Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can, ülkemizde ise 1947
yılından bu yana tüberkülozla etkin bir mücadele ve toplumu bilinçlendirme
amacıyla Ocak ayının ilk Pazar günü ile başlayan hafta kutlanan “Verem
Eğitimi ve Farkındalık Haftası” münasebetiyle mesaj yayımladı.
Tüberkülozdan
korunmanın en etkili yolun erken teşhis ve başarılı bir tedavi olduğunu
belirten Rektör Prof. Dr. Niyazi Can, “Uzamış öksürük, ateş, halsizlik, kilo
kaybı ve gece terlemesi gibi şikâyetleri olan kişilerin ya da hasta kişi ile
temas edenlerin gecikmeden sağlık kuruluşlarına başvurması ve gerekli
tedbirleri alması son derece önemlidir. Özellikle pandemi ile mücadele
ettiğimiz bugünlerde benzer hijyen tedbirleri ile kendimizi ve çevremizi
tüberküloz hastalığından koruyabiliriz.” dedi.
KSÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fulsen Bozkuş da ‘Verem Eğitimi ve
Farkındalık Haftası’ münasebetiyle bilgilendirmelerde bulundu.
“Tüberküloz
hastalığı en çok akciğerleri tutmakla birlikte tüm organ ve sistemleri
tutabilen Mycobacterium tuberculosis basili ile oluşan bulaştırıcı bir
hastalıktır. Halk arasında verem olarak adlandırılan bu hastalığın ince
hastalık, kuru hastalık, ince sızı şeklinde farklı adlandırılmaları da
günümüzde kullanılmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara yol
açan, ölümcül seyreden bu hastalıkta, neden olan basil Robert Koch tarafından
24 Mart 1882’de keşfedildikten sonra hastalığın tanı ve tedavisinin önü
açılmıştır. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü, 1996 yılından itibaren her yıl 24
Mart tarihini “Dünya Tüberküloz Günü” ilan etmiştir. Ülkemizde ise
1947 yılından bu yana, tüberkülozla etkin bir mücadele için Ocak ayının ilk Pazar
günü ile başlayan hafta, toplumu bilinçlendirme amacıyla “Verem Eğitimi ve
Farkındalık Haftası” olarak kutlanmaya başlamıştır.
Tüberküloz
hastasının solunum yoluyla havaya saçtığı basiller, sağlıklı kişiler tarafından
nefes ile alınarak akciğerlerine yerleşebilir. Bu durum, bir hastalık durumunu
göstermez. Basilin vücutta hapsedildiği sessiz bir enfeksiyonu gösterir.
Enfekte olan kişilerin %5’i 1-2 yıl içinde aktif tüberküloz hastası olur,
%5’inde ise basil vücutta sessiz olarak bekler. Vücut direncinin düştüğü
durumlarda, beklemekte olan basil çoğalarak tüberküloz hastalığına yol açar.
Tüberküloz
hastalığının en erken ve en sık belirtisi 2-3 haftadan uzun süren öksürük,
ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam
çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır. Tüberküloz
şüphesi olan hastada ilk istenecek tetkiklerden biri akciğer filmidir. Ancak
hastalığın kesin tanısı balgamda tüberküloz basilinin gösterilmesi ve kültürde
üretilmesiyle konulur.
Tanı
konulan hastalar Verem Savaş Dispanserinde tedavi ve takip edilir. Tedavide
çoklu ilaç tedavisi gerekmektedir ve tedavi süresi uzundur. Doğrudan Gözetimli
Tedavi (DGT) adı verilen tedavi yaklaşımı ile hastanın tüberküloz tedavisini
düzenli olarak alması sağlanır. Tedavisini düzenli kullanan hastaların büyük
kısmında tedavi yanıtı görülür.
Ülkemizde
uzun yıllardır başarıyla yürütülen tüberküloz kontrol çalışmaları sonucunda,
tüberküloz hasta sayısı ve tüberküloz görülme sıklığı her yıl azalmaktadır. Bu
başarıda hastaların erken tanısı ve tedavisi, hasta temaslılarının muayenesi ve
hastalanma riski taşıyanlara koruyucu tedavi verilmesini kapsayan bütüncül bir
yaklaşımla çalışan verem savaş dispanserlerinin rolü çok
önemlidir.”