Kumar bağımlılığında başlangıç
yaşının 15’e kadar düştüğüne dikkat çeken uzmanlar, bir dönem daha çok
erkeklerde görülen bağımlılığın artık kadınlarda da görüldüğünü söylüyor.
Uzmanlara göre mutlaka psikiyatrik bir hastalıkla seyreden kumar bağımlılığının
en büyük sebeplerinden biri depresyon.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri
Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz, kumar bağımlılığının başlangıç yaşının 20’li
yaşların altına kadar düştüğüne dikkat çekti.
Başka hastalıklar eşlik ediyor
Kumar bağımlılığında mutlaka psikiyatrik bir hastalığın eşlik
ettiğini belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, şunları söyledi: “Özellikle ergenlikte
dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğun kumar bağımlılığıyla çok yakın bir
ilişkisi vardır. Yani kumar bağımlılığında başka psikiyatrik hastalıklar da çok
sık görülmektedir. Alkol ve madde bağımlılığı çok sık gözükmektedir. Özetle
ikincil bir hastalık da çok sık gözükmektedir o yüzden kumar bağımlılığı
tedavisi, bütüncül olarak ele alınması gereken bir hastalık grubudur. Obsesif
Kompulsif dediğimiz takıntı bozukluğu çok sık gözükmektedir. O nedenle bu
bozuklukların tedavi edilmesi, bağımlılığın tedavisine katkıda bulunmaktadır.
Bu hastalıklar tedavi edilmediği sürece de tedavi eksik kalacaktır.”
Kumar bağımlılığının başlangıç yaşı, 20’li yaşların altı
Ülkemizde kumar bağımlılığının giderek artan bir hastalık
olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu rahatsızlıkta en önemli
faktörlerden bir tanesi; başlangıç yaşı genellikle 20’li yaşların altındadır.
Ergenlik dönemi, kumar bağımlılığın başlangıç ve gelişimi açısından önemli bir
dönemdir. Ergenlerin bu anlamda daha dikkatli olması, hem ailelerin hem de kendilerinin
bilgilerinin olması gerekmektedir. Başlangıç yaşı 15 ile 19 yaşına kadar
düşmektedir. Çoğu kumar bağımlılığının başlangıç yaşı bu civardadır. Genellikle
erkeklerde fazladır ama son yıllarda kadınlarda da giderek artmaktadır. Değişen
dünya düzeni ile ilgili olabilir ya da ulaşılabilirliğin kolaylığın ile ilgili
birçok neden söylenebilir” dedi.
Bağımlılık irade sorunu değil, bir hastalık
Bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğunu belirten Doç. Dr. Gül
Eryılmaz, şunları söyledi:
“Bağımlılık beyni ilgilendiren bir hastalıktır. Her ne kadar
bize gelen hastalarımız ve ailelerimiz bir irade sorunu olarak tanımlasalar da
‘Bu hastanın iradesi yok, kendine sahip olamıyor’ ya da kendilerini ‘Artık ben
iyileştim, farkındayım, kendi iradem güçlüdür’ şeklinde tanımlasalar da bu bir
irade sorunu değil, bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Hem psikolojik hem
de biyolojik nedenleri vardır. Beyindeki bazı kimyasallardan kaynaklanan
nedenlerle ya da bazı psikolojik sorunlar nedeniyle de bu hastalık oluşabilir.
Hatta bazı ilaçların yan etkisi olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Yani bir
hastalığın tedavi sürecinde de hiç olmayan bir şekilde böyle bir hastalığa
yakalanabilir. Dolayısıyla bağımlılığın nedenleri birçok nedenle
ilişkilendirilebilir. Niye özellikle altı böyle çizilmektedir? Çünkü bu
faktörler ortaya çıkarılıp tedavi edilirlerse ancak o zaman bu hastalığın
tedavisi mümkündür diyebiliriz. Tedavisi olan bir hastalık grubudur ama
nedenlerinin iyi araştırılması belki de birçok faktör bir aradaysa bütün faktörlere
yönelik de ayrı ayrı tedavileri hem kişisel terapi hem aile terapileri hem de
beyindeki o rahatsızlık anlamında yapılabilir” diye konuştu.
Artık kadınlarda da görülüyor
Kumar bağımlılığının genellikle erkeklerde görüldüğünü ancak son
dönemlerde kadınlarda da ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu
durum, kumar bağımlılığının artık genel popülasyonda oldukça fazla ilerlediğini
bize düşündürmektedir” dedi.
En önemli psikolojik neden: Depresyon
Kumar bağımlılığının pek çok nedenleri olduğunu belirten Doç.
Dr. Gül Eryılmaz, “Bir tanesi psikolojik nedenler ki en önemli psikolojik
nedenlerin başında da depresyon sayılabilir. Yani mutsuzluk, keyifsizlik, boşta
kalma, kendini ifade etme ile ilgili sıkıntılar kumar bağımlılığına itebilir.
Özellikle genetik faktörler serotonin seviyesini düzenleyememe, bazı dopamin
reseptörleri gibi kimyasal reseptörlerin bozukluğu da bu rahatsızlık için
önemli bir biyolojik sebep olarak gösterilebilir.Bir diğer sebep olarak
Parkinson gibi önemli nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı
ilaçların da kumar bağımlılığına neden olabiliyor. Bunun gibi birçok faktörün
neden olduğu söylenebilir” diye konuştu.
Kumar bağımlılığı 4 evreden oluşuyor
Kumar bağımlılığının genellikle dört evre ile seyrettiğini
belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, şunları söyledi:
“İlk evre; kazanç evresidir. Bu kazanç evresinde genellikle de
bir kazanç hikayesi vardır. Hastalar tarafından ‘Evet hocam bir kere çok iyi
kazanmıştım ve hala onu kazanabileceğimi düşünerek oynuyorum’ şeklinde
söylenir. Kazanç evresinin sonrasındaki evre ise; kaybetme evresi. Ardından da
gelişen tükenme evresi. Çünkü maddi ve manevi ciddi kayıplar olurken, ailelerin
de aynı anda maddi ve manevi tükenmeleri olmaktadır. Yalan söylemeler,
depresyon, kendine zarar verme bu evrede çok sık gözükmektedir. Tükenme
evresinden sonra da vazgeçme evresi görülür. ‘Vazgeçme’ kelime itibarıyla artık
bitirme ve tedavi olma, hastanın ‘Ben oynamayacağım’ dediği evredir; ama
düzensiz aralıklarla tekrar oyunların ve bununla beraber tekrar kayıpların
olduğu dönemdir. En çok da tedavi aşamasına bu aşamada gelinir ne yazık ki.”
Tedavide ailenin görevi önemli
Kumar bağımlılığı tedavisinde psikolojik ve biyolojik faktörler
kadar ailenin de önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Ailelerin
tutumları değişmediği sürece kumar bağımlılığının tedavisi hep bir eksik kalır.
Anne-baba ya da aileden herhangi biri gerekenleri yaptığı sürece o zaman tedavi
üçüncü ayağını tamamlamış olmaktadır. Psikolojik faktörler tek tek ele
alınmakta, ele alınmadığı zaman da hep eksik kalmaktadır. Sadece ilaç tedavisi
ile olacak bir davranışsal bağımlılık türü değildir” dedi.