Dengeli
ve sağlıklı beslenmek, sağlıklı kalmanın temel kurallarından birisi. Ramazan
sofralarında; protein, yağ ve karbonhidrat açısından dengeyi sağlamaya, ayrıca
tuz ve şeker kısıtlamasına giderek, mümkün olduğunca da doğal vitamin deposu
olan sebze ve meyvelerden tüketmeye dikkat etmek gerekmektedir. Yapılan güncel
çalışmalarda göstermiştir ki; aralıklı oruç diyetleri, bağışıklığı
desteklemekte ve bağırsak sağlığı üzerine faydalı birçok etkiye sahip
olmaktadır. Oruç tutarak dengeli beslenebilir, iftar sonrası bağışıklığınızı
desteklemek adına C ve D vitamini desteklerinizi de alarak, hem oruç tutup hem
de koronavirüsten korunmaya devam edebilirsiniz. Bu şekilde beslenip sağlıklı
tabak modelini oluşturur ve vücudun ihtiyacı olan suyu da yerine koyarsanız
bağışıklığınız güçlü kalacak ve hastalıklara karşı direnciniz artacaktır.
Sahur
öğününde hangi besinler tüketilmelidir?
Sahur öğününde; hafif
yiyecekler tercih edilmeli, kahvaltılıklar masada yerini almalıdır. Protein
kaynaklarından; süt, yoğurt, ayran, yumurta, peynir çeşitlerinden zengin bir
sofra olarak planlama yapılmalı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden, kızartmalardan
uzak durulmalıdır. Sahurda zeytin ve zeytin ezmesi gibi tuzlu besinler yerine
yağlı tohum kaynaklarından ceviz, badem, fındık tercih edilmelidir. Ekmek, en
önemli karbonhidrat kaynağıdır ve kişinin gün içinde ki sağlanacak enerjisinin
büyük kısmını karşılamaktadır. Eğer ertesi gün daha uzun süre tok kalmak ve
daha dinç bir gün geçirmek istiyorsanız ekmeğinizi beyaz undan yapılmış değil,
tam buğday unu veya çavdar unundan yapılmış olmasına dikkat etmelisiniz.
İftarda
hangi besinleri tercih etmeliyiz?
Uzun süren açlığın ardından
iftar sofrasında hızlı başlangıçlar yapmak, mide şikayetlerinin yanı sıra kan
şekeri dengesizliğine sebep olacağından bu noktaya dikkat edilmesi
gerekmektedir. İftarın ilk kısmında; başlangıç olarak iftariyeliklerden hurma
veya kayısı tercih edilerek kan şekeri dengesi sağlanmalıdır. Çorba ile devam
edilerek sonrasında en az 15 dakika ara verilmeli ve mide rahatsızlıklarının
önüne geçilmelidir. Ana yemekte, yağlı ve kızartılmış besinlerden uzak
durulmalıdır. Etin pişirme yöntemlerine dikkat edilerek proteini denatüre
etmeden vücut için gerekli miktarda alınmalı, salata çeşitlerine önem
verilmelidir. Kilo problemi yaşayan kişilerin, karbonhidrat kaynaklarından olan
pideye dikkat etmeli, bir avuç büyüklüğünden fazla olacak şekilde tüketmemelidir.
Ramazanda
neden kilo alınır?
Ramazanda kilo almanın bir
kaç sebebi vardır.
- * Bunlardan birincisi sahur yapmadan, akşamdan yemek yenip yatılması olabilmektedir. Uzun süren açlıkların metabolizma hızını düşürdüğünü ve vücut yağ yapımına neden olduğunu düşünürsek, sahura kalkmadan oruca niyetlenmek buna neden olabilmektedir.
- * Metabolizma hızını arttıran ve vücudu toksinlerden arındıran su, bedenimiz için çok önemli bir yere sahiptir. Günlük vücut su ihtiyacının, iftardan sahura kadar olan zaman zarfında karşılanamaması metabolizma hızını düşüreceğinden kilo alımına sebep olabilmektedir.
- * Ramazan tatlılarının miktarını ve sıklığını fazla kaçırmak, sebze ve meyveye beslenme tablomuzda az yer vermek kilo alımını hızlandırmaktadır.
- * Ramazanda kilo alımının önüne geçmek için; gün boyu aç kalarak metabolizma çalışma hızının azaldığı bu durumda, iftarda yemeklere hızlı geçiş yapılmamalı, sofrada daha yavaş yemek yenerek besinlerin tolerasyonunu arttırmaya yardımcı olunmalıdır.
Kimler
Oruç Tutmamalıdır?
- * Kronik hastalığı olup, sürekli ilaç kullanması gerekenler, ilaç saati ve dozlarıyla alakalı mutlaka hekimine danışmalı, gerekirse bir beslenme uzmanı takibinde oruç tutmalıdır.
- * Diyabet tanısı olan, insülin kullanan veya aktif hipoglisemik ataklar geçiren bireylerin genel sağlık durumları açısından oruç tutmaları sakıncalı olabilmektedir.
- * Emziren annelerin oruç tutması süt verimini ve kalitesini etkileyebileceğinden, hamile bayanların ise gerekli besin ihtiyacının karşılanamayabileceğinden oruç tutmaları risk oluşturabilmektedir.
- * Koronavirüs tanılı hastaların veya olduğundan şüphelenen kişilerin kesinlikle oruç tutmamaları, doktorlarının belirlediği tedavi şekline mutlaka uymaları gerekmektedir.