Yapılan araştırmalar, gebe kalma sorunu yaşayan bir kadının üreme
potansiyelinde en önemli etkenin kadının yaşı olduğunu ortaya koyuyor. Çocuk
sahibi olmak isteyen bir kadının yaşı, kısırlık tedavisinin seçilmesinde en
önem verilen kriter, çünkü içinde bulunulan yaşa göre tedavi şekilleri de
değişiyor. “Ancak tek etken yaş değil. Günümüzde kadının yaşının yanı sıra
yumurtalık rezervi de uygulanacak tedavinin seçilmesinde önemli rol oynuyor”diyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın
Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Taş, kadınların mutlaka
düzenli doktor kontrollerini yaptırması gerektiğini söyledi ve konuyla ilgili
detaylı bilgiler paylaştı.
Yaş ilerledikçe yumurtalık rezervi
azalıyor
Genç yaşta olmak ve yumurtalık rezervinin güçlü durumda bulunması herhangi
bir tedavi görmeden hamile kalmanın kilit unsurlarından biri. Çeşitli
nedenlerle daha ileri yaşlarda hamile kalmak isteyen ve bu amaçla uzman doktora
başvuran kadınların yumurtalık rezervlerini saptamak için kullanılan birtakım
laboratuvar testleri bulunuyor. Çünkü kadının yaşı ilerledikçe yumurtalık
rezervi de azalıyor.
Bu testlerin sonucu kritik önemde
İleri yaşlarda anne olmak amacıyla doktora başvuran kadınlara öncelikle
adetin üçüncü günü bir ultrason incelemesi yapılıyor. Bu inceleme doktora
yumurtalık hacmi ve içindeki ‘antral follükül’ adı verilen yumurtacık sayısı
hakkında ipuçları veriyor. “Daha sonra yumurtalık rezervi belirleme testlerine
geçiyoruz. Bu testlerden en çok kullanılanları FSH, LH ve Estradiol. Ancak son
yıllarda bu testlere Anti Müllerian Hormon (AMH) dediğimiz ileri bir test dahil
edildi” diyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek
Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Taş, özellikle bu testin kadının
yumurtalık rezervi hakkında önemli bilgiler veren oldukça değerli bir test
olduğunu belirtiyor.
Yumurta rezervi kadar kalitesi de
dikkate alınıyor
Çocuk sahibi olmak isteyen ileri yaştaki kadınların karşılaştığı tek sorun
yumurta sayısı değil. Yumurta sayısının azalmasının yanında nitelik olarak
sağlıklı olmayan düşük nitelikli yumurta görme sıklığı da ne yazık ki artıyor.
Özellikle 35 yaşından sonra folikül sayısı ve kalitesi hızla azalıyor.
Kimilerinde ise genç yaşta da olsa dahi yaşıtlarına göre daha az yumurtaya
sahip oluyor. Bu kadınlarda rezerv azlığına sebep olan faktörün kaliteyi de
azaltmış olabileceği üzerinde durularak tedavi seçimi buna göre
yönlendiriliyor.
Dikkat: Düzenli adet görmek iyi yumurta
rezervi anlamına gelmiyor!
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Taş,
her ay düzenli olarak adet gören bir kadının mutlaka ‘yumurtalık rezervinin iyi
olduğunu’ düşünmemesi gerektiğine de dikkat çekiyor. Çünkü az sayıda yumurta
ile de uzun bir dönem düzenli adet görülebiliyor. Bu sebeple düzenli olarak
kadın doğum kontrollerini yaptırmak, hem ileri yaşta da olsa çocuk sahibi olma
imkanı vermesi hem de olası kadın doğum hastalıklarına karşı erken teşhis şansı
sağlaması açısından şart.