SANKO
Üniversitesi Hastanesi Obezite Merkezi Sorumlu Hekimi Genel Cerrahi Uzmanı Dr.
Öğretim Üyesi Başar Aksoy, “İnsan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz
yönde etkileyen günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri olan obeziteye
(şişmanlığa) yönelik tedavinin etkin ve sürdürülebilir olması amacıyla ülkemizde
Obezite Merkezleri yaygın hale getirilmektedir” dedi.
Tüm dünyada olduğu gibi, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıklarındaki
değişiklikler gibi nedenlerle Türkiye’de de obez (vücudundaki yağ miktarı, sağlığını kötü yönde etkileyecek
kadar artmış kişi) insan
sayısında artış gözlendiğini anımsatan Dr. Öğretim Üyesi Aksoy, sigaradan sonra
önlenebilir ölüm sebepleri arasında ikinci sırada yer alan obezitenin pek çok
sağlık sorununu da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.
“Obezite
başlı başına sorun olmakla birlikte kronik hastalıklar dediğimiz hipertansiyon
(yüksek tansiyon), tip-2 diyabet (vücut düzgün
çalışması için yeterli insülin üretmediğinde veya vücut hücreleri insüline
tepki vermediğinde meydana gelir-şeker hastalığı), kalp ve damar, kas-iskelet sistemi
hastalıkları yanında
depresyon, kısırlık, kanser, vb. hastalıklar ile sosyal yaşamı olumsuz
etkileyen, toplumsal bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır” diyen Dr. Öğretim
Üyesi Aksoy, şöyle devam etti:
“Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli 10 hastalıktan biri
kabul edilen obezitenin kanserle yakın ilgisi olduğu belirlenmiştir. Sağlık Bakanlığı, ülkemizde obezite
hastalarına yapılan yanlış tedavi ve ameliyatlardan dolayı tedavi
uygulamalarının düzenlenerek, bir standarda bağlanması ve bu hizmeti veren
merkezlerde hastaların kayıt altına alınarak, günümüz koşullarına uygun, doğru,
bilimsel tedavi almaları için çalışmalar yapmaktadır. Belirlenen bu
standartları sağlayan ve denetimler sonucunda gerekleri yerine getiren
hastanelere Obezite Merkezi açma izni verilmektedir.
SANKO
Üniversitesi Hastanesi’nin gerekli şartları sağlaması ile bölgemizin ilk özel,
ülkemizin 33 obezite merkezinden birinin
bünyemizde açılmasıyla bölge insanımıza farklı bir hizmet daha vermeye
başlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Obezite merkezleri bir program çerçevesinde
işleyişlerini sürdürecek. Programa kayıt ve ön tarama yaptıran hastalar,
program kapsamında İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyon, Genel Cerrahi, Psikiyatri gibi ger gün en az bir daimi
konsültan hekimle değerlendirildikten sonra hastanın kilosuna neden olan temel
sebepler belirlenerek, obezitenin önünde yer alan sağlık sorunlarının varlığı
tespit edilebilir.”
HASTALARA EĞİTİM
Hastalara
verilecek eğitimle, farklı bakış açıları oluşturulmaya çalışıldığı kaydeden Dr.
Öğretim Üyesi Aksoy, “Bu hastaların, grup eğitimine dahil edilerek, hastada
obezite ile ilgili farkındalık oluşturup, konuya daha bilinçli yaklaşması
sağlanmaktadır. Bunlar sağlandığı takdirde, hemşire, fizyoterapist, diyetisyen
ve psikologla ayrı ayrı ve gruplar halinde yoğun paylaşımla gerçekleşecek
haftalık toplantılarla 8 haftalık sürede kilo vermeye başlaması için
planlamalar yapılır” ifadelerini kullandı.
Sekizinci hafta sonuna kadar kilo kaybının başlamaması ya da verilecek kilonun
yüzde 10– 20’si kadarına ulaşılmaması halinde hastanın, beslenme ve aktivite
davranışlarında değişiklik yapmak amacıyla ek olarak ilaç tedavileri, aile veya
bireysel görüşmeleri, geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamaları, endoskopik
girişim ve bariatrik (obezitenin nedenleri, önlenmesi ve tedavisi ile
ilgilenen tıp dalı) cerrahi tedavisine
de alındığını vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Aksoy, “Tüm bunların sonunda
davranış değişimiyle hedef kiloya ulaşan hastanın davranışlarını kalıcı olarak
değiştirebilmesi ve hedef kilosunu koruması amaçlanır” şeklinde konuştu.
Obezite cerrahisinin uygulanmasında dikkat edilmesi gerekenlere de değinen Dr.
Öğretim Üyesi Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı:
“Vücut Kitle
İndeksi (VKİ) 40 kg/m2’nin üzerindeyse ya da VKİ 35-40 kg /m2 olup da
beraberinde hipertansiyon, Tip 2 Diyabet, vs. bir hastalık bulunması, ayrıca
obezitenin en az üç yıldır varlığı, hormonal hastalıkların bulunmaması, ilaç ve
diyet tedavisine rağmen, en az bir yıldır kilo verilememesi, hastanın ilaç ve
alkol bağımlısı olmaması, hastanın uygulanacak yöntemi anlaması ve ameliyattan
sonra uyum sağlayabilecek durumda olması ve kabul edilebilir ameliyat riski
olması gerekir.”