SANKO
Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Uzm. Klinik
Psikoloğu Gözde Kıratlı, beslenmenin yaşamımızı sürdürebilmemiz için gereken
fizyolojik ihtiyaçlarımızdan biri olmasına karşın yalnız bu ihtiyacımızdan
dolayı yeme davranışı göstermediğimizi söyledi.
Kıratlı,
duygusal yeme bozukluğu konusuna değinerek, “Bazen altta yatan duygusal
zorluklardan dolayı da yeme davranışını gösterebiliyoruz” dedi.
Duygusal
yemenin aslında hepimize tanıdık gelen bir durum olduğunu kaydeden Kıratlı, şöyle
devam etti:
“Tok
olduğumun farkındayım ama kendimi yemek yemekten alıkoyamıyorum. Kilomdan
memnun olmadığım için diyetisyene gidiyorum bunun faydasını görüyorum, kilo verebiliyorum
ancak yine de diyete devam edemiyorum; kendimi yine yemeğe veriyorum. Son
zamanlarda sevgi ya da ilgi göremediğimi düşünüyorum, karşılaştığım herhangi bir
stres faktörüyle kendimi yemeğe veriyorum diyorsanız o zaman duygusal yeme
bozukluğunuz olabilir.
Duygusal
yeme bozukluğuna sahip bireyler yaşamlarını sürekli yemek yeme ihtiyacı
içerisinde geçirirler. Aslında duygusal yemede aç olan karnınız değil, zihniniz
ya da duygularınız oluyor. Doyma hissiniz kaybolmaya başlıyor. Yakın çevrenizde
sevgi görmediğinizi düşündüğünüzde gidip o sevgiyi yemekten almaya
çalışıyorsunuz. Ya da yemeye keyif alma şeklinde bir anlam yükleyerek aşırı
yemeyi gerçekleştirebiliyorsunuz.”
Aşırı
yeme isteğinin genellikle duygusal nedenlere bağlı olarak ortaya çıktığına
dikkat çeken Kıratlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Duygusal
yeme bozukluğu iki şekilde yaşanıyor. İlki stres, üzüntü, yalnızlık gibi
olumsuz duygulardan kurtulmak için yemek. Örneğin; işyerinde mobinge maruz
kalıyorsunuz. Çözümü sanki yemekteymiş gibi kendinizi çekmecelerdeki, çantadaki
çikolatalar, bisküvilerle stresin acısını atıştırmalıklardan çıkarırken
bulabilirsiniz. Üstelik günlük kalori ihtiyacı 1500 iken, 4000-5000 kalorilik
ürünleri tek seferde tüketmiş, boş paketlere bakarak bunları ne ara yediğinizi
fark etmemiş olabilirsiniz. Böylelikle olumsuz duygularınızı zihninizden bir
süre uzaklaştırabilirsiniz.
Ancak
yemeyle gelen rahatlama hissi bir süre sonra yerini suçluluk ve pişmanlığa bırakacağından,
bu üzüntüyle zaten ben kilo veremeyeceğim diye düşünerek kendinizi
cezalandırmış gibi yeniden yemeye vererek duygusal yeme döngünün içerisine girersiniz.
Böylece kilo alarak, ayna karşısında kendiniz için olumsuz tanımlamalar kullandığınız
bir hale gelirsiniz.
Bir
diğeri ise, pozitif duygularla birlikte daha fazla keyif almak için aşırı yeme
davranışı ortaya çıkabilir. Bu bir bakıma kendinizi yemekle ödüllendirmektir.
Örneğin; işe kabul edildim, haydi kendime gidip bir İskender ısmarlayayım hem
de 1,5 porsiyon olsun. Yani pozitif duygularınızı ödülmüşçesine yemek yemeyle birleştirip,
bununla birlikte ortaya çıkan haz alma bir süre sonra bizi benzer duyguları
hissedebilmek için yememiz konusunda koşullandırır.”
Hem
olumlu hem de olumsuz duygu ve düşüncelere sahipken ortaya çıkan aşırı yeme
davranışının duygusal yeme olarak adlandırıldığını anımsatan Kıratlı, “Aşırı yemenin
temelinde bu iki farklı koşullanmadan biri yer alıyor. Bedeniniz size bu
koşullanmanın sinyallerini verdiği zaman her şeyden önce burada bir sorun var
bu bana iyi gelmiyor, tekrar tekrar aynı şeyi yaşıyorum, kilo alıyorum
kendimden memnun değilim diyorsanız o zaman bu döngüyü kırmak önemli hale
gelir” diye konuştu.
NE
GİBİ ETKENLER DUYGUSAL YEMEYE YOL AÇAR?
Düşünce
hatalarının duygusal yeme bozukluğunun sürdürülmesine yol açtığını anlatan
Kıratlı, “Başkaları tarafından kabul edilmenin bir yolunun ‘kusurlu olarak’
olabileceğini düşünen bir yanınız olabilir. Kusurlu yanınız da kilodur. Eğer
bunu düşünerek bir düşünce hatasına düşmüşseniz bu kusuru kabul ediyorum, ben
kiloluyum, kilomu vermek istemiyorum diyebilirsiniz” ifadelerine yer verdi.
“Bir
diğer düşünce hatası yemek yemenin hayattan zevk almanın tek yolu gibi zihninizde
bir eşleşme yapmanızdır” diyen Kıratlı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yemek
yemek sizin için hayattan zevk almaktır, diğer her şey olumsuz, tek keyif
aldığınız şey yemek yemektir gibi kendinize yaşadıklarınız karşısında bir çıkar
yol bulmuş olabilirsiniz. Bir başka düşünce hatası kutlamaların en iyi yolu
yemektir diye düşünmektir. Kutlamalar sadece yemekle yapılır gibi eşleşmiş bir
düşünceniz varsa ve bu size tanıdık geliyorsa, burada da duygusal yeme vardır.
Mezuniyet,
yıldönümü, doğum günü gibi yemekli kutlamalar çevrenizde sık sık karşınıza
çıkar. Kutlamalar tabi ki güzel, tabi ki bir araya gelip yemekler yenilecek,
yemek de bir sosyal paylaşım aracıdır. Oraya yemek yemek için mi, yoksa sosyal
paylaşım için mi gidiliyor bunu mutlaka ayırt etmek gerekir.
Yemek
odaklı mısınız, yoksa o kutlamayı yaptığınız kişiden keyif alıyor musunuz; bu
önemli bir noktadır. Çünkü karşınızdakinin sohbetinden keyif almak yerine
sadece tabağınızdakini bitirmeye odaklandıysanız, onu bitirip sonrasında ne
yiyeceğiniz düşünüyorsanız yine duygusal yeme olabilir.”
YEMEK,
DUYGULARI BASTIRMANIN YOLU MU?
Yemek
yemenin duyguları bastırmanın kolay bir yolu olduğunun düşünülebileceğini ifade
eden Kıratlı, şunları kaydetti:
“Streslisiniz,
canınızı sıkan şeyler var o zaman kendimi yemeğe vereyim diye düşünmek yine bir
düşünce hatasıdır. Çünkü stres hala yerinde dururken, siz yemeye başlıyorsunuz.
Fazla kalori aldığınız için de kilo da alıyorsunuz o zaman stresinizin üzerine
bir yenisi eklenmiş oluyor. Burada bir problem var diyerek bu problemin üzerine
gitmek yerine bunu bastırmanın bir yolu olarak yeme davranışını seçiyorsunuz?
Düşünce
hatalarından bir diğeri, ‘Kilolu olmak beni cinsellikten uzaklaştırıyor’ olabilir.
Yeme davranışıyla cinsellikten kaçış için zihninizde bir bağlantı kurmuş
olabilirsiniz. Eğer bu düşünce hatası size tanıdık geliyorsa mutlaka sorunun
kaynağına ulaşıp psikolojik bir destek almak gerekir.
Son
olarak, istediğim şeyi istediğim zaman yemezsem o zaman kendimi engellenmiş
hissederim gibi bir düşünce hatası yapıyor olabilirsiniz. Örneğin; canım şimdi şöyle
kocaman bir yaş pasta yemek istiyor diyebilirsiniz. Tamam, canınız yaş pasta istediğinden
küçük bir kısmını yediniz ve bu bulunduğunuz öğün için yeterli. Hayır, hepsini,
şimdi yemek istiyorum diyerek onu hemen yemezseniz ve o engellenmişlik hissi
olacaksa eğer bu da duygusal yeme davranışıdır.”
DUYGUSAL
YEMEDE NEDEN AŞIRI KALORİLİ YİYECEKLER TÜKETİRİZ?
Kıratlı,
brokoli, havuç, salatalık gibi gıdaların duygusal yemede tüketilmediğine, bir
anda çikolata, şeker, cips, fast food gibi aşırı yağlı, kan şekerini hızla yükseltebilecek
gıdalara yönelme eğiliminde olduğumuza dikkat çekti.
“Peki
neden havuç, salatalık gibi gıdalar tüketmek yerine aşırı kalorili gıdalara
yöneliyoruz?” sorusunun evrimsel bir temeli olduğuna vurgu yapan Kıratlı, “Evrimsel
olarak bugüne kadar geldiğimizde ilk insanlar, doğada hayatta kalabilmek için
bol enerjili gıdalara yönelmişler, ancak doğada sürekli hareket halinde avcılıkla
uğraşarak, koşarak, toplayıcılık yaparak o enerjiyi fazlasıyla yakıyorlarmış.
Biz de atalarımızla benzer DNA kodlarına sahip olduğumuz için besinler üzerinde
bu yönelime sahibiz, ancak bunu sınırlamamız gerekiyor. Bunun için de dürtüsel
davranarak ani adımlar atmak yerine daha kontrollü ilerlemek gerekir” dedi.
ÇÖZÜM
İÇİN NE GEREKİYOR?
Kıratlı
duygusal yeme için şu çözümleri önerdi:
“Duygusal
yemenizin farkındasınız, o halde çözüme problemi tanımlamakla başlayın. Sizi
yemek yemeye ancak aşırı yemeye iten, öğün dışında sağlıklı beslenmenize engel
olan duygu ve düşünceleriniz neler bunları keşfetmek duygusal yeme bozukluğunun
önüne geçebilmenin tek yoludur. Şunun farkına varmalısınız ki sorunları
halletmenin yolu yemek yemekten geçmiyor.
Fark
ettiğiniz düşünce hatalarınızı kendinize tekrar tekrar hatırlatmak, yemeğe
yöneldiğinizde bir dakika deyip kendinizi durdurmaya çalışmak, 10 dakika
beklemek, bir su içmek, nefes egzersizi çalışmak, belki bir havuç, salatalık
yemek, odağınızı değiştirmek sizin için bir çözüm yolu olacaktır.
Ancak
bunları yapmanıza rağmen duygusal yemenin üstesinden gelemiyorsunuz, zaten o
kadar stres ve üst üste gelmiş sorumluluklar var bir de duygusal yemenizi de
aşmak için kendi kendinize yola çıkmışsınız ve başaramamışsınız bunun da yoğun
duygusal yükünü hissediyorsanız mutlaka bir uzmandan destek almalısınız.”
Hem
duygusal sorunları hem de duygusal yeme bozukluğu için klinik psikologla
birlikte diyetisyenden de destek almanın ilerlemenin temeli olduğunun altını
çizen Kıratlı, “Çünkü kişinin bu süreçte
sağlıklı beslenmeyi de öğrenmesi gerekir ve bunu ancak bir beslenme uzmanı
sağlayabilir” uyarısını yaptı.
Sağlıklı
beslenme sürecinde asıl amacın sağlıklı yaşam ve bilinçli yemek yemeyi
danışanlara kazandırmak olduğunu belirten Kıratlı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Amaç,
size kısa sürede şu kadar kilo verdireceğim ya da bir hafta şunu uygulayın
demek değil. Aslında bunu bir yaşam tarzı haline getirmektir. Şu kadar zamanda
şu kadar kilo verdireceğini söyleyen beslenme uzmanı o kiloyu verdiriyor ancak
sonrasında kişi bir hırsla yemek yemeye devam ediyor. Yıllarca, tekrar tekrar o
kiloyu verdiren diyetleri uygulamış, tekrarlamış ama sağlıklı beslenmeyi
sürdüremeyip kiloları yeniden alan, sonrasında kendini suçlayan danışanlarla
çok sık karşılaşıyoruz ve kişiye bu ciddi bir yük oluyor.”