Hayatın her alanında karşılaşılan
öfke kontrolsüzlüğü sorunu, toplumsal yaşamı etkiliyor. Gelişmiş ülkelerde suç
işleyenlere empati eğitimi verildiğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat
Tarhan, öfke kontrolü için empati eğitimi verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Öfke kontrolsüzlüğünün altında başka sorunların da olabileceğini belirten Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, uzmana danışılması gerektiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi
Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, geçtiğimiz hafta Türkiye
gündemine oturan olayla gündeme gelen ve benzerlerine ülkemizde sık rastlanan
trafikte öfke kontrolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yüksek
egoda öfke kontrol sorunu yaşanıyor
Trafikte öfke kontrolüne
ilişkin her gün pek çok örnekle karşılaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat
Tarhan, egosu yüksek kişilerde öfke kontrol sorununun daha çok ortaya çıktığını
söyledi. Egosu yüksek olan kişilerin engellenme eşiği düşük kişiler olduğunu
belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Egosu yüksek olan kişide hak duygusu kendine
yöneliktir ve kendi hakkının engellediğini düşünürler. Böyle durumlarda empati
yapamazlar. Egosu yüksek kişiler, empati yapamadığı için genellikle narsistik
kişiliklerdir” dedi.
Öfkeli
davranış, toplumda kabul görüyorsa dikkat!
Öfke kontrolü
sağlanamamasında psikolojik ve kültürel faktörlerin etkili olduğunu belirten
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Egosu yüksek kişiler kendilerine fazlasıyla
güvenirler, ‘Bana kimse bir şey yapamaz’ tarzında bir duyguya sahiptirler.
Öfkelerini ifade etmekten rahatsızlık duymazlar. Psikolojik faktörler burada
önemli.Kişinin yapısı, kişisel özellikleri ve kendisini, bu konuda eğitmemiş
olması en önemli etkenlerdendir. Kültürel faktörler de önemlidir. Öfke ve öfke
kontrol sorunu, onaylayan kültürlerde daha çok yaygınlaşıyor. Öfke kontrol
sorunu yaşayan kişi, toplum tarafından onaylanıyorsa, kişinin yaptığı davranış
‘Aferin aslansın, iyi yapmışsın’ gibi onay veren tarzda bir kabul görüyorsa bu
davranış devam eder” diye konuştu.
“Öfke
bir iletişim şekli olarak görülmemeli”
Öfkeli davranışın toplum
tarafından onaylanmasının çocukluk döneminde başladığına dikkat çeken Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “Bu durum özellikle çocukluk döneminde başlıyor. Çocukluk
döneminde kişinin öfkeli davranışları onaylanıyor ise birey öfkeyi bir iletişim
şekli olarak kabul ediyor. Öfkeyi bir otorite aracı olarak ve bir güç ifadesi
olarak kullanmaya başlıyor. Öfke ve şiddeti ikna yöntemi olarak kullanan kültürlerde
bu olur. İlkel ve vahşi kültürler hiddeti besler. Oysa gelişmiş kültürlerde
öfke ifadesi yerine ikna etme yöntemi kullanılmaya ve öfkenin yatıştırılmasına
çalışılır. Geçenlerde yine trafikte böyle bir olaya rastladık. İki araba
çarpıştı. Araç sürücülerinden biri aracından öfkeyle çıktı, diğer sürücünün
üzerine gidecekti ki diğer otomobilin sürücüsü hemen elini uzattı ve ‘Geçmiş
olsun kardeşim’ dedi. Bir anda karşı tarafın öfkesi geçti” diye konuştu.
“Öfke,
hak arama yöntemi olarak kullanılmamalı”
Trafikteki öfke sorununda
engellenme eşiği olmasının önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan,
toplumumuzda kültürel olarak zaman zaman öfkenin sorun çözme ve hak arama
yöntemi olarak kullanıldığını belirterek şunları söyledi:
“Bizim kültürümüzde maalesef
sorun çözme yöntemi olarak, öfkeyi hak arama yöntemi olarak kullanmayı
onaylayan özelliklerimiz var. Öfke ve şiddeti, hak arama ve sorun çözme yöntemi
olarak kullanan ve bu anlayışı onaylayan kişiler daha kolay öfkeleniyor. Burada
toplumun rol model olarak kabul ettiği kişiler, yöneticilerin olumsuz örnek
teşkil etmemesi gerekiyor. Mesela anne ve babada öfke modeli varsa çocukta öfke
ortaya çıkıyor. Öfke modeli olan büyükler varsa o kişilerin çocuklarında öfke
vardır.”
Şiddetin
üç türü var
Şiddet üzerine yapılan
çalışmalarda üç örnek inceleniyor. Birincisi canlı şiddet. İkincisi
televizyonlarda gösterilen, çizgi filmlerdeki çocuklara öğretilen ya da
dizilerdeki şiddet. Üçüncü şiddet türü ise akran şiddeti. Bunlar incelendiği
zaman kişide en etkili olan şiddetin canlı şiddet olduğu anlaşılıyor. Eğer
ailede birinci derecede yakınların arasında yani çocuğun yetiştiği ortamda
şiddet varsa, çocuk şiddeti hak arama yöntemi, sorun çözme ve hâkimiyet kurma
yöntemi olarak kullanıyor” dedi.
Şiddeti
onaylayan kültürler, şiddeti artırıyor
Şiddet olayından sonra
kişinin pişmanlık duyup duymamasının önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “Pişmanlık duyuyorsa ve bu davranışı bir anlık öfkeyle yaptıysa
kişinin öfke konusunda eğitim alma ve bu eğitimden kazanımlar elde etme
ihtimali daha yüksek. Bu tarzdaki şiddet olaylarında muhakkak sosyal çalışma da
yapmak gerekiyor. Şiddeti onaylayan ve öfkeyi onaylayan kültürler şiddeti
arttırıyor” dedi.
Öfkenin
altında başka bir neden yatabilir
Öfke kontrolü konusunda
sorun yaşayan kişilerin mutlaka uzmana başvurması gerektiğini belirten Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, altında başka psikiyatrik sorunların yatabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Tarhan, “Öfke bozukluğu yaşayan bir öğretmen hanımın sorununun arkasında
örtülü depresyon vardı. Yapılan kontrollerde serotonin azaldığı ve buna bağlı
öfke kontrolü sorunu yaşadığını tespit ettik. İlaçları verdik, üç hafta sonra
geldiğinde, ‘Öfkem öyle bir geçti ki; öğrenciler sıraların üzerinde dolaşıyor
yine de kızamıyorum’ demişti. Bazen öfkenin hastalık boyutu da oluyor; bu
durumda uzmanlara yönlendirmek gerekebiliyor” dedi.
Empati
eğitimi şart!
Öfke kontrolünün
sağlanmasında yasaların tek başına yeterli olmadığını, saygı, edep ve empati
gibi kavramların ve toplumsal değerlerin daha ilkokuldan başlayarak öğretilmesi
gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Kendi kültürümüzü öğreten
bir ders olmalı ve bu seçmeli değil, temel ders olmalı. Değer içerikli eğitim
verilmesi gerekiyor. Öfke kontrolü de bunlardan birisi olmalı. Etik değerleri,
anne, baba ve okul birlikte öğretecek. İyi bir mühendis yetiştirmeden önce iyi
bir insan yetiştirmemiz lazım. İyi olan bir insan empati duygusu olan bir
insandır. Öfke, empati eksikliğinden kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkelerde suç
işleyenlere empati eğitimi veriliyor. ‘Bu yaptığın şeyi bir annene ya da ablana
birisi yapsa ne hissederdin?’ diye soruluyor ve empati öğretiliyor. Topluma
empati eğitimi gerekiyor. Bütün kötülüklerin kapısını empati yoksunluğu açıyor.
Etik değerlerin eğitimi küçük yaşta başlarsa öfke kontrolsüzlüğünün de
azalacağını düşünüyorum.”