Bugün Cuma. Ve bu gün
Mü’minler için Bayram ve tebrikleşme günü. Faziletli gün. Günlerin Efendisi
Cuma. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm), "üzerine güneş doğan günlerin en
hayırlısı cuma günüdür. O gün Allah Adem’i yaratmıştır. Adem o gün cennete
konulmuş ve yine o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet cuma gününden başka bir
gün kopmayacaktır” şeklinde buyurmaktadır.
Bu Cuma günü yazımın
başlığını, “Yeryüzünün Halifeleri Olmak” şeklinde belirledim. “Ya
Bismillah” diyerek yazıyorum.
Bu yazıyı yazma gerekçem şudur. Çoğu şeyin farkında olmadığımız gibi “yeryüzünde halife olduğumuzun da farkında değiliz.”
Geçen günler içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Eşi Emine Erdoğan Hanımefendi bir konuşmasında, “yeryüzünde halife olmanın sorumluluğunu taşıyoruz” şeklinde bir tespitte bulundu. Bu sözün manasını bilmeyen nice insandan “hilafet mi ilan edildi, halifelik tekrar tesis mi edildi” diye sözler duyuldu. Hatta,bu Ülkede milletvekilliği yapmış bir kadın, daha da öte bir Partinin Genel Başkanlığını yapmış bir kadın, twitter mesajında, “halifelik de ilan edilmiş, haberimiz yok” diyerek alaycı, müptezel bir yorumda bulundu. O kadının maksadı neydi, neden “halifelikten bu kadar rahatsız oldu, hilafet neden birilerini hep rahatsız eder, hilafetten kim zarar görmüş”, bunların tartışmasına girmeden, “yeryüzünün halifeleri olmak”konusunda görüş ve düşüncelerimi açıklamak istiyorum.
Önce bir ayet-i kerimenin meali ile sizleri düşünmeye davet ediyorum.
“Sizi
yeryüzünün halifeleri kıldım.”(Enam Suresi, 165)
Evet, Yüce Rabbim’in beyan ettiği üzere, “hepimiz
yeryüzünün halifeleriyiz”. Buraya kadar hiçbir sorun yok ve asıl
düşünülmesi gereken bundan sonra başlıyor.
Halifeliğin
sorumluluğunu yerine getiriyor muyuz? Yani, yeryüzünde halife olmanın
sorumluluğunu yerine getirebiliyor muyuz? Bu sorudan daha öncesi var.
Yeryüzünde halife olduğumuzun farkında mıyız?
Hiçbir tefsir, hiçbir
Âlim’in bu husustaki yorumunu ve değerlendirmesini okumadan, kendi özel
düşüncelerim ve her insanın aklıyla bulacağı tefekkür ile,“yeryüzünde halife olmak”nedir, bu hususu açıklıyorum.
Yeryüzünde halife
olmak, sorumluluk taşımaktır. Yeryüzünde tüm varlık ve yaratılmış her şeyin
sorumluluğunun bilincinde olmak.
Öyle ki, bu Dünya’da
birer vazifeli olduğumuz şuuruyla hareket etmeliyiz. Sorumluluğumuz en dar
çevreden başlar ve genişleyerek tüm kâinatı içine alır.
Önce kendimizden, sonra
ailemizden, sonra etrafımızdaki yakın fertlerden, sonra Milletimizden, sonra
tüm insanlıktan, tüm canlı ve cansız varlıklardan sorumluyuz ve bu husustaki
sorumluluklarımızı gücümüz ölçüsünde yerine getirmeliyiz.
Yeryüzünde halife
kılındık ve yeryüzünde halife kılınmamız, sorumluluğumuzun sırf bu Dünya ile
sınırlı olduğu anlamına da gelmez. Sorumluluğumuz kâinatı da kapsar. Çünkü, bu
kainatta, aklı, fikri, izanı ve ilmi olan tek canlı insandır. Ve aklımız,
fikrimiz, izanımız ve ilmimiz bize sorumluluk yüklüyor.
Allah-û Teâla
Hazretleri “sizi yeryüzünde halife kıldık” diye bir beyanda bulunurken,
aklımızdan, izanımızdan, fikrimizden ve ilmimizden dolayı bu sorumluluğu bize
tevcih ediyor. Öyleyse, halifelik, akıl işidir, halifelik izan işidir,
halifelik fikir işidir ve halifelik ilim işidir. Halifelik de hikmet vardır.
Kim ki, halife olduğunu
şuurunda değil, kim ki sorumluluğunun farkında değil, veyl ona, yazık ona.
Ümmet’in halifesi,
nasıl ki Ümmet’in işlerinden sorumluysa, yeryüzünün halifesi de yeryüzünün işlerinden
sorumludur. Bu insanın öncelikli olarak görevidir. Yeryüzünde
halifeliğini gereğince yerine getiren insan, kâinatın dengesini de korumuş
olur. Kâinatın merkezinde Dünya, Dünya’nın merkezinde de insanlar vardır.
“İnsanların
ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki
dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara tattırmaktadır.” (Rum Suresi, 41) Bu ayet-i kerime bir ikaz mahiyetindedir.
Eğer, Dünya’da halife olduğumuzun farkına varmazsak, Dünya’nın dengesini
bozarsak, bir felaket Bizi beklemektedir. İnsanın bizzat hatası dolayısıyla
yeryüzünde çıkan bozulma (fesat), öyle bir beladır ki, bunun adı kapitalizmdir,
materyalizmdir, siyonizmdir ve bunların sonucu olan savaşlar, katliamlar, çevre
sorunları ve diğer tüm sorunlar “halife olduğunun farkında olmayan ya da
halifelik gereğini yerine getirmeyen insanlardan kaynaklanmaktadır.”
Yüce
Rabbim (cc) Bize bir görev tevcih etmiş ve “halifesiniz, Dünya’da koruyucusunuz ve
yeryüzü sizden sorulacak” diye bir görev tevdi etmiş, Bizler ise,
tutmuş bu göreve ihanet ediyoruz. Emanete hassasiyet göstermiyoruz. Maazallah,
bu zulümdür.
Zulüm
denildiğinde birisinin birisine eziyet etmesi anlaşılıyor. Bunun yanında, emanete
hıyanet ediyorsan, halifeliğinin farkında değilsen de zulmediyorsundemektir.
Ey
İnsan!Halife olduğunun şuurunda olsan,“kıldan ince, kılıçtan keskin bir zekaya
sahip olursun” ve “emr-i maruf, nehy-i anilmünker (iyiliği emretmek, kötülükten
sakındırmak) üzere yaşarsın.”
Ey
İnsan! Halife olduğunun şuurunda olsan,“kıldan ince, kılıçtan keskin bir zekaya
sahip olursun” ve “canlı ve cansız hiçbir varlığı incitmezsin”.
Durum bu kadar açık, durum bu kadar net. Vesselam.