği, 7. fıkrasında ise Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanların Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı ifade edilmektedir. Örgüt; organize bir yapı içerisinde, aynı ideolojiyi benimseyen ve aynı hedefe yönelmiş kişilerden oluşur. Günümüzde terör örgütleri, çoğunlukla örgüt lideri ile ona bağlı üst düzey sorumlular ve daha alt düzeydeki bölge, il ve birim sorumlularından oluşmaktadır. Örgütsel yapılanmada illegal teşkilatlanma ve gizlilik esastır. Bu aynı zamanda örgütün temel güvenlik ihtiyaçlarına yönelik bir yapılanmadır.İllegal faaliyet, legal alanda öne çıkan sempatizanların illegal alana kaydırılmaları ile beslenir. Böylece, operasyonlarla ortaya çıkan kadro kayıpları, yeni ve deşifre olmamış örgüt mensuplarının illegal kadrolara aktarılmasıyla giderilmeye çalışılır.
Şiddet Unsuru
Terörün en önemli unsuru, şiddet unsurudur. Terör örgütleri şiddeti, ideolojileri doğrultusunda belirledikleri hedeflere ulaşmada önemli bir araç olarak görmekte, "silahlı propaganda" adı da verilen terör eylemlerini, mevcut anayasal düzeni değiştirmek için kaçınılmaz bir yöntem olarak benimsemektedirler. Terör örgütleri, gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile topluma korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı yaratmayı hedeflemektedirler.
TERÖRİZM
Terörizm kavramı, terör yöntemlerinin siyasi bir amaçla örgütlü, sistemli ve sürekli bir şekilde kullanılmasını benimseyen bir strateji olarak terör kavramından ayrılmaktadır. Terör terimi, dehşet ve korkuyu belirtirken terörizm, bu kavrama süreklilik ve siyasal içerik katmaktadır.
Buradan hareketle terörizm, “Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek , korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye , felsefeye ve ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla, iradi olarak terör ve şiddetin sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır” şeklinde tanımlanabilir.
Ansiklopedik tanımlarda ise terörizm;
International Encylopedia of Social Sciences’ de; "önceden belirlenmiş hedefleri elde etmek için şiddet kullanan, şiddete başvuran bir grubun veya partinin kullandığı metod",
Meydan Larousse’da; "ihtilalci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi",
Ana Britannica'da; "siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma" şeklinde tanımlandığı görülmektedir.
Ceza Hukukçusu Ordinaryus Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER ise "…şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması…" şeklinde bir tanım vermiştir.
TERÖRİZMİN ÖZELLİKLERİ
Terörizmin özellikleri, dünyada faaliyet yürüten terör örgütleri ve onların eylem şekilleri çerçevesinde aşağıdaki gibi özetlenebilir:
1. Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir.
2. Terörizm, terör eylemlerini meşrulaştıracak bir senaryo hazırlar.
3. Terörizm, yeni bir düzen ve gelecekte zafer vaat eder.
4. Terörizm, uluslararası siyasetin bir parçasıdır, dolayısıyla dış destek olmadan yaşatılamaz.
5. Terörizm, propaganda ile doğar, gelişir ve propaganda ile yaşar. Bizatihi kendisi bir propaganda aracıdır.
6. Terörizm, Devlet otoritesine alternatif getiren örgütlü bir harekettir.
7. Mali destek terörün vazgeçilmez gereksinmesidir. Bu nedenle; soygun ile silâh ve uyuşturucu v.b. kaçakçılığı yapar.
8. Terör, bir hak arayışı, düzen önerisi ve bağımsız devlet kurma isteklerinden biri veya derece farklılığıyla her üçünün bir arada bulunduğu gerekçelerle ortaya çıkabilir.
9. Terör, bilinçli ve amaçlı eylemler olarak belirir.
10. Terör, şiddet uygulamayı giderek amaç konumuna taşır. Dehşet ve korku salarak yılgınlık yaratır.
11. Zorba, acımasız, istismarcı ve kuralsızdır.
12. Terör, bazen başka güç veya güçlerin taşeronudur.
13. Terör kendi dilini yaratır ve kullanır.
14. Terörün genellikle siyasi bir amacı vardır.
15. Terör eylemleri, örgütlü bir çabayı gerektirir. Bütün bu eylemler, bireysel olmaktan çok, bir grubun katılımıyla gerçekleşmektedir.
TERÖRİZMİN AMACI
Terörizmin temel amacı, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir. Bu “dikkat çekme” şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır. Kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan da yararlanan terörizm, yarattığı korku ve dehşet ile bir bakıma topluma; “Benden yana mısın, değil misin?”, “benden değilsen düşmanımsın”, “düşmanımsan hedefimsin”, “senin yaşama hakkın yoktur.” şeklinde belirtilebilecek “taraf olma” çağrısında bulunmaktadır. Terörizm, bu dramatik çağrılar ile insanlara tarafsız olma hakkını yasaklamakta, onların zihinsel ve duygusal masumiyetini yok etmekte, şiddet ortamına çekmekte ve toplumun şiddet yoluyla siyasallaşmasına, kutuplaşmasına yol açmaktadır. Toplumdaki kutuplaşmalar da zihinsel ve duygusal yönden bölünmüş “çatışan tarafları” ortaya çıkarmaktadır. Çatışan tarafların ise toplumun birlik ve bütünlüğünü bozacağı, dolayısıyla terörün amacına hizmet edeceği açıktır. Terörizmin benimsediği bir diğer amaç, kargaşa yaratarak toplumun direnme gücünü kırmak, yerleşik sosyal ve siyasal düzenin arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatmaktır. Terörizmin bazı güçler tarafından birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamanın da aracı olarak kullanıldığı dikkate alındığında amaç oldukça farklılaşmaktadır. Bu gibi durumlarda terörizmin amacı, bir kazanım elde etmek maksadıyla hedef alınan ülke ve toplumda belirli ortamların oluşmasına aracılık etmektir. Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğu, terörün amacının da sadece bu ortamın devamını sağlamak olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir araç haline gelmektedir. Öte yandan terörizm kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan kaldırarak, halkın can derdine düşmesini ve olaylara tepkisiz kalmasını amaçlar.
Böylece kitleler terörizme karşı duyarlılıklarını yitirir, terörü kanıksar ve devletle toplum arasında güven açısından büyük bir uçurum oluşur. Terörizmin bir başka amacı da; baş eğdirmek, itaat ettirmektir. Terörizmin bu türü, terörist örgütlerce kendi üyelerine ve etkilemek istedikleri halk kesitlerine uygulanabilmektedir. Terörist gruplarca amaçlanan; yandaşlar kadar “seyircilerin” de itirazsız baş eğmeleri, “hedef kitlenin” emredileni yapmasıdır. Etkilenmesi amaçlanan bireylere ikinci defa düşünecek zaman ve aksine davranabilecekleri alan bırakılmaz. Amaç, “hedef kitleyi” yıldırmak, yönlendirmek ve yönetmektir.
ÇÖZÜM POLİTİKASI NEDİR?
Günümüzün terörizmi geniş alanlara yayılmış, kurumsallaşmış, teknolojik olarak gelişmiş ve nihai etkilerinde global özellikler taşır hale gelmiştir. İnternet, terör örgütlerinin politik mesajlarını geniş bir kitleye iletebildiği, bağış toplayabildiği, açık ve yoğun bir şekilde kullandığı araç haline gelmiştir. Diğer taraftan, terör örgütlerinin terör faaliyetlerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duydukları parayı elde etmek, elde ettiği parayı transfer etmek ve bu paraları faaliyetlerinde kullanmak zorunda olması dolayısıyla terörün finansmanı ile mücadele, terörle mücadelenin vazgeçilmez bir unsurunu oluşturmalıdır. Silah ve patlayıcı maddeler, uyuşturucu ve zararlı maddeler, organ ve kadın ticareti, kara para aklama vb. unsurlar terör örgütlerinin öncelikli gelir kaynaklarıdır. Terörle mücadelede bu unsurlara dikkat edilmeli ve bu unsurlarla mücadelede başarılı olunmalıdır. Terörizm, tarihin en eski zamanlarından beri toplumları ve ülkeleri tehdit etmiş ve etmeye devam edecektir. Değişen dengeler ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar neticesinde, geçen yüzyılda “sıcak savaşların” yerini “soğuk savaş” yöntemleri alarak terörizm daha da yaygınlaşmıştır. Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendi politikalarını uygulama imkanı bulamayan bir takım ülkeler amaçlarını gerçekleştirmede terörü bir araç olarak görmektedirler. Güçlü devletlerin ise kendi politikalarını gerçekleştirmek ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıkları değerlendirilmektedir.
Terörizm, günümüzde bir tehdit olmaktan çıkmış ve tüm dünyayı derinden etkileyen bir tehlike haline gelmiştir. Günümüzde uluslararası bir nitelik kazanan terörizmin, özellikle demokratik dünya ülkelerinde yarattığı tahribat, her geçen gün artmaktadır. Bundan dolayı tüm dünyanın birinci gündem maddesi terörizm ve terörizmle mücadele haline gelmeli ve terörizmi destekleyen ülkeler tespit edilerek etkilerinin azaltılması gerekilmektedir. Türkiye, yaklaşık 30 yıldan beri, terörün her türlüsü ile mücadele etmiş ve etmekte olan bir ülkedir. Bütün çabalara ve gayretlere rağmen terörizm hala devam etmekte ve tehlikeli sonuçlar ortaya koymaktadır. Bundan dolayı terörizmi etkisiz hale getirebilmek için yeni stratejiler oluşturmak ve oluşan stratejileri hayata geçirerek uygulamak gerekmektedir. Devlet yöneticilerinin uygulayacağı en büyük strateji istihbarat kurumlarının tek bir merkezden yönetilir hale gelmesinin sağlanması ve operasyonları tek bir merkezden koordine etmesi olacaktır. Stratejik kurumlarını yönetecek koordinasyon merkez kurumu ise direk devlet yöneticileri tarafından yönetilmesi ve koordinelerinin sağlanması gerekmektedir.
Böylece sorunlara çözüm getirmek mümkün olacaktır. Bütün faaliyetler tek bir merkezden yani devlet yöneticileri tarafından gerçekleşmesi ile çalışmalarda başarı oranları, başarıyı önleyen eksiklikler ve bu eksikliklerin ne olduğu kesinlik kazanacaktır.
Ülkemizde terör gün geçtikçe eylemlerine şiddet kazandırmakta ve devletin bölgelerine ve bölge halkına sunduğu bütün iyileştirici çalışmalar arka planda kalmaktadır. Devletin bölge ve bölge halkına sunduğu bütün imkânlar terör örgütlerinin etkisizleşmesini sağlayacağından bu imkânların bölge halkına ulaşmasını önlemek için çeşitli eylemler gerçekleştirmektedirler. Terör sorununun çözüme ulaşması için konuya çok ciddi bir şekilde eğilerek doğru politikalar oluşturmak gerekmektedir. Terör yalnızca eylem gerçekleştirdiğinde değil her zaman hatırlanarak unutulmamalıdır. Unutulmayan sorunlara etkili ve kalıcı çözümler oluşturmak, unutulan ve belirli zamanda hatırlanan sorunlara çözüm oluşturmadan daha faydalı olacaktır. Yalnızca silahlı mücadele ile ortaya konulan çözüm önerileri yetersiz ve bir o kadar da başarısız sonuçların zeminini hazırlamaktadır. Terör sorunu devletin bütün kamu kurum ve kuruluşları ve Türk halkının desteğini arkasına alarak göstereceği azimli mücadeleler neticesinde çözüme ulaşacaktır.
Bu gün ülkemizde karşılaştığımız üzücü sorunlar öngörülen bu stratejinin eksikliğinden hasıl olmaktadır. Bir an önce alanında uzman milli strateji uzmanları eşliğinde yeni ve tam bağımsız bir konsept içerisinde muzafferler ile zafere erişmek ümidi ile…
Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.
Sözünden bütün milletimizin istifade etmesi dileklerimle…