Kalp zarı iltihabı (perikardit) kalbi çevreleyen ve iki yapraktan oluşan
koruyucu zar tabakasının çeşitli nedenlerle iltihaplanmasına verilen ad. Kalp
zarı iltihabı ihmal edilmesi ya da doğru ve hızlı tedavi edilmemesi durumunda
ölümcül olabiliyor. “Göğüs ağrısı şikayetiyle acil servise başvuran her 1.000
kişiden 1’inde bu hastalığa rastlıyoruz. Virüslere dayandığı için enfeksiyonlar
arttıkça bu hastalığın görülme sıklığı da artıyor” diyen Acıbadem International
Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Umut Karabulut, hastalıkla ilgili
bilinmeyenleri anlattı, önemli uyarılarda bulundu.
Viral enfeksiyonlara bağlı olarak
gelişiyor
En sık rastlanan belirtisi göğüs ağrısı olan kalp zarı iltihabı, çok büyük
oranda viral enfeksiyonlara bağlı olarak gelişiyor. Daha az görülen diğer
nedenleri bakteri ve mantar enfeksiyonlarıyla tüberküloz olan bu hastalığın
nadir rastlanan sebepleri ise böbrek yetersizliği, guatr, ailesel akdeniz ateşi
(FMF), kalp krizi, travma, kalp ameliyatı komplikasyonu, bazı kanserler ve
radyasyon tedavisi komplikasyonu olarak sıralanıyor.
Sık enfeksiyon geçirenler risk altında
Hastalığın en sık rastlanan nedeni virüsler olduğu için sık enfeksiyon
geçiren (özellikle sık üst solunum yolu enfeksiyonu) kişiler daha büyük risk
altında bulunuyor. Ayrıca böbrek yetersizliği, bağ dokusu hastalıkları, kanser
gibi kronik hastalıkları olanlar ve kalp hastalığı veya operasyonu geçirmiş
olan kişiler de riskli hasta grubunda yer alıyor.
Kalp krizi ile karıştırılıyor
Kalp zarı iltihabının en önemli belirtisi göğüs ağrısı. Bu nedenle de kalp
krizi ile karıştırılma ihtimali olabiliyor. Ancak bu göğüs ağrısının belirgin
özellikleri hastalığı kalp krizinden ayırarak isabetli teşhis konulmasını
sağlıyor. “Kalp zarı iltihabında göğüs kafesi üzerinde hissedilen ağrı nefes
almak ve sırtüstü yatmakla artıyor. Hastalar bu nedenle oturmak ve öne eğilmek
ihtiyacı duyuyor ve böylece ağrı azalıyor” diyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Umut
Karabulut, bu tipik özelliğin, hastalığın kalp krizinden ve diğer göğüs ağrısı
nedenlerinden ayırt edilmesindeki en önemli ipucu olduğunu vurguluyor.
Hastalıkla ilgili görülen diğer belirtiler ise ateş, halsizlik, yaygın kas
ağrısı, nefes darlığı; daha nadir olarak da sırt ağrısı, yutma güçlüğü, ağır
vakalarda bacaklarda ödem, tansiyon düşüklüğü ve şok tablosu olarak
sıralanıyor.
Ekokardiyografi teşhiste altın yöntem
Kalp zarı iltihabı kan tahlilleri, gerekirse ek biyokimyasal testler, EKG
ve akciğer grafisi ile teşhis edilebiliyor. Fakat kalp ultrasonografisi
anlamına gelen EKG (ekokardiyografi) teşhis konulmasındaki en değerli yöntem
olarak kabul ediliyor.
Tedavide hastaya da önemli rol düşüyor
Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Umut Karabulut,
akut kalp zarı iltihabı durumunda genellikle birkaç haftalık ilaç tedavisi ile
tam düzelme sağlandığını belirterek hastaların bu süre içerisinde 10 ila 20 gün
boyunca yatak istirahati yapması ve ilaçlarını da eksiksiz ve aksatmadan alması
gerektiğine dikkat çekiyor.
Hastalığın ilerlemiş olması halinde kalpte sıvı birikimi durumu ortaya
çıkıyor. Bu durumda da tedavi yine ilaçlarla yapılmakla birlikte tedavi süresi
birkaç ayı bulabiliyor. Eğer kalp zarında çok hızlı ve çok fazla miktarda sıvı
birikimi olursa kalp sıkışması, tansiyonun hızla düşmesi ve şok tablosu ile
hastanın hayatı ciddi olarak tehlikeye giriyor. Bu durumda sıvının özel iğneler
ya da cerrahi yardımıyla acilen boşaltılması gerekiyor.
Tedavinin yetersiz olduğu veya iltihabın kronikleştiği durumlarda kalp zarı
giderek kalınlaşıp kalbi bir zırh gibi sarıyor ve kalbin dolaşım yapmasını
engelliyor. Ağır kalp yetersizliği gelişen bu durumun tedavisi ise ameliyat ile
kalp zarının soyularak çıkartılması.