Bazıları;
arkadaş ortamında, kalabalıklarda, resmi ortamlarda ne kadar vicdanlı olduklarını
anlatır dururlar.
Vicdanın en
büyük bir erdem olduğundan dem vururlar.
Yetmez; “Hep vicdanlı olun!” derler.
Böyle
anlarda, şaşar kalır ne diyeceğinizi bilemezsiniz.
Oysa yapılan
onca haksızlığın, adaletsizliğin, kayırmacılığın altında “vicdanlıyım” diyenlerin imzası vardır.
Düşünüyorum
da kişiler kendi düşünce tarzı, yaşam felsefesi, inançları doğrultusunda;
vicdan muhasebesi yapıyor, olaylara o pencereden bakıyorlar.
Haliyle
böyle olmasa; bu kadar rahat vicdan lafı edemez, vicdan dersi veremezler.
“Torpili, adam kayırmayı” kim olsa yapar.
Ne var
bunda…
Bal tutan
parmağını yalar…
Bu kadar
basit.
Ne
gerekiyorsa onu yaptık.
“Vicdanı tertemizdi, çünkü onu hiç
kullanmamıştı.”
Durum biraz
da bu mudur?
Vicdan mı menfaat
mı?
Dünya
vicdansızların yuvası mazlumların en büyük cehennemidir.
Vicdan, her
insanın sahip olabileceği içsel bir muhasebe değildir.
İnsanlar
kötülüğü, arzularının kuvvetli olmasından çok, vicdanlarının zayıf oluşundan
dolayı yaparlar.
Vicdanlı
olmak:
Duruş,
bilgi, tecrübe, yüreklilik ister.
Vicdan küçük
insanların dilinde vicdansızlığa dönüşür.
Şunu da
unutmamak gerekir:
İyi bir
vicdan, en rahat yastıktır.
İnsan
vicdanı yaşadıkça insanca yaşar.
Huzur dolu
bir kalple bir parça ekmek, vicdan azabı ile beraber olan zenginlikten, bin
kere daha iyidir.