Alimler, Şairler,
Yazarlar ve tüm Tefekkür Ehli, yüksekleri, dağları, ıssız yerleri severler.
Çünkü, yükseklerde, ıssızlıkta, çeşitli hakikat kıvılcımlarını ve parlak
yıldızları daha net olarak görür ve farkederler.
Şehrin hengamesinde,
şehrin telaşesinde ne görürsün ki! Ancak insanların nefislerinin azgınlığını ve
Dünya’ya serseri bir şekilde bağlanmışlıklarını görürsün. Halbuki, bu Dünya’ya bu kadar çok
bağlanmak bir divaneliktir, bir serseriliktir.
Sımsıkı sarılırsın,
sanki onu kendine yâr sanırsın. Ey gafil, sen Dünya’ya ne kadar sarılırsan o
senden o kadar kaçıyor. Çünkü, devran geçiyor, ömür bitiyor ve ölüm gelip de
çatıyor.
Başbaşa kaldığında
Azrail ile, artık var mı geri dönüşün? Elbette yok.
Ben Pazarcık’taki Ziyaret
Tepesi’ni hep sevdim. Manevi olarak sevdim.
Pazarcık’a ister
Malatya tarafından, ister Kahramanmaraş tarafından girin, ilk gözünüze çarpacak
olan tepesindeki yemyeşil çamlarla Ziyaret Tepesi’dir.
O tepeye baktığımda
biraz da üzülüyorum. Maalesef, tepesinde
biraz çamlar olsa da, o yeşilliğin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Ben o
tepenin ta en alttan yamaçlardan başlayıp da en zirvesine kadar yemyeşil olarak
korunmasını isterdim. Ben Ziyaret Tepesi’nin ta en altından, en tepesine kadar
o yerin çamlarla kaplı olmasını ve hiçbir şekilde yapılaşmasına izin
verilmemesini isterdim.
Tabi, bu dilek ve
temenniden sonra, bu haliyle korunmasına da razıyız. Ziyaret Tepesi korunmalı
ve çok daha iyi bir şekilde bakılmalıdır.
Ziyaret Tepesi nasıl
bir tepe? Yığma bir tepe gibi görünüyor. O tepeyi kim ve nasıl yığdı? Yoksa
yığma değil de tabi bir tepe midir? Bunları araştırmak gerekir.
Biz çocukken Ziyaret
Tepesi’ne çok ziyaret ederdik. Babam, Annem ve Kardeşlerimle ve hatta
komşularla birlikte orada piknik yaparak yemek yediğimiz ve koşup da
oynadığımız günleri hatırlıyorum.
Hatta daha çok
Hıdrellez Günlerinde, yani, 5 ve 6 Mayıs günlerinde Ziyaret Tepesi’ne ailecek
gider, orada önce yemekler yerdik, koşup oynar ve ardından da dilek tutar, Yüce
Rabbimize dua ve niyazda bulunurduk.
Şimdi orada bir türbe
ya da ona benzer bir yapı var mıdır, bilmiyorum. Bizim çocukluk zamanımızda
Ziyaret Tepesi’nin en üstünde “Musullu Baba” isimli bir Yatır olduğu
söylenirdi. Biz de yatır diye düşündüğüm o yerdeki dümdüz kayalara “taş
yapıştırır ve o taşlar düşmez ise onun “dileğimizin kabul edildiğine bir
işaret” manasına geldiğini düşünürdük. Ziyaret Tepesi’ndeki birkaç ağacın üzerinde yüzlerce bez, çaput ve çeşitli
iplerin de bağlı olduğunu hatırlıyorum. Dağ başlarındaki bazı eski ağaçların
dallarına “bez, çaput, ip bağlamak” bir Anadolu Geleneği’dir. Bu şekildeki bir
hareket yani ağaçlara bez bağlamak, düz kayalara taş yapıştırmak esasında
hiçbir şekilde İslam inancına uymaz. Doğru da değildir. Ancak, maalesef, bu tür
adetler Anadolumuzda yaygın. Çocukken bir şehrin mübarek bir mekanına
gittiğimizi hatırlıyorum. Belki de Şanlıurfa’da Balıklı Göl ve civarı idi.
Oraya da yani göle, demir para atıldığını da çocukken görmüştüm. Belki de biz de
o göle demir, madeni para attık ve dilek tuttuk.
Sırf Balıklı Göle mi
para atılıyor? Hayır birçok havuza, hurafe inançlarla birçok göl gibi yerlere
maalesef, dilek tutulmak için demir para atılıyor. Çok yanlış bir şey.
Biz çocukken bu tür
hareketleri yaptık. Ancak çocukça bir şey olduğu çok açık. Aklı başında olup da
büyümüş insanların bu çocukça işlerden uzak durmaları gerekir.
Bir de eskiden yani
bizim çocukluğumuzda Ramazan Aylarında, Oruç Günlerinde, Ziyaret Tepesi’nde top
atılırdı. Eskiden Ramazan Ayları çok şenlikli geçerdi Pazarcık’ta. Sahur ayrı
heyecan, oruç ayrı heyecan, teravih ayrı heyecan, teravih sonrası sahuru
beklemek ayrı heyecandı. İftar vaktinde Ziyaret Tepesi’nden bir top sesi
duyulurdu.
Ziyaret Tepesi’nden
duyulan top sesiyle oruçlarımızı açardık. Tabi çarşıda bulunan Merkez İstasyon
Camii’nden de ya Hamit Hoca’nın, ya Ramazan Hoca’nın, ya Mazhar Hoca’nın
okuduğu ezan da duyulurdu.
Şimdi bu anıları
düşündükçe insanın “neydi o güzel günler! Keşke geri gelse o güzel günler”
diyesi geliyor. Zaten diyoruz da. Zaten çocukluğumdaki Pazarcık’ı özlüyorum da.
Benim gözümde
mübarektir Ziyaret Tepesi.
Pazarcıklılar olarak bizim en önemli değerimizdir ve İlçemize farklılık ve uzaktan bakanlara güzel bir görünüm sağlamaktadır.
MÜBAREKTİR
ZİYARET TEPESİ
Memleketim Pazarcık
adlı şiirimin başlangıç mısralarında Ziyaret Tepesi’nden bahsediyorum.
Sana ulaşır bu uzayan
yollar.
Karşında durur bu sıra
dağlar.
Ziyaret Tepesi´ndeki
çamlar.
Sen bir başka güzelsin
Pazarcık.
Pazarcık İlçe
merkezinin hemen yanı başında çok fazla yüksek olmayan bir Tepe’dir. Benim için
çok manevi bir değeri olan bir Tepe’dir.
Ziyaret Tepesi’ne
bundan başka birkaç şiirimde yer verdiğimi hatırlıyorum:
Adı “Ziyaret Tepesi”,
acaba neden,
Kim var onda, acep onda
kim yatır,
“Ziyaret Tepesi” deriz,
hiç düşünmeden,
Musullu Baba diye bir
isim aklımda hatır.
Pazarcık’ın sırtını
dayadığı tepenin adı: Ziyaret,
Öyleyse, her gittiğimde
etmeliyim, ziyaret.
Bir şiirimde böyle
seslenip de Pazarcık’a her gittiğimde Ziyaret Tepesi’ne uğrayıp da dua ve
niyazda bulunmamı “kendime tavsiye etsem de, maalesef, bunu yerine
getiremiyorum.” Pazarcık’ta birkaç gün kalıp Ankara’ya dönüyorum. Ziyaret
Tepesi’ni ziyaret etmeyi çoğu vakit gerçekleştiremiyorum. İnşallah bedenen
ziyaret edemesek de ruhen ziyaret ederiz. Zaten bu yazım da ruhen Ziyaret
Tepesi’yle hemhal olduğumun işaretidir.
Mübarek Ziyaret Tepesi
İlçemizin en mühim bir mekanıdır ve korunmalıdır. Ziyaret Tepesi korunduğu gibi
Kartalkaya Barajı da korunmalıdır.
Yazımın yukarıdaki
kısımlarında Hıdrellez Günlerinde, “yani 5-6 Mayıs Günlerinde çocukken Ziyaret
Tepesi’ne ailecek ve komşularla ziyarete gider, o tepede yer, içer, koşar oynar
ve en sonunda da dualarla bulunur, dilek tutardık” dedim ya. Hıdrelle demek,
Hızır İlyas demektir. Hızır ile İlyas Peygamber’in birbiriyle buluştuğu gündür
Hıdrellez.
Hızır
(as) ile İlyas (a.s)`ınyılın belirli gününde buluşarak birbirleriyle görüşüp
istişare ederler. Allah yolunda olmanın verdiği huzur ve birlikten güç
doğacağının şifresidir Hızır ve İlyas buluşması. Böylece inanlar kuvvet
bulurlar.
Hızır
(a.s)`ın Allah`ın yardımı ve lütfu ile darda kalanlara yetiştiği ve onlara
kuvvet verdiği inancımızın gereğidir. Hızır’ın ayak bastığı yerler yeşillenir
ve tertemiz olur.
Benim
bundan belki de 30 yıl önce yazdığım bir şiirim var. Hızır ve İlyas ile
ilgilidir bu şiirim:
HIZIR İLYAS
Hızır İlyas gününde
öğrendim, dilek tutmayı,
Dilimde çocukluğun
verdiği binbir heyecan,
Önce ev, sonra köşk, en
son istedim sarayı,
Sonra dileklerin
peşinde geçti koca bir zaman.
En sonunda şu noktaya
vardım, düşünerek,
Hızır İlyas’ın asıl
mânâsına ulaşmak gerek.
Bundan başka önemli
değil, hiçbir maksat ve erek.
En sonunda bu noktaya
vardım, düşünerek.
Şiirimde şunu
haykırıyorum: “Hızır ve İlyas çok derin ve çok hikmetli bir mânâ’dır. O mânâ’ya
erişmek için dua edin ve çağırın yeter. Biz de Hızır ve İlyas’ı çağırıyoruz.
Ziyaret Tepesi, Hızır ve İlyas ve bir de bir Şair. Mânâaleminde buluşup da “ya
Allah (cc) diye çıkacağız Yola.” İnşaallah nasip olsun bu Kula.
Hızır
(a.s) Kur`ân-ı Kerîm`in Kehf suresinde "Kullarımdan
birisi..." şeklinde sabit olmuş bir Yüce Zat’tır, bir Veli
Kul’dur. O Kul’un yardımına ve desteğine inşallah Biz de nail oluruz. Olur
inşallah.
Evet,
bu yazımda Ziyaret Tepesi, şahsım ve Hızır İlyas bağlantısı kurdum. Bu
bağlantıyı sanmayın ki şimdi kurdum. Ben bu bağlantıyı gençlik yıllarımda
kurdum. Sevdim hep Ziyaret Tepesi’ni. Kendime yakın gördüm hep Ziyaret
Tepesi’ni.
Bu
sevgimi şiirlerimde yansıttım hep.
Yazımın
en sonunda şu hususlara dikkat çekerek “Pazarcık Ziyaret Tepesi’ni Hep Sevdim” başlıklı
yazımı bitiyorum.
Bilindiği
üzere Pazarcık’ta son 10-15 yıldır çok plansız bir yapılaşma var. Dev gibi apartmanlar İlçemi çirkinleştirdi. Eskiden Pazarcık’taki bizim evimizden her yeri
net olarak görülen Ziyaret Tepesi, dev gibi apartmanlar arkasında kaldığı için
neredeyse görünmez oldu. Ben çocukken evimizde gözümü sabah erken ilk
açtığımda ve pencereden dışarıya baktığımda Ziyaret Tepesi’ni görürdüm. Şimdi
evimizde sabah uyandığımda koca koca apartmanlar ve beton yığınları görüyorum.
Ah çocukluğum ah!Ne güzeldin sen öyle. Yemyeşil sabahlara uyanırdım. Uyandığımda Ziyaret
Tepesi’nin yemyeşil ağaçlarını görürdüm. Şimdi ise dev gibi apartmanla ve buz
gibi soğuk betonlar karşımızda duruyor. Ah
çocukluğum ah!
Buradan
tüm Yetkililere sesleniyorum. Pazarcık Ziyaret Tepesi Pazarcık’ın bir siluetidir.
Bu silueti bozacak hiçbir yapıya asla izin vermeyin. Hatta bu hususta Pazarcık
Belediyesi Meclisinde karar da alınmalıdır.Pazarcık Ziyaret Tepesi’nin bir siluet
olduğu kabul görmelidir.
Burada
şunu belirtmek istiyorum: “Pazarcık
İlçesine Doğudan-Batıdan, Kuzeyden-Güneyden tüm cephelerden girişte, bir koca
ve dev yapı, eğer Pazarcık Ziyaret Tepesi’nin siluetini bozuyorsa, o yapıya
kesinlikle izin verilmemelidir.”
İnşaallah
dileklerimiz yerini bulsun.İnşaallah önerilerimize uyulsun. Hayırlısı olsun.
Pazarcıklı
Hemşehrilerime Ankara’dan selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Ahmet SANDAL