Abdulkadir Konukoğlu,
Başkan Ömer Karadeniz Başkanlığında çevrimiçi gerçekleştirilen İstanbul Sanayi
Odası Aile Şirketleri ve Kurumsallaşma Meclis Çalışma Grubu mayıs ayı olağan toplantısına
katılarak tecrübe paylaşımında bulundu.
Karadeniz, Abdulkadir
Konukoğlu’nun Anadolu sanayileşmesinin önderlerinden olduğunu anımsatarak, “Sayın
Abdulkadir Konukoğlu, ülkemizin sanayideki en büyük lokomotiflerinden birisi.
Kendilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İstanbul Sanayi Odası adına
teşekkür ediyorum” diyerek sözü Konukoğlu’na verdi.
Çocukların küçük
yaştan itibaren belirli dönemlerde işletmeye götürülüp iş süreçlerini
gözlemlemelerinin gelecekte büyük yarar sağlayacağını kaydeden Konukoğlu, “İş
sahibi aileler çocuklarını işletmelere götürmüyorlar. İşyerinde çalışma
ortamını yaşamaları sağlanmalı. Ayrıca çocukları küçükken maaşa bağlayacaksınız
ve bu bütçenin dışına çıkmamaları kural haline getirilmeli. Eğer çocuğunuza, ‘ne
lazımsa al, kullan’ derseniz o çocuk muvaffak olamaz” diye konuştu.
Gençlere fırsat tanınırken
kurallar konulması gerektiğinin altını çizen Konukoğlu, “Hepimiz çocuklarımızı
çok seviyoruz ama sınırları iyi belirlememiz gerekiyor. Bizde şu anda dördüncü
ve beşinci kuşak birlikte işin içerisinde ama her gelen iki yıl başka yerde
çalışıp emir almayı öğrenerek ve hazmederek gelecek. Benim ve kardeşlerimin
çocukları da ikişer yıl dışarıda farklı şirketlerde çalıştıktan sonra SANKO
bünyesine katıldılar. Dışarıda çalışıp gelenler empati kurmayı öğrenir” ifadelerini
kullandı.
BAŞARIYA GİDEN YOL
EMEK VE MÜCADELEDEN GEÇİYOR
İşe başlangıç
sürecini anlatan Konukoğlu, başarı yolcuğunu şöyle özetledi:
“Babam Sani Bey, beni
fabrikada ustaya teslim ederken ustama ‘bu senin çırağın, eğer benim oğlum diye
ayrıcalık tanırsan sana hakkımı helal etmem’ dedi. ‘Diğer çalışanlara
davrandığından daha sert davranacaksın’ diye ekledi. Sonra bana döndü ‘bundan
sonra iş yaşamında baba yok. Baba evde, işe geldiğinde patron var’ diye
tembihledi.
Askere gidene kadar
babama fabrikada ‘baba’ demedim. Patron diyordum. Yönetim binasına gitmem de
yasaktı. İşyerinde altı ay yerleri süpürdüm, tezgahları sildim. 15 yıl
elektrikçilik, su tesisatçılığı, tornacılık, makine işi yaptım, ardından
fabrika müdürlüğüne yükseldim. Bu yıllar kolay geçmiyor. Bir işe başladığınız
zaman hemen müdür olmak gibi bir kolaylık yok, emek vermek mücadele etmek
gerekiyor.
Yavaş yavaş yönetimde
görev aldım. Biz böyle büyüdük. Her kademede çalışarak geldik. Ustalarımız
hiçbir zaman bize patron çocuğu gibi davranmadı. Fabrikada normal çalışandık. Ustalarımın
tavizsiz ve kuralcılığı sayesinde bugünlere ulaştım. Çok şükür emek verip
mücadele ederek bu noktalara geldik.”
HAYATTA ASLA
PANİKLEMEYİN, PANİKLERSENİZ İLERLEYEMEZSİNİZ
“Hayatta asla
paniklemeyin paniklerseniz ilerleyemezsiniz” diyen Konukoğlu, gençlere önerilerde
bulundu:
“Merdivenleri üçer
üçer çıkmayı hayal etmeyin, basamak basamak tüm aşamaları deneyimleyerek
yükselmeyi hedefleyin. İşi bilmek önemli değil, iyi yönetmek önemlidir. İyi
yönetici sakin olacak, düşünecek, ileriyi görebilecek. Bilgi önemli ama
yöneticilik daha önemli.
Hayal kırıklığına asla
uğramayın, sakin olun, kararları sakin verin ve verdiğiniz kararlarınızın
arkadasın durun. İşe öğrenmek için çıraklıktan başlamak gerekiyor. Bir işin
çıraklığını yapmazsanız ustalığa yükselemezsiniz. Elinizi taşın altına
koymazsanız kese altını bulamazsınız. Üniversiteler sizin ufkunuzu açıyor bunu
doldurmak size ait.”
ÖNCE AİLE İÇERİSİNDE
KURUMSALLAŞACAKSINIZ
Aile içerisinde
kurumsallaşmanın öne alınıp sonra da şirketlerin kurumsallaşmaya önem vermesi
gerektiğine vurgu yapan Konukoğlu, şöyle devam etti:
“Kurumsallaşmada aile
içerisinde kaideleri koymak çok önemli. Aile anayasası mutlaka olmalı. Üç- dört
yılda bir güncellenebilir. Önce aile içerisinde kurumsallaşacaksınız. Aileden
veya dışarıdan olsun mümkünse aynı oda içerisinde iki kardeşi veya kardeş
çocuklarını çalıştırmayın. Böyle bir durumla karşılaştığınız zaman farklı
birimlerde görevlendirme yapılmalıdır.
Eşinizi ve
çocuklarınızı maaşa bağlayın. Belirli aylık alsınlar düzenli olarak maaşlarını
verin. Eşinizin bütçesi olmazsa kardeşlerden biri takı veya farklı hediye
alınca diğeri de istiyor. Böyle olunca sermaye birikimi olmaz. Fakat herkesin
maaşı olursa harcamalar sorun olmaz. Kendi bütçenizi bile muhakkak yapın.
Şirketin bir tüzel kişiliğinin olduğunu aile bireylerine vurgulamalıyız.
Herkesin bir maaşı
olsun. Böyle olmazsa kardeşler ve kardeşlerin eşleri arasında kavga çıkıyor. Maaş
uygulaması bir anlamda tasarrufa giden yolu da açmaktır.”
Kurumsallaşmanın adım
adım yapılıp çalışanların iyi seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Konukoğlu, kendilerinin
çalışanlarına baba- oğul, kardeş olarak yaklaştıklarını bildirdi.
Bir ağabey veya
yönetici ölene kadar işin başında kalırsa o ailenin dağılma tehlikesiyle
karşılaşabileceğine işaret eden Konukoğlu, “Bir sonraki kardeş ne zaman işin
başına geçeceğini bilip kendisini hazırlamalıdır. 65 yaşını doldurdum günlük
işlerden çekildim ama yine her sabah işime gidiyorum. 65 yaş veya günümüz
koşullarına göre 70 yaşında mutlaka görevi bırakıp bayrağı sizden sonrakilere
devretmelisiniz” uyarısında bulundu.
MİRAS PAYLAŞIMINDA
BABA VEKİLİ BÜYÜK AĞABEYLER ADİL OLMALI
“Baba vefat ettikten
sonra miras paylaşımında baba vekili büyük ağabeylerin adil olması gerekiyor”diyen Konukoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Aile şirketlerinde
miras bölüşümü çok adaletli olmalı. Ailede hiç kimse adaletsizliğe uğradığını
düşünmemeli. Miras paylaşımı adil olursa, aile kenetlenir, sevgi ve saygı ile
büyüme sürdürülür. Aile şirketleri kardeşlerin kenetlenmesiyle büyüyüp gelişir.
Miras bölüşümünde büyükler fedakarlık yaptığı ölçüde kardeşlerini bir arada
tutar. Böylece ailenin kenetlenmesi sağlanır, şirket büyür.
Babam Sani
Konukoğlu’nun 1994 yılında vefatından çok kısa bir süre sonra kimseye laf
düşürmemek ve herkesin hakkı olanı alması için miras bölüşümünü gerçekleştirdim.
Şirkette kimin ne kadar hissesi olduğu zaten belli. Arazilerin bölüşümü için
aile büyüklerimin de onayını alarak bir komisyon oluşturdum. Komisyon üyeleri
mirasa konu arazileri belirleyip değerlemesini yaptı.
Arazileri
numaralandırarak bir torbaya koyduk ve en küçük kardeşimden başlayarak çekiliş
yaptık. Ben çekiliş yapmadım, 'herkes çekilişini yapsın, kalanı benim' dedim.
Örneğin, çekilişi yapan 105 liralık araziyi çekmiş, ama hakkı 100 lira ise
torbaya 5 lira iade ediyor. Miras bölüşümü adil olunca kimsenin kimseye
söyleyeceği söz olmuyor. Bu sayede miras paylaşımından dolayı hiç gönül
kırgınlığı olmadı.”