18
Ekim Dünya Menopoz Günü nedeniyle bir açıklama yapan Doç. Dr. Güzel, “Menopoz, adet
kanamalarının bir sene boyunca olmaması olarak tanımlanır. Bu süreçte
yumurtalıklarda yumurta rezervi bitmiş ve kadınlık hormonları; östrojen ve
progesteron üretimi gerçekleşmemektedir” dedi.
Kadınların
genellikle 48-52 yaşları arasında menopoza girdiklerini anımsatan Doç. Dr.
Güzel, adet kanamalarının 40 yaşından önce
kalıcı olarak kesilmesine “erken menopoz” adı
verildiğini belirtti.
Menopoz döneminin ilk bulgularının adet kanamalarının
düzensizleşmesi ve daha sonra da kesilmesi olan menopoz öncesi veya menopoza
geçiş (klimakterik) döneminde görüldüğünü anımsatan Doç. Dr. Güzel, menopozun
genetik ve beslenme, sigara, alkol kullanımı, vb. çevresel faktörlerden etkilendiğini
kaydetti.
MENOPOZ TİPLERİ
Doğal menopozun yanı sıra, cerrahi ve medikal menopoz
tiplerinin de bulunduğunu vurgulayan Doç. Dr. Güzel, “Cerrahi menopoz, ameliyat
ile yumurtalıkların alınmasından sonra gerçekleşmektedir. Menopoz belirtileri
daha şiddetli, kemik kaybına daha hızlıdır, cinsel ilişki sırasında ağrıya
neden olabilir. Medikal menopoz ise kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri
sonrası ortaya çıkar” diye konuştu.
Menopozal geçiş döneminde adet kanamalarında değişiklikler,
ateş basması gibi fiziksel ve psikolojik değişiklikler izlendiğini anlatan Doç. Dr. Güzel, menopoza
geçiş tamamlandıktan sonra adetlerin durduğunun ve bulguların belirginleşebileceğinin
altını çizdi.
EN ÇOK ŞİKÂYET EDİLEN VE EN SIK GÖRÜLEN BULGU: ATEŞ BASMALARI
“Bu dönemin en çok şikâyet edilen ve en sık görülen bulgusu ateş basmaları
olduğunu ifade eden Doç. Dr. Güzel, şu bilgileri verdi:
“Ateş basmaları baş, boyun ve göğüs bölgesinde hissedilir, ciltte
kırmızılık, vücut ısısında ani artış ve terlemeyle karakterizedir. Genellikle
birkaç saniyeyle birkaç dakika arasında sürer ancak nadiren bir saate kadar
uzayabilir.
Menopoza geçiş döneminde her 10 kadından birinde tespit edilen ateş basmaları,
menopoz döneminde her iki kadından birinde izlenmektedir. 5 yılın sonunda bu
oran yüzde 20’ye düşmektedir. Her ne kadar sık bir yakınma olsa da sağlık için bir tehlike
oluşturmamaktadır, aksine fizyolojik değişikliklerin güvenli bir göstergesidir.
İç ve dış
genital organlarda ve idrar yollarında meydana gelen değişikliklere bağlı
olarak vajinal kuruluk, cinsel hayatın olumsuz etkilenmesi ve tekrarlayan
enfeksiyonlar sık görülür. İdrar sorunları da sık olup tekrarlayan enfeksiyonlar,
sık idrara çıkma ve idrar kaçırma en çok karşılaşılan sorunlardır. Yaşlı kadınlardaki idrar kaçırma
çoğunlukla urge inkontinans (sıkışarak kaçırma, yetişememe) olan karma bir
problemdir ve burada östrojen tedavisiyle bir düzelme sağlanabilir.”
Menopozda cinsel yaşamın devam ettiğini hatırlatan Doç. Dr.
Güzel, “Menopoza giren kadınlarda cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesinin ana
nedeni vajinal bölgede oluşan kuruluktur ve buna bağlı meydana gelen ağrılı
cinsel ilişkidir. Menopoz döneminde cinsel hayatı devam eden kadınlarda vajinal
kuruluk diğer kadınlara göre daha az görülmektedir” ifadelerini kullandı.
MENOPOZ, CİLT SAĞLIĞI ve OSTEOPOROZ
Doç. Dr. Güzel, menopozun cilt sağlığı ve osteoporoz ile
bağlantılarını şöyle açıkladı:
“Ciltte kuruluk ve esneklik kaybı da menopozal
kadınlarda görülebilen belirtilerdendir. Menopoz döneminde sık görülen kemik sorunu olan
osteoporoz, normal mineral/matrtix oranıyla birlikte azalmış kemik kütlesidir
ve kırıklara sebep olur. Azalmış kemik kütlesi bazen osteopeni olarak
adlandırılırken osteoporoz, azalmış kemik kütlesiyle beraber kırıklar için kullanılır.
Halen Amerika'da 20 milyon insan osteoporozdan etkilenmiş
durumdadır. Çalışmalar kadınların günümüzde daha fazla kemik kaybettiklerini
göstermektedir. Buna katkıda bulunan faktörler arasında beslenmeyle alınan
kalsiyumun azalması, daha az egzersiz yapılması ve sigara içmenin getirdiği
daha erken ve daha fazla kemik kaybı sayılabilir.”
Menopoz öncesi dönemde kadınlarda, yumurtalıklardan salınan
östrojen hormonuna bağlı olarak kalp damar hastalıklarının erkeklere oranla çok
daha az görüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Güzel, menopozla birlikte azalan
hormon düzeyleri ve artan kan yağlarına bağlı olarak kadınlardaki koroner
hastalık riskinin ikiye katlandığına dikkat çekti.
Özellikle 45 yaş üzeri ve adet kanamalarında düzensizlik,
sıcak basmaları, vajinal kuruluğu olan kadınlarda menopoz tanısından
şüphelenilmesi gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, yaşın kesin ölçüt olmamakla
birlikte, bu bulguları olan daha genç kadınların erken menopoz riski ile karşı
karşıya olabileceğini bildirdi.
Doç. Dr. Güzel menopoz bulguları olan kadınların yapmaları
gerekenleri şöyle sıraladı:
“Muayenelerinin yanı sıra, smear testleri alınmalı,
ultrasound ile rahim içi kalınlık ölçülmeli, meme taraması yapılmalı, kan
yağları ölçülmeli ve hormon profili çıkarılmalıdır. Menopoz tanısı
kesinleştikten sonra hastalara mutlaka düzenli egzersiz ve diyet önerilerinde
bulunulmalıdır.”
MENOPOZ TEDAVİSİ
“Menopozdaki tüm bulguların ana etkeni östrojen hormonu
eksikliği olduğu için en sık kullanılan tedavi yöntemi hormonreplasman tedavisidir” diyen Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tedavinin öncelikle kime verilip kime verilmeyeceğine
karar vermek gerekir. Bu noktada hastanın yaklaşımı çok önemlidir. Şikâyeti
olmayan, kalp hastalığı ve osteoporoz riskleri çok düşük olan kadınlarda hormon
tedavisi kullanılmayabilir.
Birinci derece akrabasında menopoz öncesi meme kanseri öyküsü
olan kadınlarda hormon tedavisi başlanabilir ancak risklerinin ve olası yan
etkilerinin hasta ile çok iyi değerlendirilerek kullanılması uygun olacaktır.
Açıklanmamış düzensiz vajinal kanaması olanlar ve gebelikte kesinlikle
verilmez. Meme, rahim kanseri, damarda pıhtı, karaciğer hastalığı
kullanılmaması gereken durumlardır.
Bazı çalışmalarda hormon replasman tedavisinin uzun süreli kullanımda
meme kanseri riskinde artış olabileceği belirtilmiş olsa da bu henüz
kanıtlanamamıştır. Bu tedavi, tüm bu bulgular ışığında hastanın tüm şikâyetlerini
azaltan ve hayat kalitesini artıran ancak mutlaka hastanın hekimi ile
tartışarak başlaması gereken bir tedavidir.”
Menopozda olan kadınlarda hormon replasman tedavisine alternatif
olarak bitkisel tedaviler de kullanılabildiğini belirten Doç. Dr. Güzel,
sözlerini şöyle tamamladı:
“Bitkisel ilaçların çok farklı etkileri olabileceğinden bu
ilaçlar da hekime danışılarak kullanılmalıdır. Menopozda
bazı kadınlar tarafından tercih edilen vefitoestrojen denilen doğal östrojenleri içeren gıdalar arasında soya, maydanoz ve ginseng bitkileri gelmektedir. Her ne kadar bu
sebzelerin tüketimi menopozun şikayetlerini bir miktar giderse de aşırı fazla
tüketimlerinin vücut üzerindeki etkileri tam olarak
bilinmemektedir.
Yine hipnoz, akupunktur ve yoga gibi yöntemlerde
sıcak basması ve duygudurum bozuklukları gibi durumları azaltabilmektedir. Unutulmamalıdır ki menopoz dönemi bir
hastalık dönemi değil, kadın olmanın doğal sonucudur. Bu dönemi doktorunuz ile
yakın ilişkide kalarak rahat ve sağlıklı geçirebilirsiniz.”