Covid-19 salgını mücadelesinde
alınan önlemlerin aşama aşama kaldırılmasıyla hayat normale dönmeye başlıyor.
Uzmanlar, “yeni normal” olarak tanımlanan bu dönemde hayatımıza giren yeni
alışkanlıkların hayatımızın bir parçası olacağına dikkat çekiyor. Salgının
bitmesi için herkesin hasta olması gerekmediğini belirten Dr. Songül Özer, ‘Ben
nasıl olsa hasta olacağım,havalar sıcakken bunu atlatayım, bağışık olayım’ gibi
bir düşüncenin kimsede olmaması gerektiğini vurguluyor. Özer, “Mümkün olduğunca
temassız yaşamaya alışmak durumundayız” uyarısında da bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr.
Songül Özer, Covid-19 salgınıyla ilgili alınan önlemlerin gevşetilmesi ve
normalleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sosyal
alışkanlıklarımızı değiştireceğiz
Son dönemde hayatımıza
giren ‘Yeni Normal’ kavramına değinen Dr. Songül Özer, bundan sonra
alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Eskiden ‘normal’ ile neyi
kastediyorduk? Hiçbir koruma önlemi almıyorduk. El sıkışabiliyorduk, sarılıp
öpüşebiliyorduk, elimizi yıkıyorduk ama görünür kirlilik olduğunda yıkıyorduk,
maskeyi biz hekimler riskli durumlarda kullanıyorduk. Halk hiç bilmiyordu,
kullanmıyordu. Bunların hepsi hayatımıza Koronavirüs covid-19 salgını ile
girdi. Şimdi ‘Yeni Normal’ bunlarla birlikte olacak. Yani artık hepimiz birçok
alışkanlığımızı, sosyal alışkanlığımızı değiştirmek durumundayız. Sarılmayı,
öpüşmeyi, kucaklaşmayı, askere giden çocuğunu severek, öperek, sarılarak
göndermeyi, evlenen kişiye sarılmayı, hasta olan kişiye ziyarete gitmeyi seven
kişiler olarak bu duruma belki biraz daha zor alışacağız ama alışmak
zorundayız. Mümkün olduğunca temassız yaşamaya alışmak durumundayız. Selamlaşma
şeklimizi bile değiştirmemiz lazım yani belki el sıkışmayı bile unutmamız
gerekiyor. Sarılıp öpüşmeyi zaten uzun süre hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor.”
Maske
takmayı alışkanlık haline getireceğiz
Maskenin hayatımızda
aylarca var olmaya devam edeceğini kaydeden Dr. Songül Özer, “Dışarıya
çıktığımızda, toplu olarak bir yerde birçok kişi çalışıyorsak maske ile
birlikte yaşamaya devam edeceğiz, maske ile yaşamaya alışacağız. Arabada tek
başına seyahat ediyorsak takmak zorunda değiliz ama iner inmez mutlaka
maskemizi takmayı artık bir alışkanlık haline getireceğiz. Yani nasıl arabanın
anahtarını arabanın içinde unutmuyorsak maske takmayı da unutmayacağız. Yani el
frenini çek, anahtarı al, maskeyi tak şeklinde bir alışkanlık oluşturmalıyız.
Böyle olmalı. Bunu rutine bindirmek zorundayız. Artık normal bu, alışkanlıkları
bu yönde değiştirmemiz gerekiyor. Havaların ısınmasıyla bu virüsün yok
olmayacağını biliyoruz. Evet belki sıklığı azalabilir, belki hayatımızda bu
mikro organizmayı daha az yoğun hissediyor olabiliriz, hastalanan sayısı, ölüm
sayısı azalacak ama virüs tam olarak yok olmayacak. Benim düşüncem yazı böyle
geçireceğiz. İkinci riskli dönem olan Eylül, Ekim döneminde bile maskelerimiz
ve el yıkamalarımızla birlikte olacağız” diye konuştu.
AVM’lere
zorunlu olmadıkça gidilmemeli
AVM’lerin açılması ile
birlikte tehlikeli bir döneme girildiğini kaydeden Dr. Songül Özer, kişisel
önlemlerin devam etmesi gerektiğini belirterek “Salgınla ilgili her şeyin
bittiği asla düşünmemeli. AVM’lerin açılması birçok kişi tarafından belli
kritik bir dönem bitmiş gibi algılanıyor. Birçok kişi, Covid-19 salgınından
önceki dönem gibi her şeyin normale döndüğünü düşünüyor ama bu çok büyük bir
hata olur. AVM’ler salgından önceki dönemde olduğu gibi çok kalabalık olursa Haziran
ve Temmuz aylarında Şubat, Mart ayında yaşadığımız Covid -19 salgınından çok
daha büyük bir salgın bizi bekliyor olacak. Gittikçe trafik artabilir ve
havaların soğuması ile birlikte sonbaharda belki ikinci ve daha büyük bir atak
yaşayabiliriz” uyarısında bulundu.
Salgının
bitmesi için herkesin hasta olması gerekmiyor
Enfeksiyon uzmanlarının bir
uyarısını hatırlatan Dr. Songül Özer, “Salgının bitmesi için toplumun hepsinin
hastalığı geçirip bağışıklık kazanması gibi bir durum gerekmiyor. Yani ‘ben
nasıl olsa hasta olacağım,havalar sıcakken bunu atlatayım, bağışık olayım’ gibi
bir düşünce kimsede olmamalı. Biz bu salgından bu virüsü almadan da
kurtulabiliriz. Türkiye’de yaşayan bütün insanların bu mikro organizmaları alıp
da hasta olması gibi bir zorunluluk yok. O nedenle ‘AVM’ler açıldı, her şey
normale döndü, maskeyi de boş ver sosyal mesafeye de gerek yok. AVM’lere
koşayım, mağazaları dolaşayım, virüsü alırsam da alırım, zaten vefat eden
sayıları da düşüyor. Ben de geçirmiş olurum, bağışıklık kazanmış olurum’
şeklindeki düşünce çok korkunç bir düşüncedir. Zorunlu olmadığı sürece avm veya
herhangi bir mağazaya gidilmemelidir” diye konuştu.
Mağazalara
sayıyla müşteri alınmalı
AVM’lerde alınması gereken
önlemlere de dikkat çeken Dr. Songül Özer, “Gitmek zorunluğumuz varsa mutlaka
maske takmalıyız ve 1,5 metreden daha fazla birbirimize yaklaşmadan, sosyal
mesafemizi koruyarak dolaşmalıyız. Burada en önemli görev mağaza sahiplerine
düşüyor. Değerli hocalarımız ve Sağlık Bakanlığımız uyarı üstüne uyarı yapıyor.
Mağaza çalışanlarından biri mutlaka kapı önünde olmalı. Yani içeriye sırayla ve
mağazanın metrekare büyüklüğüne bakarak müşteri alınmalı, içerideki alışveriş
bitmeden de yeni kişiler içeri alınmamalı. Müşteri mağazaya alınırken de aynı
evimize gelene kolanya döker gibi mutlaka alkol bazlı el dezenfektasyonu
uzatılması gerekiyor. Maske kullanımı çok önemli. Maskenin mutlaka kontrol
etmesi gerekiyor. Müşteride maske yoksa da mağaza sahibinin müşteriye maske
vermesi gerekiyor” dedi.
AVM’lerde
tuvalet kullanımına dikkat
AVM’lerdeki ortak tuvalet
kullanımına da dikkat çeken Dr. Songül Özer, “Tuvaletlerde de bir görevliyi
kapıda nöbetçi tutmak gerekiyor. İçeride 8 tane tuvalet varsa bir dolu bir boş
şeklinde 4 kişinin içeri alınması gerekiyor. Bir kişi çıkınca boşalan kişi
yerine yeni bir kişiyi içeri alması gerekiyor. Tuvaletlerin içindeki koridorda
asla insanların birikmemesi gerekiyor. El yıkamada da aynı şekilde kişi
tuvaletten çıkacak el yıkayacak, tuvaletin dış kapısından çıkacak ondan sonra
bir kişi içeri girecek. Böyle olması gerekiyor” uyarısında bulundu.
Kuaför
ve berberlerde mutlaka maske kullanılmalı
Kuaför ve berberlerde
fiziksel mesafenin korunmasının önemli olduğunu kaydeden Dr. Songül Özer, hem
müşteri hem çalışanların mutlaka maske takması gerektiğini vurgulayarak “Burada
müşteriyle yakın temas durumu bulunuyor. Manikür ve saç yaptırırken bir miktar
mesafenin korunması mümkün olabilir ama cilt bakımı ve epilasyon gibi diğer
temizlik ve güzellik işlemlerinde işlemi yapan kişi ile çok yakın mesafede
bulunuluyor. Burada yüze bir işlem yapılmayacaksa, müşterinin de uygulayıcının
da mutlaka maske takması gerekiyor. Tabii ki ellerini yıkayarak oturmalılar.
Kişi kendinde bir hastalık belirtisi hissediyorsa zaten asla gitmemeli.
Uygulamayı yapan çalışanlar da aynı şekilde davranmalı” dedi.
Havlu, makas ve manikür-pedikür aletleri sterilize edilmeli
Bu süreçte bazı kuaför ve
berberlerin müşterilerinden kişisel havlu ve malzemesini yanında getirmesini
istediği yönünde haberlere dikkat çeken Dr. Songül Özer, “Bu yanlış bir
yaklaşım. Covid-19 salgını olmasa da başka herhangi bir mikroorganizmanın
bulaşını engellemek için bütün kuaförlere, berberlere ve güzellik salonlarına
ortak kullanılan eşyaların mutlaka sterilize edilmesini zaten söylüyoruz. Yani
manikür pedikür yapılan berberler, kadın kuaförleri ve güzellik salonlarında da
malzemelerin tek kişiye ait olmasının gerektiği uyarısında bulunuyoruz. Bir
kişide kullanıldıktan sonra mutlaka özel sterilizatörlerin içine konularak steril
edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bu uyarıyı Covid-19 nedeniyle değil, çok
önceden beri söylüyoruz. Kan yoluyla bulaşan Hepatit B, Hepatit C’ler ortadan
kalkmadı. Bunlar devam ediyor. Bunlardan korunmak için de yine sterilizasyon
gereklidir. Ortak kullanılan havlu gibi kişisel malzemelerin berber ve
kuaförlerin sorumluluğunda hepsinin zaten yüksek dereceli ısıda, deterjanla
çamaşır makinesinde yıkanması gerekiyor. Yani işletme sahiplerinin ortak
kullanılan malzemelerin temizliğini zaten kesinlikle çok iyi yapmaları
gerekiyor”