Milyonlarca
insan gün içinde bazen isimleri, bazen rakamları, bazen de yapılacak işlerini
unutuyor. Maruz kalınan stresler ve yoğun iletişim trafiği beynin yakın bellek
merkezini aşırı şekilde zorluyor. Bu yoğun bilgi akışında yeni bilgiler, çok
önemli bile olsa kayıt edilemiyor ve dolayısıyla öğrenilemiyor. Beyin eski
bilgileri unutmuyor ama yeni bilgileri de kabul etmemeye başlıyor. Bu durum
unutkanlıktan farklı bir durum ve çoğu zaman Alzheimer başlangıcı
zannedilebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Prof. Dr.
Türker Şahiner, unutkanlığın nedenleri ve ne zaman tehlikeli boyutlara ulaştığı
hakkında bilgi verdi.
İnsanlar gün içinde birçok
unutkanlık yaşamalarına rağmen günlük yaşantıları normal bir şekilde devam
etmektedir. Bu unutkanlıkların büyük çoğunluğu hipokampus denilen beynin yakın
bellek merkezinin aşırı yoğunluğundan kaynaklanmaktadır. Yakın bellek
merkezinin görevi yeni bilgileri bir süre burada tutarak kalıcı belleğe geçip
geçmeyeceğine karar vermektir. Kalıcı belleğe geçen bilgi daha sonra
hatırlanabilmektedir. Bu bölge bozulduğu zaman, bilgi her seferinde, yeni
gelmiş gibi algılanır ve öğrenilemez. Görevi itibariyle yakın bellek merkezi
yani hipokampus beynin en önemli merkezlerinden biri ve Alzheimer hastalığının
en sevdiği noktadır. Hipokampus kapasitesinin aşırı zorlanması faklıdır;
hastalıkları farklıdır.
Unutkanlık
yaşam kalitesini etkiliyor
Tuhaf yerlerde ve sürekli
unutulan eşyalar unutkanlığın boyutu hakkında bilgi verebilmektedir. Bir kişi
gözlüğünü her gün başka bir yerde unutabilir. Ama gözlüğünü unuttuğu yer
buzdolabının içiyse durum artık farklı bir boyuta gelmiş demektir. Unutkanlığı
fark etmemek, inkar etmek veya unutkanlığa karşı vurdum duymaz bir tavır almak
sosyal ilişkilere de yansımaya başlamaktadır. Demans denilen bunama
hastalığında en önemli bulgulardan biri unutkanlığın sosyal yaşantıya ne kadar
yansıdığı ve yaşam kalitesini ne kadar etkilediğidir. Ayrıca hastanın bu
durumundan çoğu zaman hiç haberdar olmaması veya inkar etmesi de demansı diğer
masum unutkanlıklardan ayıran önemli bir özelliktir.
Unutkanlığın
tipi belirlenebiliyor
Unutkanlık şikayetleri her
yaşta insanda görülebilir, fakat 40 ile 60 yaş aralığı en fazla etkilenen
gruptur. Unutkan olduğunu düşünen birçok insan, hastanede hangi bölüme gideceğini
ve unutkanlığı için ne yapacağını bilmemektedir. Özellikle 40-60 yaş arasında
görülen her unutkanlık Alzheimer hastalığı belirtisi değildir ve 40 yaş
grubunda Alzheimer görülme oranı yüksek riskli genetik faktörler olmadıkça
binde birin altındadır. 40 -60 yaş grubundaki insanların kimisi isim, rakam
unutur, kimisi duygusal ya da görsel problemler yaşamaktadır. Tek bir türde
unutkanlık yaratan durumlar çoğu zaman riskli değildir ve unutkanlığın tipinin
belirlenmesi çok önemlidir ve ancak bu sayede unutkanlık kaygıları
azaltılabilmektedir. Hastaneler de kısa süre içinde yapılan yakın bellek
muayenesi ile kolaylıkla kişide Alzheimer olup olmadığı söylenebilir ancak
cevap aranılan soru çoğu zaman farklıdır. Başvuran kişi unutkanlığının nasıl
seyredeceğini ve geleceğini sorgulamaktadır. Günümüzde internet üzerinden
bellek performans izleme programları henüz erken tanıda oldukça değerlidir.
Türkiye de yazılımı yapılmış olan BEYNEX gibi uzun süreli online izlem
programları ile kişinin unutkanlığının ne durumda olduğu belirlenmekte ve
kişiye ve izleyen hekime durum rapor edilmektedir.
Aşırı
bilgi yüklemesi hafıza merkezini yoruyor ve tembelleştiriyor
Hayatın vazgeçilmez bir
parçası haline gelen akıllı telefonların beyin sağlığı için birçok dezavantajı
bulunmaktadır. Bir bilgiye telefon ya da tabletten kolayca ulaşabilmek o
bilgiyi hatırlamaya gerek duymamaya yol açmaktadır. Çok fazla bilgi girişi
yapılan yakın bellek çok fazla yorulmakta ve bu bilgilerin tekrar edilme şansı
kalmamaktadır. Bu durumda yakın bellek merkezi yani hipokampus
tembelleşmektedir. Yine akıllı telefon ve sosyal medya yüzünden yapılması
gereken işe odaklanmak zorlaşmaktadır. Bu odaklanma sorunu ruhsal stres
yaratarak yaşam kalitesini de bozmaktadır. Bir işle meşgulken aynı anda akıllı telefonda
mesaj okumak yakın belleği zorlayan durumlardır. İnsanların mesajlaşma süreleri
sosyal ağlar genişledikçe kısalmaktadır. Bir işi yaparken her 30 saniye de bir
mesajlara bakmak ve bunu gün içinde sürekli yapmak yakın bellek merkezi
zorlayan bir diğer nedendir.
Her
bilginin bir de duygu yükü bulunuyor
Beyin bilgileri kayıt
ederken bilginin duygusal yönü, ağırlığı önemlidir. Yaşanan deneyim acı, tatlı,
keyifli, ya da korkunç olmasına göre bıraktığı izler kolayca veya çok zor
olarak hatırlanabilmektedir. Hatırlamak için bilginin kayıt edilmesi aslında
organizmanın doğada kendini koruma içgüdüsüyle gerçekleşmektedir. Beyin o bilgi
onun için önemliyse riskli durumlarda hatırlayabilmek için daha güçlü olarak
kaydetmektedir. İnsanlar yaşanılan bilgi çağında herhangi bir duygu
barındırmayan bir bilgi bombardımanına tutulmaktadır. Bu da bilginin
detaylarını kayıt etmekte zorlanmaya ve hatırlama güçlüğüne neden olmaktadır.
Çoğu zaman unutulduğu sanılan bilgiler aslında hiç kayıt edilmemiş
olabilmektedir.
Damarsal
bunamalar tüm bunamaların 3’te 1’ini kapsıyor
Beynin kan-beyin bariyeri
de denilen bir barajı bulunmaktadır. Adeta bir süzgeç görevi gören bu barajda
beyin hücreleri her maddeyi içeri almamaktadır. Beyin dostu diyetler aslında
temel olarak kalp ve damarları koruyan diyetlerle aynıdır. İnsan beynini
besleyen milyonlarca ince damar bulunmaktadır. Bu damarların tıkanması vasküler
demans denilen damarsal bunamaları beraberinde getirmekte ve kan beyin
bariyerini de bozmaktadır. Damarsal bunamalar, tüm bunamaların 3’te 1’ini
kapsamaktadır ve bazen hem damarsal bunama hem Alzheimer birlikte
olabilmektedir. Omega 3 gibi yararlı yağlar daha çok kan akışkanlığını
artırarak damar yapılarını koruduğu için beyin için de yararlıdır.
Beyin
sağlığı için uyku çok önemli
Kişinin uyku kalitesi
bozulunca beyin hücrelerinin ölümü daha çabuk olmakta ve beyin atrofisi denilen
küçülmeler hızlanmaktadır. Kronik uykusuzluk yaşayan bir insan, Alzheimer risk
genlerine de sahipse bu risk çok daha artmaktadır. Yapılan bütün deneysel
çalışmalarda bunu desteklemektedir. Eğer çok çeşitli nedenlerle çok fazla
uykusuz kalınırsa beyindeki amiloid miktarı artarak beyne zarar vermektedir.
Alzheimer’a neden olan amiloid beta proteini, beyin hücresi tarafından üretilir
fakat görevi bittikten sonra yok edilmesi gerekmektedir. Bu proteinin
temizlenmesi uyku da olmaktadır. Kişinin beynindeki amiloid yükü de gelecekteki
Alzheimer olma riskini göstermektedir. Uykusuzluk ve depresyon yan yana gelirse
yine Alzheimer riskini çok artırmaktadır. Bu ikilinin sık görüldüğü
topluluklarda Alzheimer’a yakalanma oranlarının çok yüksek olduğu
görülmektedir.