COVID-19 pandemisinde kimi zaman stres kimi zamansa can sıkıntısı sebebiyle
birçoğumuz mutfakta yemek işlerine ağırlık verdik. Ancak hazırladığımız hamur
işleri, tatlılar, çeşit çeşit yemekler, ihtiyacımız olan enerjiden daha da
fazlasını almamıza yol açtı. Buna azalan fiziksel aktivite ve değişen uyku
saatleri de eklenince, kilo artışı kaçınılmaz oldu. Artık kontrollü sosyal
hayat sürecinin başlaması ve havaların ısınmasıyla birlikte çoğumuz kendimize
şu soruyu sorar olduk: ‘Aldığım kiloları nasıl hızlı verebilirim?’ Bilinçsizce
yapılan şok diyetler, hesaplanmadan yapılan kalori kısıtlamaları, tek tip
besine yönelik diyetler, gün boyu sadece sıvı gıda içeren diyetler hemen her
gün sosyal medyada yer alıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz ancak
bilinçsizce yapılan diyetlerin sağlığımızı ciddi boyutlarda tehdit ettiği
uyarısında bulunarak, “Özellikle COVID-19 pandemisinde şok diyetler akıldan
bile geçirilmemeli. Normalleşme süreci başlamış olsa da, corona virüs pandemisi
devam ederken bağışıklık sisteminizi düşürebilecek davranışlardan kaçınmanız
şart. Yaşınıza, kilonuza, boyunuza ve fiziksel aktivite durumunuza göre,
yeterli ve dengeli bir öğün planlayarak haftada 0.5-1.0 kilo ağırlık kaybını
destekleyecek şekilde gerçekçi hedefler koymalısınız” diyor. Peki şok diyetler
hangi sağlık problemlerine neden olabiliyor? Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet
Uzmanı Ayça Güleryüz şok diyetlerin yol açtığı 12 sağlık
sorununu anlattı, önemli uyarılarda bulundu.
Kas kayıplarına neden olabiliyor
Vücudunuzun gereksinimi olan enerjiyi besinlerden sağlamadığınızda,
vücudunuz enerji üretmek için kaslardaki proteinleri parçalıyor. 2014 Avrupa
Obezite Kongresi'nde sunulan araştırmalar, hızlı kilo verdiğinizde, yavaş yavaş
verdiğinizden 3 kat daha fazla kas kaybettiğinizi gösteriyor. Yani, şok
diyetlerle hızla kilo verseniz bile fiziğiniz muhtemelen daha iyi
görünmeyecektir.
Kalp kaslarını yıpratabiliyor
Kilo kaybı son derece hızlıysa kalbin kasları atrofi (kalp kaslarının yavaş
yavaş yıpranması ve azalması ) yapabiliyor. Ayrıca aşırı düşük kalorili
diyetler hem sıvı hem de sodyum ve potasyum gibi mineral kayıplarına sebep
olduğu için ventriküler aritmiler, bir başka deyişle ritim bozukluğuna da yol
açabiliyor.
Metabolizmayı yavaşlatıyor
Düşük kalorili diyetler nedeniyle azalan kaslar sonucunda vücudun metabolik
hızı (istirahatte yaktığınız kalori sayısı) otomatik olarak düşüyor. “Bu,
yürürken hatta egzersiz yaparken daha az kalori yaktığınız anlamına gelir”
uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz ,“ Zamanla
metabolizmanız nihayetinde kilo vermeyi bırakacak kadar yavaşlıyor. Üstelik çok
düşük kalorili diyeti bıraktığınızda, çok hızlı olarak verdiğiniz kiloları,
hatta daha fazlasını geriye alıyorsunuz” diyor.
Bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor
Düşük kalorili veya tek tip gıdaların olduğu diyetlerde, beslenmenizden
yağları veya karbonhidratları çıkardığınızda; vücudunuzun ihtiyacı olan besin
öğelerini, vitamin veya mineralleri yeterli miktarda alamıyorsunuz. Özellikle
yağ alımını çok kıstığınızda vücudunuz A, D, E ve K gibi yağda çözünen
vitaminleri ememiyor. Bu vitaminler güçlü antioksidanlar olarak işlev görüyor
ve enfeksiyonu önlemek için serbest radikallerle savaşıyorlar. Dolayısıyla
eksikliklerinde, bağışıklık sisteminizin zayıflaması sonucu hastalıklara
yakalanma riskiniz daha da artıyor.
Depresyon riskini yükseltiyor
Düşük kalorili diyetlerde, özellikle yeterli karbonhidrat tüketimi
olmadığında, beynin stres hormonu seviyeleri artıyor ve vücut strese karşı daha
duyarlı hale geliyor. Bunun sonucunda depresyon riski yükseliyor. “Aynı zamanda
sizi kısıtlı bir diyet sonrası aşırı yeme davranışlarına yatkın hale getiriyor”
diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz açıklamalarına şöyle devam ediyor:
“ Ayrıca Nörobilim Dergisi'nde yayınlanan araştırmalara göre; düşük
karbonhidratlı diyetler hipoglisemiye sebep olarak, beynin çalışması için
yeterli enerjinin sağlanamamasına ve beraberinde unutkanlık, dikkat dağınıklığı
ile konsantrasyon bozukluğuna yol açabiliyor”
Düzensiz bağırsak hareketlerine sebep
olabiliyor
Yeterli ve dengeli beslenmediğinizde günlük almanız gereken posa miktarını
tamamlayamazsınız. Diyetinizde yetersiz posa tüketimi de bağırsak
hareketlerinizi yavaşlatarak kabızlık problemlerine sebep olabiliyor. Ayrıca
bağırsak florası için gerekli olan probiyotik veya prebiyotik gıda tüketimi şok
diyetlerle sağlanamadığı için bağırsak florası bozulabiliyor ve bunun sonucunda
kimi zaman ishal, kimi zaman kabızlık gibi düzensiz bağırsak hareketleri görülebiliyor.
İnsülin direncini arttırabiliyor
Şok diyet programlarıyla düzensiz olarak zayıfladığınızda kalıcı beslenme
alışkanlıkları kazanamadığınız için verdiğiniz kiloyu fazlasıyla geri
alırsınız.Bu durum özellikle pankreasın normal çalışma düzenini bozup, insülin
hormonunun salınımında veya hücrelerde insülin hormonuna karşı duyarlılıkta
azalmalara sebep olabiliyor. Bu tabloya da ‘insülin direnci’ deniyor.
Metabolizmanızda insülin direnci geliştiğinde ise kilo vermeniz daha da
zorlaşıyor.
Safra kesesinde taş oluşumunu
tetikleyebiliyor
Hızlı ve sağlıksız kilo kaybı safra taşının oluşma riskini de önemli ölçüde
artırabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; kalorisi çok düşük olan (800kcal veya
daha az) diyetleri uygulayan kişilerin yüzde 25'inde safra taşı gelişiyor.
Ayrıca düşük kalorili diyetlerin bırakılması sonucunda tekrar kilo alma döngüsü
de safra taşı oluşumu riskini yükseltebiliyor.
Baş ağrısına neden olabiliyor
Vücudumuzun kullandığı ilk enerji kaynağı olan karbonhidratlar şok
diyetlerde genellikle sıfıra yakın tüketildiği için enerji üretiminde
kullanılması amacıyla vücutta keton cisimcikleri oluşuyor. Bu moleküller beyin
bariyerinden geçerken baş ağrısına yol açabiliyor.
Halsizlik, yorgunluk yapabiliyor
Vücudun ihtiyacı olan enerji döngüsünde kullanılan vitamin ve minerallerin
( B vitaminleri, demir gibi ) eksiklikleri sonucu halsizlik ve yorgunluk gibi
sorunlar da gelişebiliyor.
Ciltte kuruma ve sarkmaya yol açabiliyor
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz vücudun gereksinimi olan vitamin ve
mineral eksikliğinin cilt üzerinde de sorunlar oluşturabildiğini belirterek
sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu maddelerin eksikliği ve vücudun susuz kalması
nedeniyle ciltte kuruma ile akne gibi problemler oluşabiliyor. Bunların yanı
sıra hızlı kilo kaybı sonucu ciltte sarkmalar ve aynı hızla alınan kilolar
sürecinde ciltteki kolajen dokusunun aşırı gerilmesi sonucu çatlaklar
gelişebiliyor. Cildin soluklaşması ve tırnakların kırılması da, şok diyetlerin
yol açtığı diğer zararlar olarak karşımıza çıkabiliyor”
Saçları döküyor,matlaştırıyor
Düşük kalorili şok diyetler yeterli besin öğelerini içermedikleri için
vücutta oluşan vitamin ve mineral eksiklikleri saçlarınıza da yansıyor. Şok
diyetler saçlarınızın cansız görünmesine ve dökülmeye sebep olabiliyor.