Karında
basınç hissi, şişkinlik, ağrı… Kadınların büyük bir kısmının zaman zaman
yaşadığı ve “geçer” diye önemsemediği bu belirtiler, büyük bir tehlikenin
sinyali olabilir. Zira yumurtalık kanseri, sinsice ilerleyerek genellikle 3.
evrede bu belirtileri veriyor. Jinekolojik kanserler arasında ölüm riski en
yüksek olan yumurtalık kanserine karşı en büyük silah, düzenli jinekolojik
muayene. Her yıl yaptıracağınız düzenli muayene ile bu kanserin erken evrede
yakalanabileceğini söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum/ Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör,
özellikle genetik risk altında olan kadınların, genetik test ile risklerinin
belirlenmesinin hayat kurtarıcı bir tedbir olacağını vurguluyor.
Sağlık Bakanlığı Kanser
Dairesi verilerine göre, Türkiye’de yüz binde 6 kadında görülen yumurtalık
kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserler arasında 7. sırada yer alıyor.
Genellikle ileri safhada şikayetlerle ortaya çıkan yumurtalık kanseri sadece düzenli
jinekolojik muayenelerle tespit edilebiliyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık bin
250 kadının bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Yumurtalıklardan sonra tüm
karın bölgesine sessizce yayılabilen bu hastalığın sadece menopoz sonrası değil
tüm yaş gruplarında ortaya çıkabildiğini belirterek düzenli jinekolojik
kontrollerin önemine dikkat çekiyor.
Sadece
menopoz sonrası hastalığı değil
Kadında çoğalma organı
olarak görev yapan yumurtalıklar, her ay yumurta üretmelerinin yanı sıra
kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteronun üretiminden de sorumlular.
Genellikle menopoz sonrası görülen ama bu yaş grubuyla sınırlı olmayan
yumurtalık kanseri sinsice yayılan ölümcül bir kanser türü. Üreme çağındaki
kadınlarda, hatta genç kızlarda bile görülebilen bu hastalığın teşhisi için
yumurtalıklarda rastlanan her türlü kist ve kitlenin dikkatle değerlendirilmesi
gerekiyor.
Bu
belirtilere dikkat!
Sinsice ilerleyen
yumurtalık kanseri ancak yumurtalıklarda meydana gelebilecek olumsuz
gelişmelerin düzenli olarak takip edilmesi ile erken aşamalarda tespit
edilebiliyor. Hastalığın sık görülen belirtileri ise şunlar:
- Karında basınç hissi ve şişkinlik
- Kasıkta dolgunluk veya ağrı
- Uzun süreli hazımsızlık, gaz veya bulantı
- Bağırsak alışkanlıklarında kabızlık gibi değişiklikler
- Mesane alışkanlıklarında sık sık idrara çıkma ihtiyacı dahil değişikliler
- İştah kaybı veya hızlı bir şekilde tokluk hissi
- Vajinal kanama
- Kilo kaybı
Bu belirtilerin özellikle
birkaçının birlikte olduğu durumlarda rutin muayene periyodlarının dışında da
doktora gidilmesi öneriliyor.
Erken
evre için rutin kontroller çok önemli
Yumurtalık kanserlerini
erken tespit edebilecek bir tanı ve tarama yöntemi yok. “Hastaların genellikle
karında şişlik ve ağrı, sindirim bozuklukları, idrar sorunları ve bağırsak
alışkanlıklarında değişiklik şikayetleri oluyor ama kadın hastalıkları ve doğum
uzmanı yerine başka branş doktorlarına giderek vakit kaybediyorlar” diyen Prof.
Dr. Mete Güngör, bu nedenle tanının ya rutin jinekolojik muayenelerde erken
evrede ya da sıklıkla hastalığın tedavisinin zor olduğu ileri evrelerde
konulabildiğinin altını çiziyor.
Kimler
risk altında?
Yumurtalık kanserlerinin
yüzde 10-15 kadarı kalıtımsal bozukluklar sonucu ortaya çıkarken geriye kalan
yüzde 85-90’ının hangi nedenler ile oluştuğu tam olarak bilinmiyor. Ancak bazı
durumlarda ve bazı kadınlarda yumurtalık kanserleri daha sık ortaya çıkıyor.
Örneğin az doğum yapanlarda, erken adet görenlerde, geç menopoza girenlerde,
infertilite sorunu olan veya infertilite tedavisi görenlerde ve genital bölgeye
talk pudrası uygulayanlarda yumurtalık kanserleri daha sık görülüyor.
Doğum
kontrol hapları koruyucu rol oynuyor
Uzun süreli doğum kontrol
hapı kullananlarda, çok doğuranlarda ve tüpleri bağlanmış veya alınmış olan
kadınlarda ise hastalığa daha az rastlanıyor. Yumurtalık kanserlerinin yüzde
10-15 kadarı da aile bireylerinde kuşaktan kuşağa geçen kalıtsal genetik
hasarlar sonucunda meydana geliyor. Bu hasarlardan en çok bilinen ikisi BRCA 1
ve BRCA 2 gen mutasyonları. Bu gen mutasyonları olan kadınlarda yaşam boyu
yumurtalık kanseri görülme riski yüzde 20-40’lara kadar ulaşabiliyor. Bu
nedenle ailesinde 2 veya daha fazla akrabasında meme ve yumurtalık kanseri olan
kadınlarda BRCA1 ve BRCA2 gen hasarları araştırması gündeme geliyor. Doğum
kontrol hapları yumurtalık kanseri riskini düşürüyor. Hastalığın, bir yıla
kadar doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda yüzde 30; 5 yıldan uzun süre
kullanan kadınlarda yüzde 70 daha az görüldüğüne dair pek çok araştırma mevcut.
Aynı şekilde doğum sayısı arttıkça yumurtalık kanserinin görülme sıklığında
azalmalar olduğu da tespit edilmiş durumda.
Yumurtalıklarda
kist veya kitle tespit edilirse
Yumurtalık kanserinin erken
teşhisi çok önemli, çünkü hastalık sadece yumurtalıkta sınırlıyken tedavi edilebilme oranı yüzde 90-100 iken, ileri evrede yaşam süresi 5 yılda %40-50
ile sınırlı kalıyor. Yumurtalık kanserinde tedavinin cerrahi olduğunu söyleyen
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı/ Jinekolojik
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör, hastalığa bulunduğu evreye göre gerekli
görülürse öncesinde ya da sonrasında kemoterapi de uygulanabileceğini
belirtiyor. Hastalığa ileri evrede rastlanması durumunda jinekolojik organların
tümü, bölgesel lenf bezleri ve üzerinde tümör bulunan diğer organlar geride hiç
tümör dokusu kalmayacak şekilde çıkartılıyor ve ameliyat sonrası geride kalmış
olan mikroskobik düzeydeki tümör hücrelerini de yok etmek için hastalara kemoterapi
veriliyor. Erken evrede karşılaşılan hastaların tedavileri ise robotik veya laparoskopik olarak kapalı cerrahiyle yapılabiliyor. Tedavi gören hastaların
yarısında takip eden 5 yıl içerisinde hastalığın tekrar görülme riski olduğu
için kontrollerin de aksatılmaması gerekiyor.