Sınav
dönemi öncesinde, sınav kaygısı ve başa çıkma yolları ile ilgili açıklama yapan
Süyür, fiziksel, duygusal ve sosyal olarak yaşamlarının en zor yıllarında
gençlerin bir de istedikleri eğitimi almak için yaşadıkları stres ve belirsizliğin,
onların endişelerini daha da yoğunlaştırdığını söyledi.
Sınava
hazırlık sürecinde öğrenciler kadar ebeveynlerin de heyecanlı bir bekleyiş
içerisinde olduğunu belirten Süyür, “Sınava hazırlanan pek çok gencin ve
ebeveynin benzer duyguları yaşadığı bu süreçte yaşanan duyguların ve sürecin
doğru yönlendirilmesinin sınav performansına olumlu katkısı bilinmektedir” ifadelerine
yer verdi.
ERGENLİK
NEDİR?
Ergenlik
döneminin erinlik ile başlayıp yetişkinliğe kadar süren, hızlı bedensel,
ruhsal, sosyal değişiklikleri kapsayan, çocuklukla yetişkinlik arasında bir
geçiş dönemi olduğunu ifade eden Süyür, bu dönemin, doğduğu andan itibaren
sürekli gelişim içinde olan bireyin en önemli ve en uzun gelişim dönemi olduğuna
vurgu yaptı.
Süyür,
“Ergenlik, kendini yönetme ve kararlarını verme yeteneğinin kazanıldığı bir
geçiş dönemi olarak tanımlanabilir. Yaşamın zor, karmaşık ve çalkantılı bir
dönemidir. Ve tam da böyle karmaşık bir
dönemde sınav stresi yaşama, başarılı olma duygusu geliştirirler” diye konuştu.
ERGENLERİN
YAŞADIĞI KAYGILAR
Ergenlik
döneminin bireyin kendisi ile ilgilendiği dönem olduğunu anımsatan Süyür, ergenlerin
sağlık, kişilik, aile ve ev ortamı, sosyal ilişkiler, din, ahlak, siyaset,
sınav, meslek ve okulla ilgili olmak üzere farklı türde kaygılar yaşayabileceklerine
dikkat çekti.
KAYGI
NEDİR?
Kaygının
kaynağı belirsiz korku olduğunu vurgulayan Süyür, şöyle devam etti:
“O
halde korku nedir? Korku, herkes tarafından tehlikeli olarak kabul edilen bir
duruma karşı yaşandığı halde, kaygı kişinin kendisinin ürettiği bir duygudur.
Genel olarak olumsuz duyguların yaşandığı durumlar kaygının ortaya çıkmasına
sebep olur. Kaygı temelde yaşadığımız olaydan değil, yaşadığımız olaylara
yüklediğimiz anlamlardan, yorumlardan kaynaklanır.
Duruma
bağlı olarak gelişen kaygı, o şartlar içinde yaşanır ve kişiyi zorlayan durumun
bitişi ile birlikte kaygıya ilişkin belirtiler de ortadan kalkar. Kaygılı
insanların olaylara bakış biçimi oldukça karamsardır. Günlük olağan sorunları
bile dünyanın sonu gelmişçesine yaşarlar.
Kaygının
gelişimi çok karmaşıktır. Kaygı, kökenini bireyin çocukluk yaşantısından alır.
Bu yaşantı, çocuğun ana babası, yakın arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinden
kaynaklanır. Kaygı, çocuğun çevresindeki kaygılı insanların varlığı ile
gelişir. Çocukluğu izleyen ergenlik döneminde de ana baba ya da diğer
yetişkinlerin tutumları kaygı düzeyini etkiler.”
SINAV
KAYGISI VE NEDENLERİ
Süyür,
sınav kaygısının sınav öncesi öğrenilen bilginin sınav sırasında kullanılmasına
engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun duygu hali olduğunu, kaygının
bir türü olan sınav kaygısının temelinde de öğrencinin sınava yüklediği anlam
ve değerler bulunduğunu anımsattı.
“Kaygı
tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmaz, bir ya da birden fazla nedeni
olabilir: Çevresindeki insanların (Ebeveyn, arkadaş, öğretmen vb.) kendisi
hakkındaki değerlendirmelerine çok önem vermesi vs. gibi etkenler kaygıyı
tetikler” diyen Süyür, ailelerin öğrencinin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerine
uygun olmayan yüksek beklentileri ve öğrencinin, mükemmeliyetçi, rekabetçi ve
kontrolü elinde tutmak isteyen bir yapıya sahip olmasının kaygıya yol açan
etmenlerden olduğunu kaydetti.
SINAVA
DOĞRU
Süyür,
sınava girecek öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu:
“-Sınava
bir hafta kala konu eksiklerini belirleyip bilgi eksiklerinizi tamamlamaya
çalışın.
-Öğrendiğiniz
ve bildiğiniz konuları tekrarlayarak pekiştirmeye çalışın.
-Belirli
sürelerle kendinize deneme sınavı uygulayın.
-Sınav
günü zinde olmanızı sağlayacak uyku düzeninizi daha önceden oluşturun.
-Fazla
yorucu ve ağır olmayan fizik egzersizleri yapın. Dengeli beslenin.
-Sizin
gibi sınava hazırlanan diğer öğrencilerle bir araya geldiğinizde sınavla ilgili
konuşmamaya özen gösterin.
-Sınava
son iki gün kala çalışmalarınızı tamamlayıp kendinizi rahatlatmaya çalışın.”
SINAVDAN
BİR GÜN ÖNCE YAPILABİLECEKLER
Süyür,
sınavdan bir gün öncesi için ise öğrencileri şu konularda uyardı:
“Gün
içerisinde sınavla ilgili herhangi bir çalışma yapmayın. Sizi yoracak
faaliyetlerden ve moralinizi bozacak haberlerden uzak durun. Yatmadan önce
sınavda yanınızda götüreceğiniz belgeleri hazırlayın (sınava giriş ve kimlik
belgesi, nüfus cüzdanı, bir fotoğraf, en az iki adet koyu siyah ve yumuşak uçlu
kurşun kalem, leke bırakmayan ve yumuşak silgi, kalemtıraş). Normal yatış
saatinizde uyumaya özen gösterin.”
SINAV
ANI / SINAV BAŞLAMADAN ÖNCE
Süyür,
“Heyecanlandığınızı fark ettiğinizde paniğe kapılmayın. Heyecan sınavın doğal
bir sonucudur. Önemli olanın heyecanı paniğe dönüştürmemek olduğunu kendinize
hatırlatın” uyarısında bulundu.
SINAV
BAŞLADIKTAN SONRA
Süyür,
sınav başladıktan sonra ise öğrencilerin şu noktalara dikkat etmesini istedi:
“-
Soruları cevaplamaya en iyi bildiğinizi düşündüğünüz ve kendinizi güçlü
hissettiğiniz bölümden başlayın.
-Bir
soruyu yapamadığınızda endişeye kapılmak yerine sınavda yer alan farklı
konulara ait diğer sorulara geçin. Ve sadece yeni soruyu düşünün. Soruyla
inatlaşmayın.
-Emin
olmadığınız sorulara daha sonra bakmak üzere boş bırakın. Bir soru üzerinde
gereksiz zaman harcamayın.
-Başka
adayların kaç soru yanıtladıkları ve neler yaptıklarıyla ilgilenmeyin.
-Cevaplarınız
bittiğinde, son bir kez kontrol edin. Cevap kağıdınıza kitapçık türünü
işaretleyin. Kodlamalarınızda bir hata ya da kaydırma olmadığını kontrol edin.”
AİLELER
İÇİN ÖNERİLER
“İyi
bir sınav performansı için ele alınmış tüm bu öneriler siz anne babaların
sınava yönelik olumlu tavır ve davranışlarıyla desteklendiğinde anlamlı
olacaktır” diyen Süyür, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kaygı,
bulaşıcı bir duygudur. Sizin sakin ve olumlu tavır geliştirmeniz, çocuğunuzun
da sakin olmasını sağlayacaktır. Hiçbir şey çocuğunuzla sizin aranızda olan
iletişim ve sevgiden daha önemli değildir. Önemli olan çocuğun, başarısız olsa
da bu sevgi ve iletişimin süreceğinin devam edeceğini hissetmesi, kendi gücünü
sınayarak hatalarından ders çıkarmasına izin verilmesidir.
Tüm
bunların dışında nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri kaygıyı azaltmaya
yardımcı olacaktır. kognitif terapi bilişsel davranışçı yaklaşımla çalışılırsa
soruna yönelik kaygı için ev ödevleri, düşünceyi değiştirme egzersizleri
eşliğinde terapiler, sorunu anlamaya ve çözümüne yönelik metotlar geliştirmek
kaygıyı azalttığı gibi kişinin kendisine güvenini de destekler. Bu çalışmayı
destekleyen Bileşsel Davranışçı Terapi yaklaşımına uygun terapi yapan
uzmanlardan destek alabilirsiniz.
Çocuklarınıza
verebileceğiniz en güzel destek stres yaratabilecek her türlü diyalogdan uzak
durup her koşulda ve durumda kendilerini desteklediğinizi hissettirmeniz
olacaktır.”