Son günlerde
giderek artan grip salgını vakaları hastanelerin acillerini doldururken,
geçtiğimiz hafta iki çocuğun domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünden öldüğü
şüphesi, hastalığın ulaştığı ciddi boyutu da gözler önüne serdi. Gribe
yakalanmadan önlem almak gerektiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem
Yeşilada, “Gripten korunmak için sentetik ilaçlardan önce standardize edilmiş
bitkisel tıbbi ürünler ve pastiller kullanmalısınız” dedi.
Grip salgınına yakalanmamak
için öncelikle bağışıklık sisteminin desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Çörekotu, ıtır, nar kabuğu, zencefil,
zerdeçal, Reishi mantarı, propolis bağışıklık sisteminizin güçlenmesine
yardımcı olur. Ama bunları akılcı bir şekilde kullanmak önemli. Bitkilerle
tedavide hem miktarı hem de neyi ne ile kullanacağınıza dikkat etmeniz gerekir.
‘Daha fazla alırsam daha faydalı olur’ gibi bir düşünceye kapılmamak gerekiyor,
çok ciddi yan etkileri olabilir. Kış boyunca sabahları bir çay kaşığı çörek
otunu toz haline getirip aç karnına yutun. Bağışıklık sistemini desteklemek
için çoluk çocuk, herkes için uygun” diye konuştu.
Risk
faktörlerine dikkat
Toplu taşıma kullanan,
kapalı ortamlarda, plazalarda, alışveriş merkezlerinde çalışanların ve hastane
personelinin özellikle gribe yakalanma konusunda risk altında olduğuna dikkat
çeken Prof. Dr. Erdem Yeşilada, koruyucu önlemler alınmasının hayati önem
taşıdığını belirtti. Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Bu kişiler halsizlik,
boğazlarında yanma gibi etkiler gördüklerinde eczanelerde satılan ve virüsler
üzerinde etkili olabilen bitkisel tıbbi ürünler yani takviyeler ve pastillerden
yararlanabilirler” dedi.
Dikkat!
Şekerli pastiller mikropları çoğaltıyor
Prof. Dr. Erdem Yeşilada,
soğuk havalarda sıklıkla kullanılan boğaz pastilleri ile ilgili önemli bir
noktaya dikkat çekti. Kullanılacak boğaz pastillerinin şekersiz olması
gerektiğinin altını çizen Yeşilada, şunları söyledi: “Pastiller şekerle
yapılır. Fakat yapılan çalışmalar şekerin mikropların gelişmesi için ortam
yarattığını ortaya koyuyor. Ağız içine yerleşen mikroplar birbirleriyle
haberleşerek, mesajlaşarak çoğalırlar. “Çoğalalım” mesajını verirken ortamda
şeker olduğunda salgıladıkları glikozil transferaz enzimiyle bu şekeri biyofilm
yapıyorlar ve ağzın içerisini, dişlerin üzerini kaplayarak, buralara yapışıp
çoğalmaya başlıyorlar. Enfeksiyonun şiddetlenmesine neden oluyorlar. Burada
önemli olan tedbir, mikroorganizmaların çoğalmadan durdurulması. Bu nedenle
tercih edilen pastillerin şeker içermemesi ve mikroorganizmaların birbiriyle
iletişimini kesecek içeriğe sahip olması gerekiyor. Mikropların iletişimini
kesen bu moleküller nar kabuğu, zencefil, zerdeçalda bulunuyor. Bu üçlü
hastalıklara karşı iki yönlü koruma sağlıyor, hem virüsün yayılmasını engelliyor,
hem de vücudu zayıflatan bakterilerin gelişmesini önlüyor.”
Narın
kendisi değil, kabuğu mikropların çoğalmasını engelliyor
Narın meyve olarak
tüketildiğinde aynı faydayı sağlamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Erdem
Yeşilada, “Siyadin grubu bileşikler nar meyvesinin içerisinde düşük orandadır,
meyvenin kabuğunda bulunur. Ancak meyvenin kabuğunu doğrudan tüketmek, dozu
ayarlamak zor. Çünkü fazlası tansiyonu düşürüp, bayıltabilir. Bu yüzden hazır
kapsül formlarını almak gerekiyor. Ayrıca tekrarlanabilir tedavi cevabı için
standart ekstrakta sahip olmaları önemli” dedi.
Standardize
edilmiş bitkilerle koruma sağlayabilirsiniz
Hastalıklardan korunmak
için sentetik ilaçlardan önce, standardize edilmiş bitkisel ürünlerden
yararlanmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erdem Yeşilada, aktarlardan
alınan bitkilerle istenilen sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını belirtti:“Aktarlarda satılan ürünlerin gerçek ürün olup olmadığı bile belli değil, kaldı
ki aktarlardaki ürünlerde aflatoksin gibi zehirli mikroorganizmalar
gelişebiliyor. Böyle ürünler kullanıldığında da karaciğeriniz bile elden
gidebilir. Aktardan aldığınız bitkinin içerisinde etkili madde var mı yok mu
bilemezsiniz. Çünkü bitkiler kurutulurken farklılaşır. Dolayısıyla kullanılan
bitkisel ürünlerin standart ekstrakt olması lazım. Standart ekstrakt
olmadığında tedavi de olmaz. Standart ekstrakt şeklinde imal edilen ve sunulan
ürünler sayesinde bitkilerin tüm faydalarından yararlanabiliriz.”
Önlem
alınmazsa grip salgını büyüyebilir
Yarıyıl tatilinin çocukları
virüslerden korumak için iyi fırsat olduğunu, ancak AVM, sinema, tiyatro gibi
yerlere gidilirken dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Erdem
Yeşilada, “Grip mikrobunun en çok yayıldığı yer okullar. Oradan da
anne-babalara geçiyor. Önlem alınmazsa grip salgını büyüyebilir. gribe karşı etkili ilaç yok denecek kadar az. Herkese aynı ilaçlar yazıldığı için mikrop bu
ilaçlara karşı direnç geliştiriyor. Bu nedenle tekrar söylüyorum, koruyucu
tedbirler almak önemli. Ocak ayının sonuna geldik, ardından yine bir mevsim
geçişi bizi bekliyor. Bu dönemlerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için
tıbbi bitkisel ürünleri iki aylık kürler halinde kullanmanızı öneriyorum.
Yanınızda şekersiz ve mikroplarla iletişimi kesen pastillerden bulundurun.
Çevrenizde öksüren, hapşıran biri varsa ya da kendinizi kötü hissediyorsanız
ağzınıza bir tane atın” diye uyarıda bulundu.