Ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama, yürüme güçlüğü, kaslarda katılık.
Bir parkinson hastası ile yaşayan herkesin çok iyi bildiği bu belirtiler, aynı
zamanda hastanın hayattan nasıl koptuğunu, hareket kabiliyetinin ne kadar
azaldığını da gösteriyor. Hastanın hayatını sürdürürken çoğunlukla başkalarına
bağımlı hale gelmesine neden olan Parkinson’da ilk tedavi seçeneği hala ilaçlar
olsa da gelişen teknoloji sayesinde artık başka seçenekler de mevcut. “Bir
dönemin devrim yaratan icadı kalp pili sayesinde pek çok kalp hastası hayatını
artık sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyor. Son yıllarda geliştirilen beyin pili de Parkinson hastalarını özgürleştiriyor” diyen Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr.
Gülşah Öztürk, yöntemin hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde yükselttiğine vurgu
yapıyor.
Gömlek düğmelerini ilikleyememek!
Parkinson toplumda çoğunlukla “titreme” hastalığı olarak tanınıyor. Ancak
her titreme Parkinson sonucu ortaya çıkmıyor. Bu hastalıktan muzdarip kişilerin
titreme nedeniyle gömleğini ilikleyememe ya da ayakkabılarının bağcıklarını
bağlayamama gibi şikayetleri olsa da hastalığın sıkıntıları bunlarla bitmiyor.
Hareketlerde yavaşlama, kaslarda kimi zaman ortaya çıkan katılaşmalar, yürümede
yaşanan güçlükler gibi kişinin kendi hayatını idame ettirmesine ciddi olumsuz
etkileri olan Parkinson’a kimi zaman bozulan uyku düzeni, psikiyatrik
şikayetler ve sindirim sisteminde yakınmalar da ekleniyor. Ayrıca Parkinson
sadece hareketleri etkileyen bir hastalık değil. Otonomik sinir sistemindeki
bozulmaya bağlı bayılma, ayağa kalkınca baş dönmesi, idrar tutmada zorluk gibi
belirtiler de ortaya çıkabiliyor.
Santral sinir sisteminde bozulma yaşam
kalitesini de bozuyor
Genellikle 60 yaş üzerinde rastlanan Parkinson, yüzde 10 oranında da olsa
40 yaşından genç insanlarda görülebiliyor. Nedeni tam olarak bilinmese de
beyinde Parkinson’a yol açan tahribatın dopamin eksikliğine bağlı olduğu
düşünülüyor. Hastalığın tedavisinde ilk seçenek bu eksikliği giderecek
ilaçların kullanılması. Ancak bazı hastalarda ya ilaç tedavisi yetersiz kalıyor
ya da ilaca bağlı istemsiz kasılmalar gibi ciddi yan etkiler ortaya
çıkabiliyor. Bu durumda devreye “beyin pili” giriyor. Beyin pili yöntemi,
hastanın istirahat halindeyken yaşadığı şiddetli titreme nöbetleri, kaslarda
katılık, harekete başlamada güçlük, ilaç etkisi azaldığı dönemlerdeki ani
kötüleşme ve ilacın yan etkisine bağlı kasların istemsiz olarak kasılmalarının
engellenmesi amacıyla uygulanıyor. Ayrıca ilaç dozunun düşürülmesine de olanak
veriyor.
Ameliyatla yerleştiriliyor
Beyin pilinin en büyük avantajının “hastayı özgürleştirmesi” olduğuna
dikkat çeken Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi
Uzmanı Dr. Gülşah Öztürk, ilaç tedavisinden yarar görmeyen belirli hasta
gruplarında beyin pili yerleştirilmesini de kapsayan cerrahi tedaviye
yöneldiklerini belirtiyor. Cerrahi tedavide; beyin pili (derin beyin
stimülasyonu) ve beyne lezyon cerrahisi (ablatif yöntemler) olmak üzere iki
seçenek yer alıyor. Beyin pili ameliyatı sırasında beyinde seçili
bölgelere yüksek teknoloji kullanılarak elektronik
çubuklar (elektrodlar) yerleştiriliyor ve böylece beyinde bozulmuş olan
elektriksel aktivitenin düzenlenerek hastanın yeniden normal yaşam döngüsüne
dönebilmesi amaçlanıyor. Hastanın hayatını ve hareket kabiliyetini kısıtlayan
titreme, hareketlerde yavaşlama ve ilaç kaynaklı yan etkiler (istemsiz
kasılmalar) böylece azalıyor ve hasta ayakkabılarını bağlamak ya da çay içmek
gibi işlevlerini yapabilir hale geliyor. Hasta başkasına bağımlı yaşamak
zorunluluğundan beyin pili ile kurtulabiliyor.
Kullanılan batarya çeşidine göre pil
ömrü 3 -20 yıl arasında değişiyor
Üç ana parçanın birleşimi ile çalışan beyin pili, beynin içine
yerleştirilen milimetrik elektronik çubuklar, kibrit kutusu büyüklüğünde bir
güç kaynağı ve bu iki ana parçayı birleştiren uzatma kablosundan oluşuyor.
Operasyon sonrasında yapılan hasta takipleriyle beyne yerleştirilen
elektrotların ayarlaması yapılıyor. “Beyin pilinin en büyük avantajlarından
biri de pil ayarlarının uzaktan kumanda benzeri bir cihaz yardımıyla hekim
tarafından yapılabilmesi ve hastaya en çok fayda sağlayacak değerlere göre
ayarlanabilmesi” diyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Gülşah Öztürk, pilin
ömrünün ise kullanılan bataryanın şarj olup olmadığına göre değiştiğini
belirtiyor. Şarj olamayan bir pilin ömrünün hastanın kullanım durumuna ve
beyinde uygulama yapılan bölgeye göre 3 ila 5 yıl arasında değiştiğini, şarj
olabilen pilin ise yine hastanın durumuna ve beyinde uygulama yapılan bölgeye
göre 15-20 yıl arasında olduğunu belirtiyor. Pilin bataryası bittiğinde tekrar
bir beyin operasyonuna gerek duyulmuyor ve pillerin göğüs bölgesinde cilt
altına yerleştirilen kısmının operasyonla değiştirilmesi yeterli geliyor. Bu
işlem ise sadece yarım saatte tamamlanabiliyor.