· Kış
aylarının gelmesiyle birlikte hava kirliliği alarm vermeye başladı. Hava
kirliliğine uzun süre maruz kalan insanlarda kronik hastalıkların ortaya
çıkması sebebiyle COVID-19 gibi virüslerin etkileri daha ölümcül olabiliyor
· Buna
göre, akciğerlerden solunarak kana karışan ve kanserojen olan ince partikül
maddeler (PM2.5) için Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerleri ile
uyumlu sınır değerler kabul edilmeli. Ayrıca, sanayi tesislerine izin
verilmeden önce sağlık etki değerlendirmesi (SED) yapılmalı
Kışın
gelmesiyle hava kirliliği ve buna bağlı olarak da diyabet, akciğer
hastalıkları, astım, kalp hastalıkları ve kanser gibi kronik sağlık sorunları
artıyor. Kirli hava solumak hem kronik hastalıklara neden oluyor hem de var
olan kronik hastalıkları alevlendirerek COVID-19 etkilerinin daha ölümcül
seyretmesine neden olabiliyor.
Sağlık
ve çevre alanında faaliyet gösteren 16 kurumun oluşturduğu Temiz Hava Hakkı
Platformu, Türkiye’de özellikle kış aylarında artan hava kirliliğine dikkat
çekerek, hava kalitesinin iyileştirilmesinin insan sağlığı üzerinde olumlu
etkileri olacağını söylüyor.
KİRLİ HAVA
SOLUYANLAR COVID-19 KARŞISINDA DAHA KIRILGAN
Temiz
Hava Hakkı Platformu Türk Tabipleri Birliği Temsilcisi Prof. Dr. Nilay Etiler “Hava kirliliği, kronik solunum yolu
hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, felç ve
özellikle akciğer kanseri gibi COVID-19'un şiddetini ve ölüm riskini artıran
önemli bir risk faktörü. Havası kirli olan bir yerde yaşamak COVID-19 virüsünün
yol açtığı hastalıklar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Bu
nedenle pandemi ile mücadele edebilmek için hava kirliliğinin azaltılmasını
sağlayacak önlemlerin de alınması gerek” diyor.
Mart ve
Haziran ayları arasında Türkiye’de uygulanan karantina ile trafikte yaşanan
azalma sonucu büyük şehirlerde hava kalitesinin kısmen iyileştiğini, ancak
yapısal önlemler alınmadığı için kirliliğin tekrar eski haline döndüğünü
belirten Temiz Hava Hakkı Platformu Türk Tabipleri Birliği Temsilcisi Doç. Dr. Gamze Varol, Türkiye’deki tabloyu şu şekilde özetliyor: “Geçmişte
hava kirliliğine maruz kalmış olmak, insanları COVID-19'a karşı daha savunmasız
hale getiriyor ve ölüm oranlarını yükseltiyor. Platformun verilerine göre 2019
yılında Türkiye’de yeterli hava kalitesi verisi (PM10) elde
edilebilen 51 ilin yüzde 98’inde, Dünya Sağlık Örgütü ’nün (DSÖ) sınır
değerlerinin üzerinde kirli hava solundu. Son dört yıl boyunca düzenli olarak
yüksek derecede kirli hava soluyan Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Kahramanmaraş
ve Afyon’da hava kirliliği sorunu çözülemeyen kronik bir sorun haline
gelmiştir.
Türkiye’de
hava kirliliği DSÖ kılavuz değerine indirilseydi, 2019 yılında tüm ölümlerin
yüzde 7,9’u (31 bin 476 ölüm) ve 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13’ü (45
bin 398 ölüm) önlenebilirdi. Türkiye’de 2017 yılından beri her yıl hava
kirliliği trafik kazalarının altı katından fazla ölüme sebep oluyor. Kara Rapor
2020’nin il bazındaki rakamları da bunu ortaya koyuyor: İstanbul, kirli havaya
maruz kalan kişi sayısının çok olmasından dolayı, 2017’den beri hava
kirliliğine bağlı ölüm sayısının (3 bin 761) en yüksek olduğu il. İstanbul’u
İzmir (2 bin 75) ve Manisa (bin 680) takip ediyor.”
“AFŞİN
YENİ SANTRALLERİ KALDIRAMAZ”
Zonguldak,
Kütahya, Afşin, Çanakkale, Manisa, Sivas ve İzmir gibi, hava kirliliğine sebep
olan kömürlü termik santral ve madenlerin yoğun olduğu yerlerde yaşayanların
kronik solunum hastalıklarına daha fazla yakalandığı görülüyor. Ayrıca
Kahramanmaraş ve Iğdır, ölüm sebepleri arasında hava kirliliğinin en yüksek
olduğu iller arasındadır.
Elbistan
Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Temsilcisi İbrahim Yalçın şöyle diyor: “Son
dört yıldır hava kirliliği riskli derecede yüksek olan Kahramanmaraş’ın Elbistan
ilçesinde, iyileştirme yapıldığı söylenerek Afşin-Elbistan A Kömürlü Termik
Santrali’nin tekrar çalışmasına izin verildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
çevre mevzuatına uyabilmesi için yatırımları yapmamış olan santrallerin
çalışmasına izin vermemeli. Daha da önemlisi, Afşin’de çalışmakta olan iki
kömürlü termik santraline ek olarak altı yeni santralin daha inşa edilmesi
planlanıyor. Yapılan bilimsel çalışmalara göre, mevcut santrallerle
birlikte yapılması planlanan santraller önümüzdeki 30 yıl boyunca toplamda 32
bin erken ölüme neden olacak.”
10 MADDEDE
HAVA KİRLİLİĞİNE ÇÖZÜM
Temiz
Hava Hakkı Platformu, Türkiye’deki tüm kurum ve kuruluşlara hava kirliliğini
azaltacak yapısal önlemler alınması için iş birliği çağrısında bulundu.
Platform, 2021 yılında temiz hava solumak için 10 maddelik yol haritasını
açıkladı.
· Ölçüm:Hava kalitesi ölçüm istasyonlarının veri kalitesi
artırılmalı ve hava kalitesi konusunda şeffaf ve güvenilir veri paylaşımı
yapılmalı.
· Sınır
değer:Kanserojen ince partikül madde (PM2.5)
ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuz değerleri ile uyumlu olan ulusal
sınır değerleri içeren mevzuat düzenlemeleri yapılmalı.
· Eylem
planı:Tüm iller için hava kirliliği kaynaklarını
ve azaltılması için bağlayıcı tedbirleri açıklayan Temiz Hava Eylem Planları
hazırlanarak acilen uygulanmalı.
· Şeffaf
veri:Hava kirliliğinin sağlık etkilerini ve
Türkiye’de her ildeki tahmini erken ölüm sayısını ortaya koyabilecek tüm veri
kaynakları kamuoyuna açıklanmalı.
· Sağlık
etkisi:Yapılması planlanan sanayi tesislerinin
izin süreçlerinde sağlık etki değerlendirmesi (SED) yapılmalı.
· İzin
süreçleri:Çevre yatırımlarını tamamlamamış kömürlü
termik santrallerin çalışmasına izin verilmemeli.
· Teşvikler:Kömüre dayalı enerji üretimine verilen teşvikler sona
erdirilerek, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik
üretimi için verilen teşvikler artırılmalı.
· Ulaşım:Kentlerde toplu taşıma ve bisikletli ulaşımı teşvik
edilmeli, yeşil alanlar artırılmalı. Araçlardan kaynaklanan kirletici
emisyonları azaltacak yasal değişiklikler yapılmalı.
· Isınma:Evsel ısınma için kömür ve doğal gaz gibi fosil
yakıtlar yerine alternatif kaynaklar yaygınlaştırılmalı.
· Sağlıklı
toparlanma:Salgın sonrası süreçte halk sağlığını
merkeze koyan, adil bir geçiş sunan istihdam planları, krizlere dirençli
ekonomik toparlanma paketleri oluşturulmalı.