Nabız
sayısı, insan bedenindeki diğer tüm sistemler gibi olağan dışı durumlarda bazı
sinyaller veriyor. Normalden hızlı ya da yavaş olması birçok değişkene bağlı
olmakla birlikte bazı hastalıkların habercisi de olabiliyor. Bu nedenle nabız
sayısı hakkında bilgi sahibi olmak, sağlık açısından önem taşıyor. Memorial
Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gülsüm Bingöl, kalbin
kasılma gücünü yansıtan nabız sayısı hakkında bilgi verdi.
Küçük
eforlarda bile normalden fazla yoruluyorsanız…
Nabız, kalbin kasılması
sırasında aorta attığı kanın el bileği, dirsek içi, kasık, şakak, ayak bileği
gibi damarların yüzeysel seyrettiği yerlerde damar duvarına yaptığı basıncın
deri üzerinden hissedilmesidir. Nabız sayısı kalbin bir dakika içinde kaç kez
kasıldığını yani kalbin dakikadaki atım hızını gösteren sayısal bir değerdir.
Bu, kalp çalıştığı sürece devam eden bir döngüdür. Kişinin yaptığı aktiviteler,
yapılan egzersizler, duygudurum düzeni, bedenin o an bulunduğu pozisyon, sahip
olduğu kilo, düzenli kullanılan bazı ilaçlar, sağlık durumu, hava sıcaklığı ve
havadaki nem oranı gibi birçok faktör nabız sayısını etkiler. Yaş arttıkça
dakikadaki nabız sayısı düşer. Nabız hızı kadınlarda erkeklere göre dakikada
yaklaşık 7-8 atım daha fazla, uzun boylu ve zayıf kişilerde ise kısa boylu ve
şişman kişilere göre daha yavaştır. Düzenli spor ya da sürekli egzersiz
yapanlarda kalp atış hızı bir dakikada 60’ın altında olabilir. Sedanter yani
hareketsiz yaşayanlarda ise hem istirahat nabzı daha yüksektir hem de egzersiz
yaptıklarında nabız kısa sürede hızla yükselir. Bu durum efor kapasitesini
azaltan bir durumdur. Günlük hayatta pek hareket etmeyen kişilerin eforla daha
çabuk yorulmalarında bu durum etkilidir.
Dakikadaki nabız sayısının;
1 yaşına kadar olan yeni
doğan bebeklerde dakika içerisinde 100–160 arası,
1–10 yaş dönemi içerisinde
ki çocuklarda 70–120 arası,
11–17 yaş arasındaki çocuk
ve ergenlerde dakika içerisinde 60–100 arası,
17 yaş ve üstü genç ve
yetişkinlerde dakika içerisinde 60–100 arası,
Sporcularda 40–60 arası
olması normal kabul edilir.
Kalp
yetersizliğine varan sonuçları olabilir
Hem düşük hem de yüksek
kalp hızları tamamen fizyolojik yani olması gereken bir durum olabileceği gibi
önemli bir rahatsızlığın göstergesi de olabilir. Hızlı nabız yani kalbin fazla
çalışması kalbin daha fazla enerji tüketmesine yol açar. Çok yüksek kalp hızları
tansiyon düşüklüğüne ve hatta bayılmaya yol açabilir. Yine uzun dönemde kalbin
kasılma fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Sadece yüksek kalp hızına bağlı
kalp yetersizliği oluşabilir. Bu durumlar genelde tedavi edilmeyen, yüksek kalp
hızıyla seyreden ritim bozukluklarında gözlenir. Çok yavaş kalp hızları da
vücuda dakikada pompalanan kan miktarını azaltarak beyne ve diğer organlara az
oksijen gitmesine ve buna bağlı bayılma, bayılacak gibi olma, halsizlik, baş
dönmesi, çabuk yorulma gibi şikayetlere yol açabilir.
Bazı
ilaçlar da nabız hızını etkiliyor
Hareket etmek, spor yapmak,
duygusal durum, karnın aç ya da tok olması, hava sıcaklığı, günlük kafein veya
sigara tüketimi gibi pek çok faktör nabzı etkiler. Örneğin spor esnasında
vücudun daha fazla kana ihtiyacı olması sebebiyle nabız artarken, endişe
duyulduğunda sempatik sinir sisteminin aktivasyonu yani adrenalin artışı kalp
hızını artırır. Kafein ya da nikotinin direk kalbi uyarıcı etkileri
bulunmaktadır. Yüksek ateş, kansızlık, hipertiroidi yani tiroit hormon
fazlalığı gibi durumlar da nabzın artmasına yol açabilir. Kullanılan bazı
ilaçlar nabız hızını etkiler. Bazı soğuk algınlığı ilaçları, kafein içeren ağrı
kesiciler nabız sayısını artırır. Çevresel faktörler de nabız sayısı üzerine
etkilidir. Ortam ısısında yükselme ya da vücut sıcaklığındaki yükselme nabız
hızını artırır. Vücut sıcaklığındaki her 0.6 derecelik sıcaklık artışı, nabız
hızını da 7-8 atım artırır. Tüm bunlar dışında kalp yetersizliği olan
hastalarda ya da ritm bozukluğu sırasında istirahat nabzı yükselir.
Doğru
ölçüm için bu kurallara dikkat edin
Nabız atımının en kolay
hissedildiği alan radial arter (atar damar), ön kolda bileğin iç kısmında
bulunur. Hasta yatar pozisyonda ise nabız sayımı yapılacak kol gövdeye paralel
olacak biçimde vücudun yanına uzatılır. Oturur pozisyonda ise nabız ölçümü
yapılacak kol, göğüs üzerine yerleştirilir. Nabız almak için işaret, orta ve
yüzük parmak uçları radial arter üzerine konur. Nabız atışlarını hissedinceye
kadar parmak uçları arter üzerine bastırılır. Atımlar net hissedildiği anda 1
dakika içerisindeki nabız ritmi değerlendirilir. Bu yöntemle kişi kendi nabzını
ölçebilir ya da günümüzde dijital tansiyon aletleri de eğer cihazda bir problem
yoksa doğru bir şekilde nabız değerini vermektedir. Doğru yanıtı almak için
kişinin bir süre dinlenmesi o sırada kimseyle konuşmuyor olması, en az yarım
saat öncesinde çay, kahve veya sigara tüketmemiş olması, gergin ve stresli
olmaması önemlidir.
Bazı
ritim bozukluklarında nabız sayısı farklı çıkabiliyor
Nabız, kalp atımlarının
atar damarlarda hissedilmesidir. Kalbin dakikadaki her bir kasılarak kan
pompalaması bir kalp atımı demektir ve bu atım yüzeysel atar damarlarda nabız
olarak hissedilir. Herhangi bir ritim problemi yok, yüzeyel damarlar nabzı hissetmeye
uygun ve doğru bir şekilde sayılıyorsa kalbimiz dakikada nabız sayımız kadar
vücuda kan pompalıyor anlamına gelir. Ancak bazı ritim bozukluklarında kalp
atım hızı daha fazla iken nabız daha düşük sayılabilir. Bazı kasılmalar yüzeyel
damarlarda hissedilmediğinde bu durum oluşur. Bu ritim bozukluklarının başında
kalbin düzensiz ve hızlı çalıştığı kalpte oluşan her atımın yüzeyel damarlara
yansımadığı atriyal fibrilasyon gelir. Yine esktrasistol denilen hastalar
tarafından tekleme olarak hissedilen durumda da nabız sayısı ile kalp atım
sayısı farklı bulunabilir. Bu ritim bozuklukları dışında ve tabi eğer doğru
sayılıyorsa nabız sayısı ile kalp atım sayısı genellikle eşittir.
Ritim
bozukluğu düzenli takip gerektiriyor
Nabızla ilgili bir sorundan
şüpheleniliyorsa ilk yapılacak tetkik muayeneden sonra elektrokardiyografi
çekmektir. EKG olarak da bilinen bu yöntemle kalbin ritmi yani elektriksel
aktivitesi kısa sürede değerlendirilir. Bu test kalp ve kalbin ritmi ile ilgili
önemli bilgiler verir. Ancak sadece işlem sırasında oluşan ritim bozukluklarını
gösterir. Bu nedenle her zaman yeterli olmamaktadır. Ritim bozukluğundan
şüphelenilen hastalarda uzun süreli ritim holter kaydından elektrofizyolojik
çalışmaya kadar uzanan bir yelpazede tetkik gerekebilmektedir. Hangi hastada
hangi tetkikin isteneceğine; hastanın şikayetleri, risk faktörleri, kalpte
yapısal bir hastalık bulunup bulunmaması gibi birçok faktör göz önünde
bulundurularak karar verilir. Nabız sayısına etki eden ritim bozuklukları
tedavisinde hayat tarzı değişikliği, ilaç tedavi seçenekleri ya da kalp pili
takılması, ablasyon gibi girişimsel tedavi yöntemleri yer alır. Her hastada
farklı tedavi seçeneklerinden biri veya daha fazlası gerekebilir. Ritim
bozukluğu olan hastaların düzenli takibi gerekmektedir.