Kalp damarları belli bir oranın
üzerinde tıkanmış ve ameliyat gerektiriyorsa ertelemeyin. Minimal invaziv yani
küçük kesi cerrahisi ile kalp ameliyatları sadece 4 santimlik bir kesi ile
yapılabiliyor. Hastaların tek tek değerlendirilip ameliyat için en faydalı
rotayı belirmenin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Altınbaş Üniversite
Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Barış
Çaynak, kalp ameliyatlarında minimal invaziv yöntemin kişinin üzerinden
ameliyatın tüm yükünü aldığını söylüyor. Prof. Dr. Barış Çaynak, kariyeri veya
özel planları yüzünden ameliyatını erteleyenlere de önemli bir mesajda
bulunuyor: “Minimal invaziv yöntemle yapılan ameliyattan sonra hastalar 4'üncü
günde taburcu olabiliyor ve bir hafta içerisinde günlük rutinine dönebiliyor.”
AMAÇ GÜNÜ KURTARMAK DEĞİL ÖMÜRLÜK İŞ YAPMAK
Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve
Damar Cerrahı Prof. Dr. Barış Çaynak: ”Göğüs ağrısı,
çabuk yorulma, merdiven çıkarken kola veya çeneye vuran ağrı gibi şikayetlerden
sonra doktora gidildiğinde hasta bazı tetkiklerden geçiriliyor. Öncelikle eko,
efor, kan testi gibi az travmatik testler yapılıyor. Test sonuçları damar
tıkanıklığını gösteriyorsa veya damar tıkanıklığından şüphelendiriyorsa, kişiye
anjiyo yapılması gerekiyor. Çünkü kalp anjiyosundan başka hiçbir test damarları
göstermiyor. Kalbi besleyen damarlarda belli bir seviyenin üzerinde tıkanıklık
varsa ilaçla tedavi edilemiyor. Kişinin kalbine ya stent takılması ya da
ameliyat yapılması gerekiyor. Bizim amacımız bir tedavi planlarken günü
kurtarmak değil, ömürlük iş yapmaktır. Bu nedenle ameliyat kararı kişiye özel
verilmelidir. Genellikle insanlar açık kalp ameliyatlarındaki kocaman yaradan,
göğüs kemiğinin açılmasından korkuyorlar. Fakat kalp ameliyatları artık çok
daha küçük kesilerle yapılabiliyor. Minimal invaziv yöntem ile açık kalp
ameliyatında yapılan işlemin aynısı yapılıyor. İşlem özel bir teknikle ve küçük
bir kesiyle yapıldığı için ameliyatın yükünü kişinin üzerinden alıyor.”
AMELİYAT ÖNCESİ KAPSAMLI TARAMA
Ameliyat kararı verildiğinde hastalar bunu birkaç doktor ile
teyit etmek istiyor. Hastalar bize: ‘Ameliyata gerek var mı’, ‘Eğer gerek varsa
en iyi teknik nedir?’, ‘Ameliyatın doğrusu nasıl olmalıdır?’, ‘Hangi damarla
by-pass yapmak lazım?’’ gibi sorularla geliyorlar. Biz hasta bazlı olarak
değerlendirme yaparak bir yol haritası belirliyoruz. Hastanın genel durumu
nedir, kalp kondisyonu nasıl, kalbin kasılma fonksiyonlarında bir bozukluk var
mı, kalp kapaklarında bir bozukluk var mı diye kontrol ediyoruz. Akciğer,
böbrek, iç organlar ve beyin dolaşımı ameliyat öncesinde kontrol edilerek hasta
ciddi bir kontrolden geçiriliyor. Bu tetkikler sonucunda ameliyatı hangi
teknikle yapacağımıza karar veriyoruz. Hastaların birçoğu ameliyatlarını
minimal invaziv yöntemle yani daha küçük kesiyle yapılıp-yapılamayacağını merak
ediyor. Her hasta minimal invaziv yönteme uygun olmuyor. Anjiyo ve genel sağlık
durumu mutlaka kontrol ediliyor ve ameliyatın hangi yöntemle yapılacağı
belirleniyor.
‘SONRA AMELİYAT OLURUM’ DEMEYİN!
Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve
Damar Cerrahı Prof. Dr. Barış Çaynak: “Minimal invaziv
yöntem ile göğüs kemiği açılmıyor, sol göğüs altından 4 santimlik bir kesi ile
ameliyat gerçekleştiriliyor. Sadece tek damar hastalarına değil, kalbin ön
duvarlarındaki bütün damarlara bu teknikle by-pass yapılabiliyor. Bu nedenle
mutlaka anjiyoyu görüp ona göre karar vermek lazım. Ameliyat her zaman bu işte
altın standarttır. ‘Kalbim anjiyo ile açılabildiği kadar idare etsin, sonra
ameliyat olurum’ gibi düşünceler yanlıştır. Anjiyo sonrası ameliyat kararı
alındıysa ameliyat olmak en doğru karardır. Fakat ameliyat olmadan önce klasik
kalp ameliyatları dışında ne yapılabilir diye araştırmakta fayda var.”
AMELİYATIN YÜKÜNÜ AZALTIYOR
Klasik ameliyatta göğüs kemiği kesilir, by-pass yapılacak tüm
damarlar hazırlanır, ardından kalp durdurulur ve duran kalbe by- pass
yapıldıktan sonra kalp çalıştırılıp, göğüs kapatılır. Açık kalp ameliyatlarının
kişiye uzun ve kısa dönem yükü vardır. Göğüs kemiğinin açılması sebebiyle
kişinin vücudunda kocaman bir iz kalıyor. Kişi hayatının geri kalan kısmını
vücudundaki bu izle geçirmek zorunda kalıyor. Ameliyatta göğüs kemiği açıldığı
için o kemiğin iyileşmesi zaman alıyor. Bazı kişilerde kemiğin kaynaması ile
ilgili problemler çıkabiliyor. Ameliyat yarası ne kadar büyükse o oranda
enfeksiyon oranı artabiliyor.Göğüs kemiği ne kadar açılıp o kadar büyük bir
travma olursa vücutta o kadar fazla kan kaybı oluyor. Bunun sonucunda kişiye
ameliyattan sonra kan nakli yapmak gerekiyor. Açık kalp ameliyatlarından sonra
vücudun kendini toparlaması zaman alıyor. Minimal invaziv ile kalp
ameliyatlarını çok daha küçük kesi ile yapıyoruz. Önemli olan hastanın
ameliyattan alacağı faydanın tamamını almasıdır. Açık kalp ameliyatında birebir
ne yapılıyorsa minimal invaziv teknikte de aynısı yapılıyor. Açık ameliyatla
minimal invaziv arasında hiçbir fark yoktur. Minimal invaziv yöntemin hastaya
avantajı; ameliyatın uzun dönem faydalarının tamamından yararlanmasını sağlarken,
aynı zamanda hastayı ameliyatın tüm yükünden kurtarmasıdır.
İMAN TAHTASINA DOKUNULMUYOR, BİKİNİ CERRAHİSİ YAPILIYOR
Minimal invaziv yöntemle yapılan ameliyatlarda göğüs kemiğine
hiç dokunmuyoruz. Kalp ameliyatı kararı alınan bazı hastalar bize’ iman tahtama
dokundurmam’ diyorlar. Yani göğüs kemiğimin açılmasını istemediklerini
söylüyorlar. Ben bu yönteme; iman tahtası koruyucu cerrahi diyorum. Kadın
hastalar ise genellikle denize girerken veya dekolte giyerken vücutlarında iz
görünmesini istemediklerinden minimal invaziv onlar için bir tür bikini
cerrahisi görevi görüyor.Çünkü ameliyat izi göğüs altında kalıyor ve dışardan
fark edilmiyor.
BACAK DAMARI DEĞİL GÖĞÜS DUVARI DAMARI KULLANILMALI
Kişinin göğüs kemiği kesilmediği için toparlanma süresi çok kısa
oluyor. Biz bu yöntemle ameliyatları sol göğüs altından girerek yapıyoruz.
Ameliyatta göğüs duvarından geçen atardamar kullanılıyor. Ameliyatlardaki en
önemli nokta göğüs duvarından geçen atardamar ile by- pass yapmaktır. Bacak
damarını mümkün mertebe az kullanmaya özen gösteriyoruz. Çünkü göğüs
duvarındaki damarlar çok daha dayanıklı damarladır. Birden fazla damara by-pass
yapılacaksa genelde bunu göğüs damarı ile yapıyoruz.
KALP DURMUYOR, RİSK AZALIYOR
Açık kalp ameliyatları kalbi durdurarak yapılabilir veya kalp
çalışırken sadece kalbin by- pass yapılacak yeri stabilize edilerek
yapılabilir. Biz bu ameliyatları minimal invaziv yöntemle kalbi durdurmadan
yapıyoruz. Bu nedenle kişi; kalp dolaşım aletine girmiyor ve oluşabilecek
komplikasyonlardan arınmış oluyor. Ameliyatın riskleri minimal hale geldiği
için, kişi ameliyatı açık kalp ameliyatına göre çok daha az travmatik bir
şekilde atlatıyor. Az travmatik olmasının sebebi sadece kesinin küçüklüğü veya
kozmetik açıdan değil, ameliyatın vücut üzerine getirdiği bütün yükü almasıdır.
Ameliyat minimal invaziv yöntemle yapıldığında hasta birinci günden itibaren
çok hızlı toparlanıyor. Ameliyat küçük kesi ile yapıldığında kişi; açık
ameliyat sonrası oluşan ağrı, halsizlik, yan yatamama, öksürmede güçlük, uzun
süre araba kullanamama gibi sıkıntıları yaşamıyor.
BİR HAFTA SONRA İŞE DÖNEBİLİRSİNİZ
Küçük kesi ile yapılan ameliyatın açık ameliyata göre bariz bir
psikolojik üstünlüğü var. Hastalar daha çabuk işlerine dönebiliyorlar. Açık
by-pass ameliyatı olan kişilere birinci aydan itibaren işinize dönebilirsiniz
diyoruz. Fakat çok az insan birinci ayda işe başlıyor. Çünkü kişi kendini çok
yıpranmış ve çok ağır bir ameliyattan çıkmış gibi hissediyor. Bu nedenle hasta
ameliyattan sonra kendini rutin yaşama dönmeye bir türlü hazırlayamıyor. Kişi
bu konuda çevresindekilerin tepkilerinden de çok fazla etkileniyor. Hastalar
açık ameliyattan sonrası kendini eksik hissedebiliyor. Bundan 10 yıl önce
by-pass ameliyatı olan bir hasta, sağlıklı olmasına rağmen hala hayatta birçok
şeyden kendini mahrum bırakabiliyor. Minimal invaziv (küçük kesi) cerrahisini
uygun olan hastalara bu sebeple de öneriyoruz. Çünkü birinci haftadan itibaren
işlerine dönebilecek duruma gelebiliyorlar. Hastalar genellikle işleri, önemli
toplantıları, projeleri veya ailevi durumları sebebiyle ameliyatı ertelemek
istiyorlar. Fakat minimal invaziv ile yapılan ameliyattan sonra biz hastaları
ameliyattan sonra 4'üncü günde taburcu ediyoruz ve kişi bir hafta içerisinde
günlük rutinine dönebiliyor.