SANKO
Üniversitesi Hastanesi Uzm. Psikoloğu
Melis Tümer Süyür “Kişiselleştirme
yapıp, karnesi zayıf gelen çocuğa, zayıf öğrenci muamelesi yapılmamalıdır. Zayıf
olan çocuğun karnesidir, kişiliği değil. Bu nedenle de kişiliğine genelleme
yapılması doğru değildir” dedi.
Süyür, yarıyıl tatilinin başlamasına
günler kala, karne heyecanı yaşayan öğrenciler ve aileleri için uyarılarda bulundu.
Kişiliğine
yönelik olumsuz davranışlarla karşılaşan çocuğun yalnızca, “başarılıysam
değerliyim ve yeterliyim, başarısız olursam kimse beni sevmeyecek” gibi
işlevsel olmayan gerçek dışı düşünceler geliştirebileceğine dikkat çeken Süyür, bu durumun çocukta,
özgüven eksikliğine ve dolayısıyla ikinci döneme de motivasyonu düşük
başlamasına neden olabileceğini söyledi.
Çocuğun,
“sadece başarılı olursam toplumdan onay ve değer görebileceğim” inancı ile
yalan söyleme ya da kaçınma davranışları gibi yollara da başvurabileceğinin
altını çizen Süyür, “Çocukların bazısı matematikte, bazısı güzel sanatlarda
veya el becerisinde daha başarılıdır. Beceri ve ilgi çocuktan çocuğa farklılık
gösterir” şeklinde konuştu.
TELEVİZYON
VE BİLGİSAYAR TEMBELLİĞE YOL AÇABİLİR
Okul
dönemince aynı saatte yatıp kalkmaya alışan, tempolu ve düzenli günlük ders
çalışmak durumundaki öğrenciler için yarıyıl tatilinin büyük önem taşıdığına vurgu
yapan Süyür, şöyle devam etti:
“Bu
öğrenciler için yarıyıl tatili özgürlük gibidir. Arada bir soluklanmak, disiplinden az da olsa
uzaklaşma fırsatı buldukları bir dönemdir. Çocuklar için gerçek anlamda dinlenmek,
rahatlamak ve motivasyonla ikinci döneme başlamalarını sağlamak ailelerin
elindedir. Vakit buldukça ders çalışarak, bolca kitap okunması sağlanmalıdır.
Unutulmaması
gereken bir nokta da her öğrencinin tatille ilgili beklentisinin farklı
olduğudur. 15 günlük tatili kimi öğrenci eksiklerini gidermek için ders çalışmayı,
kimi ise televizyon, bilgisayar, vs. başında geçirmeyi tercih ediyor. Ancak, televizyon
veya bilgisayar başında geçirilen zaman dinlenmekten çok yorgunluk oluşturur. Bu düzene alışık olmayan fizyolojik yapı
önceleri zorlanır, daha sonrasında da yavaş yavaş tembellik ortaya çıkar. Tatil
boyunca tembelliğe alışan bünye okul açıldığında eski düzenine dönebilmek için
zorlanacağından uzun süre kendini toparlayamaz. Sonucunda ikinci döneme iyi bir
başlangıç yapmak amacıyla verilen tatil tersi bir durumla sonuçlanır.”
Her
öğrencinin kendince çalışma stratejisi belirlemesinin önemine değinen Süyür, “Kısa
ve uzun vadeli hedefler, öğrencilerin çalışma isteklerini kamçılayacaktır. Hayali
ve gerçekleşmesi imkânsız hedefler bir süre sonra öğrencinin ümidinin
kırılmasına ve çalışma isteğinin azalmasına neden olabilir” ifadelerini
kullandı.
Bu dönem “Eksik
konuların tamamlanması, konuların tekrarı, bolca kitap okunması ve yeni
konulara çalışılması” olmak üzere 4 temel stratejinin izlenmesini öneren Süyür,
şöyle devam etti:
“İnsanların
öğrendiklerinin yüzde 75’ini bir haftada, yüzde 66’sını bir günde, yüzde 54’ünü
de bir saat içerisinde unutuyor. Unutmayı önlemenin yoluysa yapılanları tekrar
etmekten geçiyor. Özellikle geçmiş konularla ilgili çalışmalarda çok fazla hata
yapan öğrencilerin mutlaka genel tekrara ağırlık vermeleri gerekir.
İkinci dönemde
zamanın daha kısa olması, bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte sıcakların
başlaması öğrenciler için zorluk oluşturacaktır. Konu eksiği fazla olan öğrenciler
tatilde önceliği, eksik konularını tamamlamaya vermeli. Konu eksiği olmayan,
çalıştığı konularda az hata yapanlar yeni konulara çalışabilirler.”.
Kitap
okumaya karşı ilgisi olmayan öğrencilerin kalıcı başarılar yakalamasının çok
güç olduğunu anlatan Süyür, bu öğrenciler için tatilin bulunmaz fırsat olduğunu
dile getirdi.
ÇOCUĞUNUZU
BAŞKA ÇOCUKLARLA KIYASLAMAYIN
Süyür,
çocukların başarısında ailelerin yaklaşımının büyük rol oynadığına dikkat
çekerek, şu önerilerde bulundu:
“Çocukların
sağlıklı bireyler olarak yetişmesinde ‘koşulsuz sevgi’ ve ‘güven’ önemlidir. Düşük
not alma nedenlerini çocuklarınızla tartışarak, çözüm üretin, karar alma
süreçlerinize dahil edin, sorumluluk bilincinin gelişmesine katkı sağlayın.
Okul döneminde
kalkış, çalışma saati gibi rutinlere alışan çocuklarınızın tatili eğlendirici
ve eğitici şekilde değerlendirmelerine destek verin ve mümkün oldukça birlikte zaman
geçirerek, birbirinizi daha iyi tanımak, anlamak ve keyif almak için değerlendirin.
Yetenek,
ilgi ve beceri bakımından her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğunu
unutmayın. Bu nedenle çocuğunuzun dönem boyunca sergilediği performansı başka
çocuklarla asla kıyaslamayın.”
BAŞARISIZLIK
NEDENİYLE ÇOCUĞA İLGİSİZ KALMAK GÜVEN KAYBI NEDENİ
İkinci dönem
için motivasyonda kullanılacak en yanlış yöntemlerden birinin “Sen bu gidişle
ikinci dönemde de sınıfı geçemezsin, bu kadar çalışmayla başarılı olamazsın” gibi
ifadelerle çocuğa yaklaşılması olduğunu söyleyen Süyür, bu ifadelerin kaygıyı
artıracağı gibi, çocuğun özgüvenini azaltacağını anımsattı.
Başarısız
karne getirdiği için çocuğa sevgi göstermemek ve ilgisiz davranmak gibi yanlış tutumların
güven kaybına neden olabileceğini vurgulayan Süyür, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tatilde ilk
dönemin yorgunluğunu atmak, bedeni dinlendirmek ve zihni bir nebze olsun
rahatlatmak da çalışmak kadar önem taşıyor. Bu nedenle tatil programına;
sevilen ve zararsız televizyon programlarının izlenmesi, arkadaşlarla bir araya
gelinip ortak aktiviteler yapılması, yakınların ziyaret edilmesi, hobilere daha
çok zaman ayrılması gibi zevk alınacak birtakım aktiviteleri de eklemek
çocuklarımıza iyi gelecektir, ancak tüm bunları yaparken ölçülü davranmak
gerektiğini unutmayalım. Eğlenceli ve dolu dolu bir tatil geçirmeleri dileğiyle.”