Üsküdar Üniversitesi NP Etiler
Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel,
boşanma sürecinde çocukların yaşayabileceği kaygılara ve psikolojik sorunlara
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Stres tolere edildikçe çocuğun uyum süreci kolaylaşıyor
Boşanma sıklığının günümüzde
arttığını ve bu boşanmaların büyük bir çoğunluğun çocuklu ailelerde görüldüğünü dile
getiren Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz
Yüksel, “Boşanma bir ebeveynin daha az görülmesine, çocuğun eski düzeninin
bozulmasına, kimi zaman ekonomik anlamda bir farklılığa neden olabilmektedir.
Bu nedenle boşanma her halükârda çocuk ve diğer tüm aile bireyleri için acı
verici bir süreç olabilir. Öyle ki kimi ebeveyn kendi yaşadığı acıdan ötürü
çocuğu ile empati kurmakta zorlanmakta, onun hissettiklerine dikkatini
verememektedir. Bu stresin daha kolay tolere edilebildiği ailelerde çocuğun
uyum süreci de kolaylaşır” diyor.
“Senin iyiliğin için bu kararı verdik” demeyin!
Sürecin iyi yönetildiği
ailelerde çocukların ruhsal durumlarının boşanmamış ailelerdeki çocuklara
benzer olduğunun bildirildiğini aktaran Yüksel, aksine anne babası ile
beraber yaşayıp çatışmalı ve huzursuz bir aile ortamında büyüyen çocukların
ruhsal olarak etkilenme ihtimallerinin daha fazla olduğunu vurguladı. Yüksel,“Bu nedenle boşanma kararı çocuklara bırakılmamalı, boşanma sonrası ‘sen
istedin diye’ ya da ‘senin iyiliğin için bu kararı verdik’ denmemelidir”uyarısında bulundu.
Anne ve babanın “iyilik hali” çocuğu etkiliyor
Çocukların verdiği tepkilerin
yaşına göre değişebileceğini söyleyen Mine Elagöz Yüksel, birtakım yas benzeri
tepkiler, hayal kırıklığı, huy değişiklikleri, sinirlilik, korkular, kurallara
uymakta zorlanma, ders başarısızlığı, uyku ve iştah düzensizlikleri gibi
belirtilerin görülmesinin doğal olacağını belirtti. Yüksel, “Çocukların anne
babayı tekrar bir araya getirme çabaları ve düşlemleri de bir o kadar doğal
karşılanmalı ancak bunlara net ve doğru cevaplar verilmelidir. Çocuğun ne kadar
etkileneceğinin en önemli belirleyicisi, anne ve babanın iyilik halidir. Kimi
ebeveynler boşanma sürecinde ve sonrasında depresyon, kaygı bozukluğu gibi
ruhsal zorlanmalar yaşamaktadır” diye konuştu.
Karar çocuğa net bir dille açıklanmalı
Ebeveynlerin kendilerini hazır
hissettiklerinde çocuğa verdikleri kararı net bir dille açıklaması gerektiğini
belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Çocuğun her zaman gerçeği birinci
ağızdan duymaya ihtiyacı bulunduğu unutulmamalıdır. Çocuğa bu kararın onunla
ilgili olmadığı ve onu çok sevdikleri anlatılmalıdır. Çocuklar, onları neyin
beklediğini tam olarak kavrayamaz ve kendilerini güvensiz hissedebilirler.
Ebeveynler bu süreçte çocuğa onu neyin beklediğini anlayacağı dilde
açıklamalıdır. Örneğin ‘annende kalacaksın ama şu günler babana gidebilirsin’,
‘babanın evinde odan olacak’, ‘aynı okuluna devam edeceksin’, ‘tatillerde şöyle
olacak’ gibi. Diğer ebeveyni görme zamanları gibi verilen sözlerin tutulması
çocuk için çok önemlidir. Çocuk bu konuda konuşmak ya da soru sormak isterse
dinlenmeli ve cevaplanmalıdır” diye konuştu.
Karşı tarafı asla suçlamayın ve kötülemeyin
Anlaşmalı boşanmalarda ideal
durumun, çocuğun anne ve babasını kısıtlanma olmaksızın görebilmesi, mümkün
değilse sık sık telefonda konuşabilmesi gerektiği olduğunu vurgulayan Yrd. Doç.
Dr. Mine Elagöz Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her iki ebeveynin çocukla
ilgili önemli kararları beraber verebiliyor oluşu değerlidir, örneğin hangi
okula başlayacağı, gideceği doktor kararı gibi. Bu nedenle anne babanın çocukla
ilgili konularda iletişim halinde olmaları gereklidir. ‘Şunu annene gittiğinde
söyle’ şeklindeki iletişimin çocuk üzerinden sağlanması çocuğun zorlanmasına
sebep olacaktır. Bununla beraber anne babanın diğer ebeveyn yokluğunda onu
kötülememesi, boşanma ile ilgili suçlayıcı ifadelerden kaçınması önemlidir.
Böyle durumlarda çocuk bir tarafı tutması gerektiğini hissedebilir. Ebeveynler
gerek kendileri için gerek çocuklar için bu travmatik süreçte zorlandıklarını
hissettiği noktalarda bir psikiyatrist desteği almaktan çekinmemeli hatta geç
kalmamalıdır. “