“Sosyal
Medyadan Tüm Dünyaya” başlığı altındaki yazılarımızın dördüncüsünü
yayınlıyoruz. Sosyal medya dediğimiz
yayın araçlarını, ilim, irfan, ahlak ve vidan noktasında yoğun olarak
değerlendiriyoruz ve topum için, bilhassa gençliğimiz için önemli gördüğümüz
hususlarda yazıyoruz. Sosyal medyada son
11 yıldır yazdıklarımı, kısım kısım sizlere tekrar bu köşeden hatırlatmada
bulunuyoruz. Evet, maksadımız
tekrarlamak ve hatırlatmaktır. İyi, güzel ve doğru sözleri hatırlatmada ve
tekrar etmekte fayda vardır. Atalarımızın bu husustaki sözü şöyledir: “Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen!” Doğru,
güzel ve faydalı sözleri hatırlatmak iyidir, isterse yüzseksen kez olsa da
iyidir.
Evet,
bu doğrultuda sosyal medyada geçmiş yıllarda paylaştığım fikirlerimden örnekler
aşağıda mevcuttur. Yazının altındaki tarihe bakarak, o fikri ne zaman
paylaştığımı anlayabilirsiniz.
18-
Kanal 24
Televizyonda "Necip Fazıl Ödül Töreni'ni izlerken bu akşam, Necip Fazıl ve Nuri Pakdil ile Hemşehri olmaktan büyük onur duydum.
Özellikle
konuşmasının
hemen ilk başında, Nuri
Pakdil Üstadın, "sizi anti emperyalist, anti kapitalist, anti siyonist bir
bilinçle selamlıyorum" hitabı ve bu hitabın canlı yayında milyonlara ulaşması çok hoşuma gitti.
Rabbime
sonsuz şükürler
olsun.
02.11.2014
19-
DÜN PAZARCIK'TA BİR KÖPEĞE ARABA ÇARPTI. TRAJEDİ ONDAN
SONRA BAŞLADI
Dün (23.10.2012 günü) Pazarcık'ta saat 18.00 sularında
Kızkardeşim Kadriye yolda yaralı vaziyette bir köpek gördüğünü ve bir veteriner
çağırmamı söyledi. Ben özel (serbest) veterinerlik yapan bir arkadaşımı hemen
arayıp arabanın çarptığı bir köpeğe ilk yardım olarak müdahale etmesini, ağrı
kesici iğne vb işlem yapmasını rica ettim. Veteriner Arkadaşım bu tür vakalara
ve olaylara yardım edecek ekipmanlarının olmadığını ve yardım edemeyeceğini
söyledi. Ardından Tarım İlçe Müdürlüğü yetkililerini aradım. Onlar da iki
veterinerlerinin de Kahramanmaraş'ta ikamet ettiklerinden bu saatte Pazarcık'ta
olmadıklarını söyledi. Oradan da olumsuz cevap alınca Pazarcık Belediye
Başkanını aradım. Başkan, "köpeğe ilk yardım ve müdahale etmesi için bir
veteriner göndereceğini" söyledi. "Bekle bekle, gelen-giden"
olmayınca, Pazarcık Kaymakamını aradım. Kaymakam da "Belediye Başkanı
yanımda, zabıta gönderdik" dedi. Bu arada yağmur da hafif hafif yağmaya
başladı. Bu arada üzerinde belediye temizlik müdürlüğü yazan bir araç geldi.
Aracın yanına koştuk. Şoför, “bir veteriner getireceğim” dedi ve gitti.
"Bekle bekle, yine gelen-giden" yok. Köpek yağmurun hızlanacağını
hissetmiş olmalı ki, iki arka ayakları kırık olmasına rağmen, bir hamle yapıp
yerden kalkıp yürümek istedi. Maalesef, bunu yapacak gücü bulamadı ve tekrar
olduğu yere yığıldı. Belediye ekibi halen gelmemişti. Yağmur hızlanmaya
başlayınca, bari, bu yol kenarında köpek ıslanmasın diye Kızkardeşimle birlikte
köpeği kucağımıza alıp bir inşaatın içine götürdük. Köpeğe et ve benzeri
yiyecek getirmek üzere oradan ayrıldık. Tekrar gelip yiyecekleri verdik, ancak
can acısıyla köpek kafasını bile kaldıramadı.
Belediye ekibi gelmeyince oradan ayrılmak zorunda
kaldık. Köpeği en azından yağmurda ıslanmaktan kurtarmıştık. Sabah köpeğin
durumunu görmek için tekrar gittiğimizde, dünkü geceye göre daha sağlıklı
gördük. En azından kafasını yerden kaldırıp sağa sola bakıyordu. Sanırım dünkü
yemekleri de yemişti.
Sonradan belediye veterineriyle görüştüğümüzde “gece
olay mahalline geldiklerini köpeğe orada göremediklerini” beyan etti. Sanırım
biz köpeği kapalı bir mekana taşıyıp da eve gidip köpeğe yemek getirmeye
gittiğimizde belediye ekibi de gelmiş ve bulamamışlar.
Şimdi bu olayı niye böyle özetledim. Bu olaydan
çıkartılacak onlarca ders var. Onlarca eksiklikler var.
1- Yıl:2012, Yer: Türkiye. İl: Kahramanmaraş. İlçe:
Pazarcık. Nüfus:30.000'den fazla bir ilçe. Türkiye şartlarına göre gelişmiş bir
ilçe. Küçük bir ilçe değil. Buna rağmen, köpek ve kedi yaralanmasına müdahale
edecek bir klinik İlçede yok.
2- Yetkililer bu tür olaylara hızlı ve gerekli
teçhizatla zamanında müdahale edemediği gibi, ilgi gösterseler de sonuç almak
geç oluyor.
3- Vatandaşlar da ilgisiz. Yoldan geçenler, evlerine
dönmekte olanlar, yerde acı içinde kıvranan köpeğe bakıyorlar. "Ne oldu,
araba mı çarptı" diye sorup gidiyorlar. Bize de garip garip bakıyorlar.
Biz görevimizi yaptık ve şunu düşündük:
"Hayvanlar masum ve dilsizdir. Tüm masumları korumak ve masumlar içinde
hayvanları korumak insanlar olarak bize düşen bir vazifedir. Şu an Hac
mevsimindeyiz. Hacılar Kabe'de. Onlar orada sevap alıyorlar. Belki de o köpeğe
yardım etmekle, biz de sevab aldık. En doğrusunu Allah bilir."
24.10.2012
Not: Bu olay 2012 yılında meydana gelmiştir. Aradan
geçen 8 sene sonra, sokak hayvanlarını koruma konusunda Devlet ve Vatandaşlar
olarak daha da bilinçli ve daha da donanımlı olduğumuzu müşahede ediyorum.
20-
Dün (25.02.2012 tarihinde) Hızlı Trenle Konya'ya adeta
uçarak gittik.
Kâlbimizde Mevlana sevgisiyle uçtuk manen.
Hızlı Tren Maşallah 255 gibi bir sürate ulaştı zaman
zaman,
Uçurdu götürdü bizi Yüksek Hızlı tren.
Öncelikle bu hizmete, Hızlı Trene emeği geçenleri
kutluyorum.
Bu kutlamadan sonra, asıl sözümüze gelelim.
Bizzat Hz. Mevlana'nın Türbesinde okudum.
Çok söz okudum da bu daha çok aklımda kaldı.
Mevlana Diyarı'ndan Gelirken bu Söz'ü Getireyim Dedim.
"Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar,
Toprak ol da bak nasıl güller açar,
Taş gibi idin çok gönül kırdın yeter,
Toprak ol üstünde hoş güller biter."
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî
26.02.2012
Not: İnşaallah Hızlı Tren Kahramanmaraş’a da gelir.
21-
29.04.2015
Not: Geçmiş yıllarda Pazarcık Belediyesi Konferans Salonunda birçok
seminer, eğitim ve birçok konferans gerçekleştirdim. Haydi hayırlısı.
Ahmet SANDAL