Dünya
genelinde 100 milyon insanda görülen glokom, görme kayıplarının yüzde 13’ünden
fazlasının sorumlusu olan ciddi bir göz hastalığı. Türkiye’de halk arasında
‘göz tansiyonu’ ya da ‘Karasu hastalığı’ olarak da bilinen ve her 100 kişiden
2’sini etkileyen glokomun görülme sıklığı da yaş ilerledikçe artıyor. 40 yaş
üzerinde daha sık görülen glokom tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden
olur. “Glokom sonucu görme kaybı ortaya çıktıktan sonra geri dönüş mümkün
değil” diyen Acıbadem International Hastanesi
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, genellikle
belirti vermeden sinsice ilerleyen bu hastalığın tespiti için yılda en az bir
kez göz tansiyonu ölçümü yaptırılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Yüksek
göz tansiyona dikkat!
Glokom halk arasında
genellikle “göz tansiyonu” olarak biliniyor. Tüm insanlarda göz içi basıncı
normal şartlarda da mevcut. Göz içinde üretilen “aköz hümör” sıvısının
oluşturduğu bu basınca göz tansiyonu adı veriliyor. Bu basınç içerdiği oksijen
ve besin maddeleri ile gözün beslenmesini sağlıyor. Ancak bu sıvının gözün
içinden aynı oranda boşaltılamaması göz tansiyonunun göz sinirine zarar verecek
seviyelere kadar yükselmesine sebep oluyor.
Bu
belirtilere önemli!
Her ne kadar belirti
vermeden ve sinsice ilerleyen bir hastalıksa da glokoma karşı uyanık olmak
mümkün. Bunun için de özellikle 40 yaş üzerinde yılda en az bir kez göz
tansiyonunu ölçtürmek şart. “Hastalık erken evrede pek belirti vermese de
hastalar bazen bulanık görme, sabahları belirginleşen baş ağrıları, geceleri
ışıkların etrafında halka görülmesi ya da TV izlerken göz çevresinde ağrı
yaşayabiliyorlar. Göz tansiyonunun yükselmesi ise hastalığın artık ileri evreye
geldiği anlamına geliyor” diyen Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, glokomun
birçok hasta tarafından ancak belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark
edildiğinin altını çiziyor. Çok ileri ve tedavi edilmemiş durumdaki glokom
vakalarında ise geri dönüşsüz görme kaybı kaçınılmaz oluyor.
Glokom
tedavi edilebilir bir hastalık
Dünyadaki körlük nedenleri
arasında ön sıralarda yer alan glokom aslında tedavi edilebilir bir hastalık.
Tedavinin başarılı olmasındaki en önemli kriter ise hastanın hastalığını
bilmesi ve tedavi sürecinde doktorunun önerilerine uyması. Tedavi edilmeyen glokom,
bugüne kadar dünya genelinde 100 milyon insanın karşı karşıya kaldığı gibi
kalıcı görme kaybına yani körlüğe neden olabiliyor.
Başka
risk faktörleri de var
Yüksek göz tansiyonu
glokomun en önemli nedeni olmasına karşın hastalığa yol açabilen başka risk
faktörleri de var. Yaşın ilerlemesi, kalıtımsal faktörler, ırk faktörü (siyah
ırkta daha çok), sistemik hipertansiyon, arterioskleröz gibi vasküler
hastalıklar, kolajen doku hastalıkları, böbrek hastalıkları, hematolojik
bozukluklar ve neoplastik hastalıklar da glokoma neden olabiliyor. Ayrıca
endokrin bozukluklarla hipofizde tümör varlığı, cushing sendromu, şeker
hastalığı ya da tiroid gibi hastalıkların varlığında da glokom gelişebiliyor.
Farklı
tedavi yöntemleri var
Glokom, dikkatli bir göz
muayenesi ile teşhis edilebiliyor. Hastanın göz içi basıncının ölçülmesi, göz
dibi muayenesi ile göz sinirlerinin incelenmesi, görme alanı testinin yanı sıra
görme siniri ve sinir lifi tabakasını inceleyen ileri tetkikler teşhis
konulurken kullanılabiliyor. “Glokomun bazı tiplerinde lazer ilk tedavi
metoduyken bazı tiplerde tıbbi ilaç tedavisi tercih ediliyor” diyen Göz
Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, göz içi basıncının düşürülmesi amaçlı
tıbbi tedavide ya göz içi sıvısının yapımını azaltan ya da sıvının dışa akışını
arttıran tedavi yöntemleri uygulandığını belirtiyor. Dirençli hastalarda veya
glokom tipine göre cerrahi tedavi de gündeme gelebiliyor.