Türkiye’de
bilişim sektörünün büyüklüğü 25 milyar dolara ulaşırken, bunun yaklaşık 16
milyar liralık bölümü yazılıma ayrılıyor. Bilişimin Türkiye’de büyüyen bir
pazar olduğunu ve önümüzdeki birkaç yılda katlanarak büyümesini beklediklerini
ifade eden BeyazNet Teknik Koordinatörü Akgün Yardımcı, “Yurtdışına her yıl 2-3
milyar dolar lisans bedeli ödüyoruz. Özellikle yabancı yazılımlara alternatif
üretmek konusunda biraz daha yol almamız gerekiyor ama; uluslararası ölçekte
rekabet eden çok kıymetli yerli ve milli yazılımlarımız var. Özellikle siber
güvenlik alanında son 4-5 yıl içerisinde gerçekten çok nitelikli ve rekabetçi
yazılımlar geliştirildi. Bunların bir kısmı uluslararası pazarda kendilerine
daha rahat yer bulabilmek için şirket merkezlerini yurtdışına taşıdılar. Ama
hala üretim ve geliştirme ekiplerinin bir kısmı Türkiye’de. Önümüzde daha yol
olsa da gidişatımız iyi diyebiliriz” dedi.
“ÖZGÜR yazilim KAVRAMIYLA YENİ TANIŞAN BİR TOPLUMUZ”
Türkiye’nin bilişim
alanında yapması gerekenlerin neler olduğunu konusunda da düşüncelerini
paylaşan Akgün Yardımcı, eksiklerin neler olduğuna ve nasıl tamamlanabileceği
hususunda çözümlere de değindi. “Maalesef çok iyi çözümler üreten firmalar
çıksa da bunların sayısı hala az” diyen Yardımcı, “Bence ilk yapılması gereken
şeylerden biri özellikle yerli yazılım üreticilerine, katma değerli hizmet
üreten kurumlara sağlanan imkanların, avantajların artırılması. Örneğin döviz
getirici faaliyetler sağlayan kurumlar, Ekonomi Bakanlığı’ndan ciddi bir destek
görüyor ama bunun biraz daha arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Açıkçası
bunu stratejik bir konu olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Burada
bir de özgür yazılımlar devreye giriyor. Özgür yazılım kavramıyla daha yeni
tanışan bir toplumuz. Son dönemde özellikle Pardus adının geçmesiyle birlikte
hem kamu kurumlarında hem de özel sektörde pek çok kurumda “acaba gerçekten
böyle bir göç gerçekleştirebilir miyiz?” sorusu karşımıza çıkmaya başladı. Biz
BeyazNet olarak bu konuda 10 civarında başarılı proje gerçekleştirdik ve
gerçekten büyük ölçekli organizasyonlarda da eğer doğru yapılanma olursa ciddi
bir göç yapılabileceğini ve bunun yönetilebilir, sürdürülebilir bir yapıya
sahip olabileceğini göstermiş olduk” dedi.
“KENDİ
YAZILIMLARIMIZI GELİŞTİRMEMİZ VE İNSANA YATIRIM YAPMAMIZ GEREKİYOR”
Stratejik ve ilerlememizin
mümkün olduğu alanlarda kendi yazılımlarımızı geliştirmemiz ve bu yazılımları
geliştiren kurumlara ve özellikle personele yatırım yapmamızın kritik olduğunu
belirten BeyazNet Teknik Koordinatörü Akgün Yardımcı, “Katma değerli hizmet
üretimi için nitelikli personele ihtiyaç var ama hala bizim donanıma yaptığımız
yatırım, insana yaptığımız yatırımdan daha fazla. Bizim şu anda hem
yükseköğrenim programlarımızı, hem üniversite dışındaki öğrenim programlarımızı
özellikle yüksek teknolojiyle ilgili eğitim programlarımızı gözden geçirmemiz
ve bunlara yatırım yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum.” dedi.
“SİBER
ZAFİYETTEN KORUNABİLMEK İÇİN ÖZGÜR YAZILIM DÜNYASINA YAKLAŞMALIYIZ”
Pardus göçü terimine de
açıklık getiren Akgün Yardımcı, “Pardus göçü, herhangi bir şirketin kullandığı
bilgisayarlarındaki kapalı kodlu işletim sistemini bırakıp yerine Pardus’u
kullanmaya başlaması diye tarif edilebilir. Bu göçü ağırlıklı olarak beş
kalemde ele alıyoruz. E posta göçü, Pardus göçü, veritabanı göçü, belge göçü ve
ofis göçü. Aslında bir anlamda hem ekonomik bağımsızlığımız için hem de
karşılaşabileceğimiz herhangi bir siber zafiyetten korunabilmek için özgür
yazılım dünyasına biraz daha yaklaşmamız gerekiyor.” Dedi. Yardımcı sözlerine
şöyle devam etti: “Buna örnek dünyanın en büyük açık kaynak kullanıcılarından
biri Birleşik Devletler. Amerika’da Beyaz Saray’daki bilgisayarlarda özgür
yazılım çalışıyor. Kapalı kodlu ticari bir yazılım değil, ticari destek
aldıkları özgür kaynaklı yazılım çalışıyor. Aynı şekilde yine Birleşik
Devletler’de Savunma Bakanlığı için de geçerli. İşin içine siber güvenliğin de
girdiği noktada da özgür yazılımların kullanılması söz konusu. Bizim de bu
şekilde yaklaşmamız gerekir ve hem kritik alt yapı sağlayan servisler, kritik
alt yapı barındıran kurumlardan başlayarak özgür yazılımların, başta Pardus’un
bunlarda yaygınlaşmasını, kurumların bu işletim sistemine göç etmesini, Pardus
kullanmaya başlamasını sağlamamız önemli.”
“ÖZGÜR
YAZILIMLARIN İNOVASYONA ÖNEMLİ KATKILARI VAR”
Özgür yazılımların bireysel
kullanıcılarına daha özgür yaklaşımlar sağladığını söyleyen Yardımcı, “Bireyler
de ödedikleri bazı lisans maliyetlerinden kurtulabilirler. Çok önemli diğer bir
katkısı da inovasyon. Özgür yazılımların kullanımlarında, bir yazılım temin
etmek çok daha kolay. Dakikalar içerisinde bilgisayarınıza bir program indirip
dünyanın her yerinde onlarca, yüzlerce geliştiricisi olan bir yazılımı
bilgisayarınıza kurup test edebilirsiniz. Bu sizin yeni hizmetler üretmenizi de
sağlayabilir. Bunun yanı sıra özelikle bilişim sektöründe dar bir vizyondan
biraz daha geniş bir vizyona yaklaştırabilir” dedi.
“YAZILIM
STRATEJİK BİR KONUDUR; GÜNÜ KURTARMAYA YÖNELİK ÇÖZÜMLER YETERSİZ”
Yazılım sektörünün
stratejik bir sektör oluşundan bahseden ve Türkiye’nin yazılımda bir üs haline
gelebilmesi için yapılan çalışmaların ülkeye olan katkısını da değerlendiren
BeyazNet Teknik Koordinatörü Akgün Yardımcı, “Yazılım stratejik bir konudur.
Devlet katma değerli hizmet üreten şirketlere ciddi bir destek vermeye
çalışıyor. Ama ben bu desteğin artması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle tekno
parklar, tekno kentlerle daha ileri gittiğimizi söylemek pek yanlış olmaz.
Küresel bir oyuncu olmak sadece bölgede daha fazla söz sahibi olabilmek için
bizim yine personele yatırım yapmamız gerekiyor. Şu anda maalesef üniversiteden
mezun genç kardeşlerimize, öğrendiklerinin bir kısmının artık çok kıymeti
kalmadığını, yeni şeyler öğrenmek gerektiğini söylüyoruz. Dolayısıyla
yükseköğrenim kurumlarındaki müfredatın değişmesi gerekiyor.Ama tabii konu
yalnızca bununla sınırlı değil. Türkiye’nin önde gelen şirketleriyle siber
güvenlik üzerine kamplar düzenliyoruz. Bu kamplarda ülkenin çok farklı
şehirlerinden gelen farklı arkadaşlarla tanışma, sohbet etme imkanımız oluyor.
Burada gördüğümüz, genelde yükseköğrenim programlarındaki eksiklikler hep
konuşuluyor. Gerçekten istekli ve kendini geliştirmeye hazır ciddi bir genç
nüfusumuz var. Dolayısıyla biz küresel bir oyuncu olmak istiyorsak ya da
bölgede daha büyük bir söz sahibi olmak istiyorsak, hem üniversitelere yatırım
yapmak hem bu gibi kampları sıklaştırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Özellikle
yazılım geliştirme noktasında biraz daha işi kitabına uygun yapmamız lazım.
Genelde günü kurtarmaya çalışıyoruz. Maalesef binlerce firma arasında işi
kitabına uygun yapan firma sayısı çok az” dedi.