Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörü Prof. Dr. Niyazi Can, İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi’nin 1948’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda kabul
edildiği gün olan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle mesaj
yayımladı.
“Bizim inancımızda insan ‘eşref-i
mahlûkat’ yani yaratılmışların en şereflisidir.” diyen Rektör Can, “Yaratılanı
Yaratan’dan ötürü hoş gören, bütün dünyaya merhamet nazarıyla bakmayı öğütleyen
bir inancın, hangi din, hangi ırk, hangi renge sahip olursa olsun zulme uğrayan
her insana sığınak olan bir milletin fertleri olarak 72 yıl önce İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi’nin BM tarafından kabul edilişini anlamlı ve değerli
buluyoruz.”
İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi’nin insanların dil, din, ırk, renk ve cinsiyet
ayrımı gözetilmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı başta eğitim hakkı
olmak üzere eşit, hür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmalarını garanti altına
aldığını hatırlatan Rektör Can, buna rağmen dünyanın her köşesinde akan kanın
durdurulması, zulme uğrayan her topluluğu huzura kavuşturmak için öznesi insan
olan ve insana hizmeti kutsal sayan anlayışın bütün dünyada hâkim kılınması
gerektiğinin altını çizdi.
“Biz kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi olarak bütün öğrencilerimizi insan haklarına saygılı, hoşgörülü ve
duyarlı bireyler olarak yetiştiriyoruz. Geleceği inşa edecek gençlerimizin
attıkları her adımda insanı önceleyen bir anlayışa sahip olmalarını önemsiyoruz.” diyen Rektör Can, “Güçlü ve müreffeh bir Türkiye’nin
bütün insanlığın insanca yaşamayı sürdürebilmesinin güvencesi olarak görüyoruz.
Üniversite olarak en temel hedefimiz daha güçlü bir Türkiye için yeni
teknolojiler geliştirmek, bu amaca hizmet eden bilimsel çalışmalara imza atmak
ve bu anlayışa sahip nesiller yetiştirmektir.” ifadelerini kullandı.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
münasebetiyle KSÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü
Hukuk Bilimleri Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Bayram Doğan da bir
bilgilendirme yazısı kaleme aldı.
“BM
tarafından 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği gün,
her yıl 10 Aralık’ta İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye’nin
BM’nin kurucu üyelerinden biri olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilk
onaylayan ülkeler arasında yer alması, insan haklarının korunması ve
geliştirilmesi için önemli adımlar atması, bu konudaki hassasiyetini
göstermektedir.
Dünyanın
en fazla dile tercüme edilen Bildirgesi olarak bilinen ve 30 maddeden oluşan ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’birçok ülke anayasasına da ilham kaynağı olmuştur. Birleşmiş Milletlerce kabul edilen, insan hak
ve hürriyetlerinin korunması ve geliştirilmesi için çeşitli ortak değerler ve
hedefler belirleyen bu bildirge ile barışın, kardeşliğin, adaletin ve
hoşgörünün egemen olduğu bir dünyaya ulaşılabilmesi evrensel bir amaçtır.
‘Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün
topluma yönelmiş bir tehdittir.’ilkesini ortaya koyan Montesquieu, insan hak ve hürriyetlerinin çiğnenmesinin
toplumsal bir infialle sonuçlanacağını öngörmektedir. Oysa günümüzde devam eden
savaşlar, terörizm, mazlum/az gelişmiş ülkelerde insan haklarından mahrum
bırakılmış toplumlar, engellilerin sorunları, kadın cinayetleri, çocuk sömürüleri,
küresel çağda kayıt dışı çalıştırılan milyonlarca insan, göçmenler gibi
başlıklar altında kümelenen sorunlar, sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın
ilgi ve yardımına gereksinim duymaktadır. Kuşkusuz Dünya devletleri tarafından
ortak değerler olarak kabul edilen insan hakları, sadece belli bir
medeniyetin/milletin değil, tek tek her insanın eşit, hür ve onurlu yaşama
hakkına sahip olduğunu garanti altına almıştır.
İnsanlık
için yol gösterici belge olmaya devam eden Bildirge, bütün insanların eşit ve hür
doğduğunu, başta yaşama ve güvenlik hakkı olmak üzere herkesin sığınma,
yerleşme, evlenme, çalışma, ücret alma, seyahat etme, uyruğa sahip olma, özel
mülkiyet, özel hayat, eğitim-öğretim, fikir, vicdan ve din hürriyeti
bulunduğunu ve kanunlar önünde herkesin eşit olduğunu beyan etmektedir.
Umudumuz
odur ki; tüm insanlığın daha fazla konuda uzlaşı içinde olması, yeryüzünde hiçbir
insan hak ve hürriyetinin özel veya tüzel kişiler tarafından ihlal edilmediği,
hiçbir insanın şeref ve haysiyetinin çiğnenmediği, onur kırıcı muamelelere
maruz bırakılmadığı eşitlik ve adalet ilkelerinin hayatın içinde daha fazla
görünür ve hissedilir olmasıdır.
Bu
bağlamda; dünyayı daha yaşanılabilir bir hale getirmek için gayret eden,
kendine ve başkalarına saygısı gelişmiş, yaşamın değerinin farkında olan,
bilinç, duyarlılık ve sorumluluk sahibi herkesin ‘Dünya İnsan Hakları Gününü’ tebrik ediyor; tüm insanlık için
mutlu, huzurlu, güvenli ve insanî kaygılardan uzak adil ve yaşanabilir bir
dünya temenni ediyorum.”