SANKO
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun, “Engelli çocuklarımızın fiziksel olarak neden
aktif olmadıkları kendimize sormamız gereken en önemli soru olmalı” dedi.
Prof.
Dr. Ergun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, engelli
çocukların, sağlıklı çocuklar ile karşılaştırıldığında daha sedanter
(hareketsiz) bir yaşam tarzı sürdürdüklerinin görüldüğünü söyledi.
Engelli
çocukların hareketsiz olmalarının, obezite riski ile diğer sağlık sorunlarını
da beraberinde getirdiğini belirten Prof. Dr. Ergun, engelli çocuklarda, kardiyopulmoner
endurans (kalp ve solunum sisteminin dayanıklılığı) düşük, kas atrofisi (kaybı),
eklem kontraktürleri (kasın sürekli kasılması) riskinin fazla olduğuna dikkat
çekti.
Engelli
çocukların kendilerine özel düzenlenen programlara katılmalarının yararlı
olmasına rağmen, diğer çocuklarla katılacakları aktivitelerin sosyal engellerin
ortadan kalkması açısından önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ergun, şunları
kaydetti:
“Ayrıca
fiziksel aktiviteye katılım, sosyal entegrasyonu, kendini kabul etme, sosyal
yeteneklerin gelişmesi yanında, engelli ve engelli olmayan çocukların
kaynaşmasını sağlar. Çocukların engelli arkadaşlarını tanıması ve
farkındalıklarının artması ilerde toplumu oluşturacak bu bireyler arasındaki
engelleri de kaldıracaktır.”
ENGELLİ
ÇOCUKLARIN FİZİKSEL AKTİVİTE VE SPORA KATILIMI
Engelli
çocukların diğer çocuklarla karşılaştırıldığında fiziksel aktivitelerinin
düşük, spor ve rekreasyonel programlara (boş zaman değerlendirme etkinlikleri) katılımlarının
oldukça sınırlı olduğunun görüldüğünü anımsatan Prof. Dr. Ergun, şu bilgileri
paylaştı:
“Yapılan
istatistiklerde engelli çocukların 1/3’lük kısmından daha fazlasına oyun oynamaları
için izin verilmediği tespit edilmiştir.
Bunun
nedenleri arasında; çocuğun fonksiyonel limitasyonları, yüksek maliyet ve
pahalı ekipmanlar, motivasyonun olmaması ve güvensizlik, aile ve arkadaş
desteğini olmaması, transfer problemleri, imkanlar konusunda bilgi yokluğu, uygun
programların ve uyarıların olmayışı, zaman, aktif olmayan rol modeli, uygun
olmayan çevre sayılabilir.
Engelli
çocukların spor ve fiziksel aktivitelere katılımını kısıtlayan en önemli
faktörler arasında çevresel ve ailesel faktörler bulunmaktadır. Toplumun
engelli çocuklara bakış açısı, düşük performans beklentisi, yaralanma korkusu,
sosyal ayırımcılık gibi yaklaşıklar da katılımı etkilemektedir.”
Engelli
çocuk ve yetişkinlerde, okul temelli fiziksel aktiviteye katılımın son derece
az olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Engelli
olmayan çocuklar sokakta veya okul bahçesinde spor ve fiziksel aktivite yapma
imkanına sahipken, engelli çocukların aynı fırsatlara sahip olmaması onları aktivite
yapamayan bireyler haline dönüştürmektedir. Engelli çocuklara ‘yapamazsın’ mesajından
ziyade, ‘yapabilirsin’ mesajını vermek, onları cesaretlendirmek ve
motivasyonunu artırmak açısından çok önemlidir.
Geleceğimizin
teminatı olan çocuklarımıza büyük değer veren Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı,
onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır’ sözleri, hepimiz
için bir ders niteliğindedir.”
ÇOCUKLAR
İÇİN FİZİKSEL AKTİVİTENİN ÖNEMİ
Prof.
Dr. Ergun, çocuklar için fiziksel aktivitenin önemini şöyle sıraladı:
“-
Bu aktiviteler ile grup içi başarı ve mücadele azmi artar,
- Çocuklar arası destek, paylaşım ve iletişim
artar,
-
Birbirlerinin ilgi ve ihtiyaçlarını öğrenirler,
-
Kimlik duyguları gelişir,
-
Özgüvenleri artar.”
YAPILMASI
GEREKENLER
Prof.
Dr. Ergun, engelli çocukları fiziksel olarak daha aktif hale getirmek ve spor yapmalarını
sağlamak için yapılması gerekenleri ise şu başlıklar altında topladı:
“-
Okul çevrelerini, parkları ve spor salonlarını engelli çocuklarımızın da
yararlanabileceği şekilde düzenlemeliyiz.
-
Doğru yönlendirme ve uygun spor branşı için eğitimli uzman kişilerin görev
almasını sağlamalıyız.
-
Uyarlanmış fiziksel eğitim programlarının okulda uygulanmasına olanak vermeliyiz.
-
Ulaşılabilirlik sağlanması konuşunda gerekli çaba ve iş birliğini
gerçekleştirmeliyiz.
-
Bu konuda aralıklı olarak, aile ve toplum eğitimleri düzenlemeliyiz.
-
Yazılı ve görsel basın yanında günümüzün tüm iletişim imkanlarını,
bilgilendirme ve eğitim aracı olarak yaygın şekilde kullanmalıyız.
-
Ayrıca, ülkemizde, bölgemizde ve şehirlerimizde tüm kamu kurum ve kuruluşlarını,
yerel yönetimleri, üniversiteleri, spor federasyonlarını, sivil toplum
örgütlerini ortak bir politika doğrultusunda oluşturulacak multidisipliner bir
ekip çalışması içinde belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için birlikte ve
güçlü bir şekilde hareket etmelerine öncülük etmeliyiz.”