Birden ve beklenmedik şekilde başlayan ya da daha seyrek olarak kalabalık
yerler gibi bilinen ortamlarda (agorafobik panik bozukluk) ortaya çıkan ve
giderek şiddetlenerek bireyi dehşete düşüren panik ataklar, göğüs ağrısı,
çarpıntı, terleme ve nefes darlığı gibi belirtiler yüzünden kalp krizi ile
karıştırılabiliyor. Kişiler kendilerine kötü bir şey olacak korkusuyla hastane
ve çevresinde günlerini geçirebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi
Psikiyatri Bölümü'nden Prof. Dr. Ercan Abay, panik bozukluk ve panik atak
hakkında bilgilendiriyor.
Panik atak, genellikle beklenmedik bir şekilde başlayan ve yineleyici,
insanı dehşete düşüren yoğun sıkıntı nöbetleridir. Panik atak sırasında yaşanan
nöbetler genelde 10-30 dakika arasında kendiliğinden geçebiliyor. Tek başına
atak panik atak olarak değerlendirilirken tekrarlayan panik ataklarla ve
ataklar arası dönemlerde tekrar olacağı şeklinde beklenti kaygıları ile giden
tabloya panik bozukluk tanısı konmaktadır. Hastalıkta ilk belirtiler birdenbire
başlayan göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, çarpıntı, nefes alamama, terleme,
titreme, üşüme, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, düşecek ya da
bayılacakmış gibi olma, uyuşma olarak sıralanmaktadır. Birey, o anlarda “kalp
krizi” geçirdiğini ya da felç geçirmekte olduğunu zannedip “ölüm korkusu” ya da
çıldırıp “delireceği korkusu” yaşamaktadır.
Hastalık hastası olma evresi
Bu evrelerde bireye acil servislerde fiziksel hastalık bulunmadığından
dolayı sakinleştirici yapılıp, evine gönderilmektedir. Bir süreliğine rahatlayan
kişi, bir süre sonra yeni bir atak geçirmektedir. Her atakta hastaneye giden
hasta, bir süre sonra kalbinde ya da beyninde olumsuz bir hastalık olduğuna
inanmaktadır. Ancak bireyde, doktorların yaptıkları incelemelerde bedensel bir
hastalık saptanmamaktadır.
Kalp krizi geçirme korkusu başlıyor
Ataklar devam ettikçe bireyler gergin, huzursuz ve endişeli bir biçimde
yeni bir atak geçirmeyi beklemektedir. Bu atakların çoğu zaman belirsiz zaman
ve yerlerde gelmesi korkuyu artırmaktadır. Ataklar sıklaştıkça, kalp krizi
geçirip ölme, kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları pekişmektedir. Bireyler
daha sonrasında evde kimsenin olmadığı bir zamanda kalp krizi geçirmekten ya da
kontrolünü kaybederek çıldırıp intihar etmekten şiddetle korkmakta ve bu
düşüncelerden dolayı yoğun bir üzüntü duymaktadırlar.
Hastanede ya da bahçesinde geçen günler
Kişiler bir süre sonra ataklara sebep olacağını düşündükleri yiyecek ve
içecekleri tüketmez olurlar ve ataklarını bastırmak için alkol, madde ya da
ilaç kullanmaktadırlar. Hasta bireylerden bazıları çevrelerine zarar vereceği
korkusuyla kendilerini kısıtlama yoluna gitmektedirler. Bu kişiler,
gerektiğinde acil yardımı çabuk almak için bütün günlerini hastanede ya da
bahçesinde geçirerek bu ortamlarda kendilerini güvende hissetmektedirler.
En az 4 belirti varsa panik atak hastası
olabilirsiniz
- Göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması,
- Terleme, uyuşma ya da karıncalanma,
- Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma, soluğun kesilmesi,
- Baş dönmesi, sersemlik, bayılacak gibi olma,
- Üşüme, ürperme ya da ateş basması, çıldırma korkusu,
- Bulantı, karın ağrısı, titreme ya da sarsılma, ölüm korkusu
- Kendini, çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme.
Panik bozukluğun tedavisi
Panik bozuklukta iki tür tedavi (ilaç tedavisi ve psikoterapi) birlikte
uygulanmaktadır. Bu tedavilerden ilaç tedavisi; kişide beyin sinir
hücrelerindeki bozuk olan biyokimyasal aktiviteyi düzenleyen ilaçlarla en az
bir-iki yıl sürdürülmektedir. Bunun yanında hastalara panik atak
belirtilerinden korkmamaları için düşünce değişikliğine gitmelerinin (bilişsel
yeniden yapılandırma gibi) sağlandığı ve nefes ve kas egzersizlerini de içeren
bilişsel davranışçı psikoterapiler uygulanmaktadır.