Vücudumuzdaki organ ile dokuları oluşturan hücreler anormal ve kontrolsüz
bir şekilde büyümeye başladıklarında, bir kitle olarak karşımıza çıkabiliyor.
İşte bu kontrolsüz büyüyen dokuya ‘tümör’ deniyor. Vücudun pek çok bölgesinde
oluşabilen tümör, kemikleri de tehdit edebiliyor! kemik tümörü denildiğinde
akla ilk olarak kanser gelse de, aslında çoğu iyi huylu tümörler oluyor.
Genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde görülen kemik tümörünün tipik
belirtisi olan ağrı ise ‘büyüme ağrıları’ olarak nitelendirilip,
atlanabiliyor. Acıbadem Kadıköy
Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selami Çakmak, özellikle
akşam ve geceleri şiddetlenen tek taraflı ağrılarda zaman kaybetmeden bir
hekime başvurulması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Gece uyandıran tek taraflı ağrıya dikkat!
Kemik tümörleri ilk aşamalarda sinsi özellik sergileyebiliyor. Örneğin tümör dışarıdan fark edilecek bir büyüklüğe ulaşıncaya dek ağrısız bir seyir
izleyebiliyor. Ağrılar ise sürekli ve hafif bir ağrı şeklinde olabiliyor.
Hareket ve aktivite artışıyla şiddetlenmiyor. İstirahat halindeyken bile var
olan ağrı, akşam ve gece kötüleşebiliyor. Doç. Dr. Selami Çakmak, özellikle
geceleri uyandıran, tek taraflı kemik ağrısının kemik tümörünün sinyali
olabileceğine dikkat çekerek, “Tümör çevresinde bulunan sinir dokusuna baskı
yaparak o sinirin sorumlu olduğu bölgelerde uyuşma, karıncalanma ve kas
güçsüzlüğü şeklinde de belirti verebiliyor. Ateş ve gece terlemesi de tümörün
belirtileri arasında yer alabilir” diyor.
Çocuk ve ergenlerde daha sık görülüyor
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı doç. dr. selami Çakmak her yaşta
görülebilse de kemik tümörlerine çocuklarda ve ergenlik çağındaki gençlerde
daha sık rastlandığını vurgulayarak, “Çocuklarda büyüme daha çok diz çevresinde
olduğu için bu tümörler özellikle diz eklemi çevresinde sık yerleşim
gösteriyor. Osteosarkom daha çok büyümenin en aktif olduğu çocukluk çağında
yaygın görülüyorken, Ewing Sarkom gibi kötü huylu tümörler 5-20 yaş arasında
daha sık tespit ediliyor. Multipl myelom ve kondrosarkom gibi diğer sık görülen
kemik tümörlerine ise daha çok 50-70 yaş aralığında rastlanıyor” diyor.
Basit bir kistten kötü huylu tümörlere…
“Her tümör dokusu kanserdir, yani yayılır ve kötü huyludur, şeklinde bir
kural yoktur” diyen Doç. Dr. Selami Çakmak, kemik tümörlerinin asıl oluşum
sebebinin henüz bilinmediğini söylüyor. Doç. Dr. Selami Çakmak genetik
yatkınlığın yanı sıra, radyoterapi tedavisi alan hastalarda görülme riskinin
daha fazla olduğunu belirterek, diğer faktörleri şöyle anlatıyor: “En sık görülen
iyi huylu kemik tümörleri kemikte oluşan basit kistin yanı sıra non-ossfiye
fibrom, osteokondrom, enkondrom ve fibröz
displazi adlı hastalıklardan kaynaklanıyor. Kötü huylu kemik tümörleri ise
doğrudan kemiğin kendisinden oluşabiliyor ya da daha yaygın olarak meme,
akciğer, böbrek ve prostat kanserleri gibi diğer organlara ait kanserlerin
kemiğe yayılması şeklinde görülebiliyor. Kemiğin kendisinden kaynaklanan kötü
huylu tümörler arasında en yaygın görülenler ise multipl myelom, osteosarkom,
Ewing sarkomu ve kondrosarkom oluyor.”
Şişlik varsa, zaman kaybetmeyin
Kemik tümörlerinde kol ve bacaklarda ağrılı veya ağrısız bir şişlik de
hissedilebiliyor. Bu durumda da zaman kaybetmeden hekime başvurmak gerekiyor.
Doç. Dr. Selami Çakmak bazen de iyi huylu olsa bile kemiği ileri derecede
zayıflatan bir tümörün kemikte kırılmalara neden olabildiğini vurgulayarak, “Bu
duruma ‘patolojik kırık’ deniliyor.” diyor.
Çevredeki dokuları tahrip edebiliyor
Kemiklerde görülen tümörlerin çoğunluğu iyi huylu tümörler oluyor.
Genellikle fark edilebilir boyuta gelinceye dek belirti vermedikleri için
sıklıkla başka sebeplerle çekilen röntgen, MR veya tomografi tetkiklerinde
tesadüfen tespit ediliyor. Vücuda yayılma riskleri daha düşük olsa da, iyi
huylu tümörler bulundukları yerdeki sağlıklı kemik ile yumuşak dokularda (kas,
damar, sinir gibi) baskı ve tahribata yol açabiliyor. Dolayısıyla çoğunlukla
tedavi gerektirmeseler de takip edilmeleri gerekebiliyor. Tanı konulma
aşamasında doğru muayene, uygun tetkikler, tümörün tipi ve adını belirlemeye
yönelik biyopsi, yani tümör dokusundan parça alınması işleminin doğru yapılması
ise büyük önem taşıyor. Doç. Dr. Selami Çakmak tedavinin başarılı olabilmesinin
ancak doğru planlama ve doğru yaklaşımla mümkün olabildiğini belirtiyor.
Ameliyat ne zaman gerekiyor?
“İyi huylu kemik ve yumuşak doku tümörlerinin her zaman cerrahi olarak
çıkarılmaları gerekmeyebiliyor. Ancak takip edilmeleri önem arz ediyor.” diyen
Doç. Dr. Selami Çakmak ameliyatın ne zaman gerekli olduğunu şöyle anlatıyor: “Tümör
bulunduğu kemikte büyümeye devam ederse, kemikte zayıflamaya neden olup
kırılmasına yol açabilecekse ve çevresindeki damar ile sinirler gibi dokularda
baskı yapıp fonksiyon bozukluğuna yol açacaksa, ameliyatla çıkarılması
gerekebiliyor.” Ameliyat gerektiren iyi huylu tümörlerin tedavisinde genellikle
sadece cerrahi yöntem yeterli olurken, kötü huylu tümörlerde ameliyatın yanı
sıra kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) yöntemine de
başvurulabiliyor.