Ramazan’ın
neredeyse yarısına ulaştığımız şu günlerde oruca adaptasyon sağlanmaya
başlandı. Bununla birlikte yaşam dengesindeki değişimden kaynaklanan bazı
sorunlar da yaşanması mümkün. Acıbadem
International Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kerim Çıkım,
17 saate ulaşan açlık için iyi bir hazırlık yapmak, iftarda ya da sahurda denge
bozacak gıdalardan uzak durmak gibi bazı önlemlerin gün içinde dayanıklı
kalmaya yardımcı olacağını söylüyor ve çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor...
Uykusuzluk: Ramazan ayında en sık
rastlanan sıkıntıların başında uyku düzeninin bozulmasına bağlı olarak yaşanan
uykusuzluk geliyor. Özellikle iftar ve sahur arasındaki sürenin kısa olması,
yanı sıra sahura kalkmak için uykunun bölünmesi nedeniyle ertesi gün açlık ve
susuzluktan ziyade uykusuzlukla baş etmek durumunda kalınabiliyor. Bu sorunla
karşılaşmamak için mümkün olduğunca erken yatıp yeterli uykuyu alarak güne
başlamak gerekiyor. Bununla birlikte süresi ne olursa olsun kaliteli bir uyku
geçirecek ortamın yaratılması da son derece önem taşıyor. Şartları uygun olan
kişilerin öğlen arasında yapacakları kısa bir şekerleme uykusu da günün geri
kalanını daha enerjik geçirmeye yardımcı olabiliyor.
Susuzluk: Oruç tutmak bedeni susuz
bırakmak anlamına gelmiyor. Susuzluk yaşanmaması için iftar ve sahur arasında
mümkün olduğunca su tüketimini artırılması önemli. Aksi takdirde, yetersiz su
alımı ertesi gün daha yorgun hissedilmesinin yanında, sinirlilik ve kırılgan
olmak gibi duygu değişikliklerine de neden olabiliyor. Bunu önlemek için iftar
ve sahur arasında en az 2 litre su tüketmek, ayrıca çay, kahve, şekerli sıvılar
ve enerji içecekleri gibi susuzluğu artırabilecek içeceklerden de uzak durmak
gerekiyor.
Yorgunluk, halsizlik: Ramazan’da özellikle
günün ikinci yarısında açlık hissiyle birlikte halsizlik ve yorgunluk
şikayetlerinin artabildiğini söyleyen Dr. Kerim Çıkım, “Özellikle çalışmak
zorunda kalanlar kişilerin enerjilerini gün içine dengeli yaymaları gerekiyor.
Bunun için de aşırı enerjiden ve fiziksel yorgunluktan kaçınmak önem taşıyor.
Enerjim var diye sabah saatlerinde fazlaca yorulmanın iftara kadar gücün
yetmemesine neden olabileceğini unutmamak gerekiyor. Fiziksel gücü dengeli
kullanmak, güç gerektiren işler yapılıyorsa da kısa molalar vermek bu konuda
yardımcı olacaktır” diyor.
Kalp ve solunum şikayetleri: Gün
boyu süren açlığın sonunda iftar sofralarında sıklıkla yapılan hatalardan biri
de tüm yemekleri aynı anda ve hızlıca tüketmeye çalışmak oluyor. Ancak midenin
bir anda dolması, gün boyu boş iken birden fazla çalışmaya zorlanması, sık sık
nefes almaya, kalp atışının hızlanmasına yol açabiliyor. Hatta bu durum kalp
krizine varacak derecede ciddi sonuçlar doğurabileceği için iftarda mümkün
olduğunca yavaş yemeye dikkat etmek gerekiyor.
Sindirim problemleri: Açlık
endişesiyle iftar ya da sahurda yanlış besinleri tercih etmek ve çok fazla
yemek yemenin sindirim sistemi problemlerini de beraberinde getirdiğini
söyleyen Dr. Kerim Çıkım, “Özellikle uykudan fedakarlık yapmamak için gece
yatmadan yemek ve sahura kalkmamak tercih edilebiliyor. Ancak sıklıkla yapılan
bu hata sindirim sistemini zorlayabiliyor. Halbuki zaten dolu olan mideye daha
fazla gıda göndermek uzun süre tokluk sağlamayacağı gibi sindirim zorluklarına
da yol açabiliyor. Gaz, şişkinlik, ağıza acı su ve/veya gıdaların geri gelmesi
gibi sorunlar görülebiliyor. Bu nedenle kesinlikle sahura kalkmak, uzun sürecek
açlık için sahurda protein ağırlıklı yiyecekleri tercih etmek gün boyu tok
kalmanıza yardım edecektir. Bununla birlikte sindirim sorunları yaşamamak için
kahvaltı şeklinde yemek iyi bir tercih olacaktır” diye konuşuyor.
Kabızlık: Ramazanda katı gıdalarla
beslenmek, yeterli sıvı tüketmemek gibi nedenler kabızlığa yol açabiliyor. Tok
tutması için tercih edilen ekmek, börek, kraker gibi gıdaları daha çok tüketmek
barsak alışkanlığını değiştirebiliyor. Sonuçta karın ağrısıyla birlikte
kabızlık kaçınılmaz oluyor. Önlemek için mümkün olduğunca alışık olunan
beslenme düzeninde hareket etmek gerekiyor. Bununla birlikte, iftarda birden
yemeğe başlamamak, önceliği sıvı gıdaları vererek yavaş yavaş tüketmek, ana
yemekte salata, hafif zeytinyağlı yemekler ve arkasından çok şekerli olmayacak
şekilde sütlü tatlıları tercih etmek de yarar sağlıyor. Sahurda ise kahvaltı
şeklinde daha hafif, daha çok tok tutacak gıdalar tercih etmek ve yeteri
miktarda su içmeyi unutmamak gerekiyor. Ayrıca iftar sonrası yapılacak kısa
yürüyüşler de bağırsak hareketliliğini sağlamaya yardım edebiliyor.
İlaç kullanmakla birlikte Ramazan için doktorundan “oruç
tutabilir” onayı alan kişilerin ilaç saatlerini mümkün olduğunca aksatmamaları
da son derece önem taşıyor. Tüm ilaçları iftarda aynı saatte ve tek seferde
almaya çalışmanın en sık yapılan hatalardan biri olduğunu söyleyen Dr. Kerim
Çıkım, “Bu durumda birbirleriyle etkileşim nedeniyle ilaç etki süreleri
değişebileceği için fayda yerine zarar görebilirsiniz. İlaçların kullanım
zamanları için, iftar açılınca hemen aç karına az miktarda su ile, iftardan
sonra tok karına, gece yatmadan, sahur başlangıcı aç karına ve sahur sonunda
tok karına ya da yatmadan önce olmak üzere çeşitli seçenekler olduğunu
unutmayın. En uygun olanını doktorunuz ile birlikte kararlaştırın” diyor.