Vay be! Daha
dün küçük bir çocuktuk…
Şimdi
kocaman adam olduk…
Dünya
maalesef böyle sanırım…
Buna da
doğanın döngüsü deniyor…
Dünya
kuruldu kurulalı, bu döngü devam ettiği halde, neden hala insanoğlu, bu döngüyü
kabul etmez; yaşadıklarına dünyada ilk kez yaşanıyormuş gibi tepki verir, sonra
da psikolojik sorunlar yaşar?
Sanırım; her
yeni nesil, dünyayı yeniden keşfetmek zorunda kalıyor, her şeyi sıfırdan alıyor…
Onca
yaşananlar, deneyimler, birikimler, bilgiler; yeni nesil için bir anlam ifade
etmiyor…
Gereksiz,
saçma, banal, yanlış geliyor…
Bir kez daha
her şeyi yeniden keşfediyor…
“Bizim
zamanımızda…” diyerek başlanması bundan...
Adı konulmuş, kuşak farkı…
İnsan;
doğuyor, büyüyor…
Vakti gelen
göçüp gidiyor…
İlhan İrem
ve ötekiler gibi…
Sonuçta dünyaya
gelen herkes aynı şeyi yaşıyor…
Çocuk da
olduk genç de…
Yaşlanınca
ne değişti?
Yaşam bitti
mi?
Neden hep
eskinin lafını ederiz.
Eskilerde
kalırız…
Şu anların
bir önemi yok mu?
Bir köşe
yazarının yazısını okudum…
Seksen yaşın
da kendine göre güzellikleri var.
İnsan seksen
yaşında, ölümün var olduğunu bilir ama ölümü düşünmez; çocuklar, gençler,
yetişkinler nasıl yaşarsa öyle yaşar,
yaşama öyle tutunur, diyor.
Sonra da her
yaşın güzelliğinden….
Güzel
yaşamaktan…
Yaşama
tutunmaktan…
Bahsediyor…
Her yaş
güzeldir…
Kıymetini
bilmek lazım…
Vay Be!
Boş laftır…
Kendini
avutmak, kandırmaktır…
Günü
kaçırmaktır…
Yaşama dört
elle sarılmalı her yaşı dolu dolu yaşamalıdır.
Ne giden
günler geri gelir ne de geleceğe günler ötelenir...
Döngü döner
durur…
O nedenle:
Zamanın
değerini iyi bilmelidir.
Her yaş
önemsenmelidir.
Her yaşın
güzelliği fark edilmedir.
Yaşam, “Vay
be!” demeden, yaşanmalıdır.