Atalarımız ne güzel söylemiş: “Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen!” Güzel
hususları, doğru sözleri tekrarlamak iyidir, isterse yüzseksen defa olsa da
güzeldir.
Biz de birkaç gündür, “Sosyal Medyadan Tüm
Dünya’ya” başlığı altında eski tarihlerde paylaştığımız hususları tekrar
sizlere hatırlatıyoruz.
Yazı altlarında bulunan tarihler paylaşımın
yayınlandığı tarihtir.
36-
İŞYERİNDE PSİKOLOJİK YILDIRMA (MOBBİNG)
İLE MÜCADELE
Çoktandır gözlemlediğim ve üzerinde
düşündüğüm bir husustur mobbing. Çoktandır düşündüğüm bu hususta yazmak bugüne
kısmetmiş. Bu yazıdan önce mobbingle ilgili bir seminere katılmak da kısmet
oldu. Seminerde Av. Durdu Güneş, konuya ilişkin teorik ve uygulamadan bilgiler
verdi. Seminerin ev sahipliğini üyesi olduğum İdareci ve Bürokratlar Birliği
Derneği yaptı. Böyle bir seminer için Dernek binasını bize açan Dernek Genel
Başkanımız Yücel Can’a hassaten teşekkür ederim.
Seminer boyunca neler konuşuldu, neler tartışıldı?
Elbette hepsini yazamayız. Özetle mobbing ve mücadele yolları hakkında
okuyucularımı bilgilendirmek istedim.
Mobbingi bilmeyen ve duymayan olabilir.
Daha açıkçası, “hoppala mobbing de ne, bu kavram da nerden çıktı, bir de
başımıza mobbing de mi çıktı?” diyenler olabilir. Önce mobbingi tanımlayayım.
Mobbing, etimolojik olarak Latince,
“mobile vulgus”tan türetilmiştir. İngilizce de “mob” kelimesi çete, ayaktakımı,
kabalık, şiddet, yasa dışı, topluca saldırmak gibi manalara gelmektedir.
Gerçekten de mobbing deyince bu saydıklarımızın hepsi de geçerlidir. Mobbingi
ayaktakımı diyebileceğimiz kalitesiz, basit ve düşüncesiz insanlar uygular.
Mobbing neden uygulanır? Neden bir
çalışan, ister özel sektörde, isterse kamu kurumlarında olsun, piskolojik taciz
ve psikolojik yıldırma dediğimiz mobbinge maruz bırakılır?
Maksat nedir? Hedef nedir? Mobbing
uygulayanın maksadı çeşitlidir. Kimisi, emri altındakileri kendisine göre
şekillendirmek ve sindirmek için mobbing uygular, kimisi de hedeflerini
gerçekleştirmek için mobbing uygular, kimisi de keyfi için, süfli zevkleri için
mobbing uygular.
Mobbing daha çok yukarıdan aşağıya, yani
amirlerden memurlara (yöneticilerden çalışanlara) doğru uygulanır. Gerçi nadir
de olsa, aşağıdan yukarıya, yani memurlardan amirlere de (çalışanlardan
memurlara da) mobbing uygulandığı görülebilmektedir. Tabi aynı seviyede olanlar
da birbirine mobbing uygulayabilir.
Mobbinge maruz kalan çalışanın keyfi,
huzuru, rahatı bozulur ve işten beklentileri azalır. Hatta işe gitmek dahi
istemez. İşe giderken midesine adeta sancılar girer. (Bu satırların yazarı da
çok eskiden mobbinge maruz kalmıştır. Tabi o zaman maruz kaldığımız şeyin
mobbing olduğunu bilmiyorduk)
İnsan mobbinge hangi şekilde ve nasıl
uygulamalarla maruz kalabilir? Bunun da çeşitli metodu vardır. Yeri gelir bir
bakış, bir söz, bir davranış mobbingtir. Mesela, alaycı bakışlar, hakir görecek
ve küçük düşürecek sözler, dışlayıcı hareketler birer mobingtir. Herkesin işe
başlarken “günaydın, hayırlı sabahlar” sözcüğüne karşılık veren ve cevap veren
bir amir, bir çalışanının sabah “günaydın, hayırlı sabahlar” sözcüğüne kayıtsız
kalıyorsa bu mobbingtir. Bir personelin amiri tarafından olağandışı bir şekilde
sekreter odasında bekletilmesi ve uzun bekleyişlerden sonra makam odasına alınması
mobbingtir. Bir personelin eğitim ve kariyerine uygun olmayan işlerde ve
dışlayıcı bir şekilde çalıştırılması mobbingtir. Tabi tüm bunlar sistematik,
kasıtlı ve sürekli bir şekilde uygulanmalıdır. Bir defa ya da birkaç kez
yapılan hareketler mobbing sayılmaz. Mesela, bazı bilim adamları mobbing için
en az 6 aylık bir sürede sistematik ve kasıtlı eylemlerin devam etmesi
gerektiğini söylerler. (Benim şahsi görüşüme göre, 6 ay değil, yeri gelir
mobbing 1 ayda da uygulanabilir. Yoğun bir şekilde bir çalışana 1 ayda
sistematik baskı uygulansa dahi bu bir insanın psikolojisini bozabilir)
Mobbing uygulamaları konusunda başka ne
gibi örnekler verilebilir? Mesela, konuşurken sürekli bir şekilde sözünüz
kesiliyorsa, devamlı eleştiriliyorsanız, her zaman kötü ve sinsi bakışlara
maruz kalıyorsanız, işiniz sudan sebeplerle değiştiriliyorsa, konumunuza uygun
işler verilmiyorsa, sürekli hor görülüyorsanız, hakkınızda sistematik ve
kasıtlı olarak dedikodu yapılıyorsa, fiziksel ve zihinsel olarak
yapamayacağınız işler veriliyorsa, fikir ve görüşünüz ya da etnik kökeninizden
dolayı sürekli engelleniyorsanız bunlar birer mobbingtir.
Evet, mobbing Ülkemizde maalesef, özel
sektörde ve kamu kurumlarında yaygınlaşmaktadır. Bu yaygınlıktan dolayı
Başbakanlık tarafından 2011 yılı içinde bir genelge dahi çıkartılarak, gerekli
önlemler ve çalışmalar başlatılmıştır. 19.03.2011 tarihli Resmi Gazetede
yayımlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu 2011/2
sayılı sözü edilen bu genelgede “psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek
üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden
psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanacaktır”
denilmektedir. Mobbingle mücadele için dernekler dahi kurulmuştur. Konu çok
ciddidir. İşyeri huzursuzluğu giderek artmaktadır. İnsanın işyerinde huzuru
olmazsa, evde de huzuru olmaz.
Özetle söylemek istediğimiz şudur:
Mobbingle mücadele çok önemli bir konudur. İnsanı çeşitli hastalıklara ve
huzursuzluklara sürükleyen bir beladır mobbing. Mobbing uygulayanlar genelde
hastalıklı ruha sahiplerdir. Bunlar kendi barışık olmayan tiplerdir. Bu
hastalıklı tipler maalesef, yöneticilik imkanlarını kullanarak masumlara,
garibanlara ve kimsesizlere sorun yaşatabilmektedir. Böylece kendi egosunu
tatmin etmektedirler. Bunlara fırsat verilmemesi için başta mobbing uygulayanın
amirine görev düşmektedir. Ayrıca mobbinge maruz kalan da kendisini savunmak
için konuyu üstlerine anında iletmelidir. Mobbing konusunda herkes hassas ve
bilinçli olmalıdır.
Son söz, “Allah kimseyi mobbinge maruz
bırakmasın ve mobbing yapacak kişilere de fırsat vermesin. Amin.”
14.01.2014
Ahmet SANDAL