Nasıl bir
dünyada yaşıyoruz anlamış değilim!
Hala
kafalarımız değişmedi.
Neymiş
efendim; savaşan ülkeler Müslüman değilmiş.
Müslüman
olsa üzülürmüş.
Taraf
olurmuş.
Ahmet Arif,
ne güzel ifade etmiş;
“Nerede bir
can ölse, oralı olur yüreğim.
Olmalı
zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim”
Öğrenemedik
insan olmayı.
İnsanları
rengine, diline, dinine göre ayırdık.
Dünyayı
böldük parçaladık.
Bir sürü
düşman yarattık.
Ne geçti elimize?
Neyi çözdük?
İnsan bir
canlıdır.
Nerede
doğarsa doğsun, hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın, hangi, dili konuşursa
konuşsun, hangi dine inanırsa inansın fark etmez...
Etten
kemiktendir...
İnsandır…
Yunus Emre;
''
Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü ''
Bu kadar…
Yok ötesi…
Neden tüm
insanlar eşit olarak sevilmez bizim coğrafyamızda?
Din, dil,
ırk, coğrafya ayrımı yapılır.
Bilim
insanları bizden değil diye neden günahkâr sayılır?
Garip değil
mi?
Bu insanlar…
Ömürlerini
vermişler…
İnsanlığa
hizmet etmişler...
Yani bize…
Tüm
insanları sevmek…
Mağdur ve
mazlum olan, ezilen, haksızlığa uğramış kim varsa, korumak, üzülmek, gözyaşı
dökmek…
Dünyanın
herhangi bir yerinde yaşanan bir acıyı yüreğinde hissetmek…
Kimliğine
bakmadan sevebilmek…
İnsan olmak…