Günümüzde
hızla artış gösteren kanser, doğrudan ve dolaylı olarak birçok insanı etkileyen
bir hastalık. Ailede kanser hastasının olması, hasta yakınına alışılanın
dışında roller ve sorumluluklar da yüklüyor. Kimi zaman yıpratıcı olan bu
süreç, kişinin yakınları için de zor olabilirken, hastaya doğru yaklaşımın ne
olacağı çoğu kez bilinmiyor, ‘destek oluyorum’ sanılırken hasta için süreç daha
yıpratıcı biri hale getirilebiliyor! Acıbadem Altunizade Hastanesi
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Alıcı “Kişi, bir
yandan sevdiği birinin hastalığını kabullenmek zorundayken, bir yandan ona
destek olmaya çalışır. Diğer yandan hastane süreci başlar ve kişi ‘faydalı
olduğunu’ düşünürken istemeden bir takım hatalar da yapabilir. Sağlık ve sosyal
hizmetlerde hasta yakını ve bakım vericiler kanser bakımının ana öğesi
konumunda tanımlanmaktadır. Tam da bu noktada kanser hastasına ailenin
yaklaşımı ile ilgili önemli görevler düşmektedir” diyor. Prof. Dr. Süleyman
Alıcı aile üyelerine ve hasta yakınlarına, kaçınılması gereken davranış
modellerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
“Bunu
yeneceksin” baskısı oluşturmayın
Kanser teşhisi olan kişiye
moral vermek çok önemli ancak onları zorladığınızın farkında olun. Aşırı
motivasyon demoralize eder. Bazen sadece susup onu dinlemek veya onun yanında
olmak bile sözcüklerden daha fazla değer taşır. ‘Bunu yeneceksin’ diye moral vermek
isterken kişiye baskı yapabilirsiniz. Kanserle başa çıkmaya çalışan kişi,
yakınlarının verdiği morali içinde hissedemediği için kendini suçlamaya başlar.
Gerçekçi bir yaklaşım ve ‘Ben yanındayım’ demeniz çok daha yeterli ve
faydalıdır. 'Hobi edin, spor yap' gibi kişinin işine yarayacak etkinlikler,
yakınlar tarafından bir baskı aracına dönüştürülmemeli.
Hastalık
yokmuş gibi davranmayın
Kanser hastasına moral
vermek için 'hastalık yokmuş gibi' davranmak doğru değil. Çünkü bu hastayı ve
hastalığı görmezden gelmenize neden olabilir. Aslında hastaların fark edilmeye
ihtiyacı vardır. Dolayısıyla hastaların birileri ile paylaşmaya, durumu ifade
etmeye ihtiyaçları vardır. Onun için hastalığı yok saymak yerine, kabul etmek
ve gerekenleri yapmak daha faydalı.
Kendinizi
adamayın
Kanser teşhisi konulan
kişinin yakınlarının birçoğu kendi tükenmişliklerinden utanırlar. Oysa kanser
olan birine bakma süreci stresli ve tüketici olabilir. Kendinizi suçlamayın ve
aşırı yormayın. Adanmışlık örnek bir davranış gibi görünse de kendi
psikolojinizi de göz ardı etmemeniz gerekir. Bazen kendinizi çaresiz ve ona
yardım edemiyormuş gibi hissetmeniz son derece normal. Gerekirse uzmandan
psikolojik yardım almaktan çekinmeyin. Kendinize de ara sıra da olsa zaman
ayırın. Sevdiğiniz şeylere ve kendinize vakit ayırmazsanız, iyi hissedemezsiniz
ve yakınınıza da yardımcı olamazsınız. Hastanın bakım ve duygusal süreçlerine
aile bireyleri aynı oranda katılmalı. Mutlaka sorumluluk paylaşılmalı.
Onun
adına karar vermeyin
İyi bir hasta yakını
hastası ile empati kurabilen, samimi ve güven verici bir iletişim sağlayan,
karşı tarafın aklını okumadan ihtiyaçlarını sorup cevap bulmaya çalışan ve
kendisine iyi bakan hasta yakınıdır. Kişi için daha faydalı olacağını düşünerek
onun adına kararlar vermeyin. Kararları beraberce alın. Hatta bu kararlara
ailedeki diğer üyeleri de katın.
Suçlamayın
Bazen aileler ve yakınlar‘Sen kendine bakmadın’ diye kanser olan kişiyi suçlayabilirler. Ancak artık
tanı almış birine bunu söylemenin bir anlamı yoktur. Suçlayıcı bir dil
kullanmak kişinin kendini daha çok suçlamasına, kötü hissetmesine ve utanmasına
içine kapanmasına neden olabilir. Bazen de bu durum hastanın ters bir durum
sergilemesiyle (tedaviyi kabul etmeme gibi) sonuçlanabilir. Bu durum hasta ile
yakınları arasındaki ilişkiyi de olumsuz etkileyebilir.
Acıyarak
yaklaşmaktan kaçının
Kanser hastalarının bu
süreçte yakınlarından beklentisi, bu sürecin zorlu olduğunu yakınlarının
bilmesini ve her zaman yanında olduklarını hissettirmeleri ihtiyacıdır. Aynı
zamanda kendilerine acınarak yaklaşılmasından hiç hoşlanmazlar. Dolayısıyla
ailelerin hastanın hangi psikolojik durum içinde olduğunu bilmeleri ve ona göre
hareket etmeleri çok önemli. Aile ve hasta arasında iletişimin sürekli açık
tutulması, özellikle ilk tanı anından itibaren hastada ortaya çıkabilecek olan
sırasıyla hastalığı inkar, şok, öfke ve depresyon gibi duyguları hastaların
yaşayabileceğinin farkında olunması ve ona göre iletişimin sağlanması gerekli.
Polyannacılık
oynamasını istemeyin
Tıbbi
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Alıcı “Hastaya
“Pozitif düşünmelisin” diyerek, polyannacılık oynamasını istemekten kaçının.
Mümkünse hastanıza bir ‘hasta bakım ekibi’ oluşturarak, bakımı paylaşın.
Özellikle kronik hastalıklarda bakımı bir ekiple paylaşmak, fiziksel ve
duygusal açıdan tükenmeyi önler. Bu sayede hastanıza daha kaliteli bakım
vermeniz de mümkün olur” diyor.