ÖZ SAĞLIK-İŞ Genel Başkanı Devlet Sert, 696 Sayılı KHK düzenlemesi ile kadroya alınan Sağlık ve Sosyal Hizmet işçilerinin sorunları hakkında yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yıllarca üzerinde konuşulan, tartışılan ve artık müdahale edilmesi gereken bir sosyal mesele haline gelen taşeron sorununun kökten çözülmüş olması çalışanlar ve çalışma hayatı açısından çok önemli bir kazanımdır. Taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla çalışma hayatında büyük bir reform gerçekleştirilmiş olup Türkiye tarihinde daha önce bu kadar büyük reform şüphesiz ki yaşanmamıştır. Batılılar ve küresel güçler sermayenin serbestçe dolaşabilmesi için “kamuyu küçültün, kamu hizmetlerini özelleştirin’’ çağrısında bulunurken Taşeron işçilerin kadroya alınması, hükümetimizin bütün küresel güçlere karşı bir meydan okumasıdır. Bu nedenle, böylesine büyük bir reforma imza atanlara Sağlık ve Sosyal Hizmet işçileri ile teşkilatım adına minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Sağlık bakanlığına bağlı bazı birimlerde projeler kapsamında çalışan, laboratuarlarda, sterilizasyonda, radyolojide, sosyal tesislerde, hastane bilgi yönetimi sisteminde, çağrı merkezlerinde, KİT’lerde vs. çalıştığı halde maalesef taşeron düzenlemesinin dışında kalanlar içinde yeni bir yol haritası yeni bir düzenleme ile kadro kapsamına alınması yönündeki umudumuz devam etmektedir. Kamu iş yerlerinde uzun yıllardan bu yana uygulanan Personel çalıştırmaya dayalı hizmet alımı istihdam modeli (Taşeron Sistemi) her ne kadar sona ermiş olsa da geçmişten gelen birçok sorun ve yanlış uygulamayı da günümüze taşımıştır. Alt işverenlerin kamu kurumlarına kök salmasına yol açarak mevzuatta yeri olmayan çalışma şekil ve şartlarının kamu iş yerlerinde alt işverenler eliyle uygulanması sonucu oluşan bu girift sorunlar 696 Sayılı kanun hükmündeki kararname kapsamında daimî kadroya geçirilen işçiler açısından maalesef artarak devam etmektedir. Üzülerek belirtmeliyim ki, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük çalışma reformu sayılabilecek taşerona kadro uygulaması beraberinde getirdiği ve aşağıdaki raporumuzda geniş şekilde yer verdiğimiz nedenlerle maalesef gölgelenmek istenmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı kamu hastanelerinde çalışan sağlık işçileri ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı iş yerlerinde daimî işçi statüsünde çalışmakta olan işçilerin iş yerlerinde ki yaşanan sorunları, yaptığımız araştırmalar neticesinde tespit edebildiğimiz H.K temel eksiklikleri ilgili Bakanlara yazılı olarak arz edilerek gerek idari gerekse mevzuat yönünden çözüm yollarını birlikte üretmek amacıyla işçi, sendika ve bakanlık bağlamında kurulacak komisyon marifetiyle çalışma başlatılmasını da istemiş bulunmaktayız. İlgili Bakanlıklara sunduğumuz raporlarda değinilen sorun ve eksikliklerin detayları ise şu şekildedir;
T.C SAĞLIK BAKANLIĞINA BAĞLI İŞ YERLERİNDE VE
112 AMBULANS SÜRÜCÜSÜ OLARAK ÇALIŞAN İŞÇİ PERSONELLERİN ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN
TEMEL SORUNLARI
1)Bilindiği üzere daimî, işçi statüsünde 112 ambulans sürücüsü olarak çalışan işçi şoförler 12/36 mesai sisteminde çalışmaktadır. İşçi sürücüler ile aynı işi aynı şartlarda sürdüren memur sürücüler ise 24/72 mesai sisteminde çalışmaktadır. Özellikle Büyükşehirlerimizde yoğun trafik saatlerinde yapılan nöbet değişimlerinde yaşanan sıkıntılar, gün içerisinde oluşan personel eksikliği nedeniyle kapanan noktalar dolayısıyla yaşanan sorunlar ya da nöbet bitimine az bir süre kala verilen nakil ve acil vakaların oluşturduğu sıkıntılar, farklı şartlarda çalıştırılan (işçi-memur) personel arasında çalışma barışının olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Bu durumlar gerek personeller ve gerekse vatandaşlar açısından maddi manevi mağduriyete neden olmaktadır. Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 26 Maddesinde “Acil sağlık hizmetlerinde, Merkez idare biriminde ve acil sağlık hizmet birimlerinde, hizmetin gerektirdiği niteliklere haiz olan personel, 24 saat kesintisiz hizmet verilmesi esasına göre istihdam edilir’’ denilmektedir. Ancak bu düzenlemeden işçi sürücüler değil sadece Memur Sürücüler faydalanmaktadır. Memur Sürücüler 24/72 çalışırken İşçi Sürücüler 12/36 mesai sistemine göre çalışmaktadır. Bu ikircikli durum maalesef personel arasında da iş barışını bozmaktadır. Şahsına münhasır bir çalışma alanı olan Ambulans Sürücülüğü için söz konusu 24/72 vardiya düzeni çok daha da ha uygun olmakla birlikte bu şartlarda psikolojik ve fizyolojik olarak daha verimli olacağı ki bu durumda; yol ve yemek ücret masraflarının neredeyse yarı yarıya düşeceği; üstelik halihazırda memurların da bu şartlarda çalıştığı öngörüldüğünde eşitliğin, adaletin ve iş barışının sağlanması açısından işçilerinde 24/72 mesai sisteminde çalıştırılması büyük önem arz etmektedir. Acil çözüm beklenen bu sorun Türkiye genelinde çalışan binlerce işçi ambulans sürücüsünün ortak sorunudur.
2)Bilindiği üzere 112 acil ambulans hizmetlerinde görev yapan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi personel riskli (özellikli birim) statüsünde değerlendirilmekte ve Sağlık Bakanlığınca yayımlanan “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik” gereğince özellikli birim ödemesi almaktadır. Bu kapsamda sürekli işçi statüsündeki sürücülerinde ek riskli birim ödemesine, yapılan işin risk alanı göz önünde bulundurularak dahil edilmesi aynı işi yürütmekte olan personeller arasında yeknesaklığı sağlayacaktır. H.K
3)Malumunuz olduğu üzere, Sağlık Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının yeniden yapılandırılması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 11/10/2011 tarihinde kararlaştırılmış olan 663 sayılı KHK nın 54.Maddesinde, “Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında; sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı personele karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca hukukî yardım yapılır. Bu yardımın usûl ve esasları Bakanlıkça belirlenir “denilmektedir. Ayrıca; Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin 16.03.2016 tarih ve 11045126-010.06.01 E6867 2016/3 sayılı Hukuki Yardım ve Beyaz Kod Uygulamasına ilişkin genelgenin Hukuki Yardım Yapılacak Personelin Kapsamı başlıklı 2.Maddesinde hukuki yardımda bulunulacak personeller belirlenmiş olup daimi işçi kadrosunda görev yapan personeller kapsam dışında kalmıştır. Sağlık Bakanlığına bağlı 112 Ambulans sürücülerimiz başta olmak üzere, Hastanelerde ve diğer sağlık hizmetleri birimlerinde çalışan binlerce işçi personel dikkate alındığında Beyaz Kod uygulamasından yararlanmak üzere söz konusu beyaz kod uygulamasına kadrolu işçilerin de dâhil edilecek şekilde genelgenin revize edilmesinin aynı işyerinde aynı işi yürütmekte olan personeller arasında hak eşitliğini sağlamak bakımından büyük önem arz ettiği açıktır.
4)Bulaşıcı hastalıklar (enfeksiyon riski) ile doğrudan temas halinde bulunan hastane çalışanlarına yönelik “Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği” kapsamında tedbirler alınmış ancak, 112 ambulans sürücüleri ile enfeksiyon riski taşıyan alanlarda ve işlerde çalışanların dâhil edilmediğini sadece yataklı tedavi kurumlarındaki çalışanları kapsadığı görülmektedir. Oysaki, 112 ambulans komuta kontrol merkezleri tarafından vakalar sürücülere bildirim yapılırken, hastanın enfeksiyon hastası olduğu bilgisi verilmediğinden birçok sıkıntılar baş göstermektedir. 112 sağlık hizmetlerinde veyahut yataklı birimlerde çalışmayan (yönetmelik kapsamı dışında olanlar) personeller için öncelikle mevzuat bakımından tedbirlerin alınması; vaka bildirimi yapılırken bulaşıcı/enfeksiyonlu hasta olduğu bilgilerinin verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hazırlıksız gidilen her vakada personelin sağlık açısından risk altında olduğu da açıktır.
5)4857 sayılı İş Kanunu’nun 68.maddesinde “ara dinlenmelerin çalışma süresinden sayılmayacağı” belirtilmektedir. Ancak söz konusu ara dinlenmesi işçilerin çalışmakta olduğu üretim tesisleri veya insan sağlığına dayalı olmayan işlerde kullanılabilir olsa da Sağlık ve Sosyal Hizmetler işkolunun büyük bölümünde doğrudan insan sağlığına yönelik verilen hizmetlerde mevzuatta yazıldığı şekliyle uygulama alanı bulmaktan uzaktır. Hastanelerde, yoğun bakımlarda, ameliyathanelerde, acil servislerde, radyoloji ve laboratuarlarda, enfeksiyon hastaları birimlerinde, prematüre çocuk hizmetlerinde, 112 Ambulans hizmetlerinde, hasılı vb birçok, hizmetin süreklilik arz ettiği işlerde bir saatlik ara dinlenmesinin düzenli olarak kullanılması işin şahsına münhasır niteliklerinden dolayı beklenemez ve kullanılamaz durumdadır. H.K Sağlık Bakanlığında vardiyalı çalışmalarda kesintisiz olarak görev yapan işçiler yemek ve çay molalarını kullanamamaktadır. Bu konuya şu açıdan bakılacak olursa hastalara bakmakla yükümlü olan personelin bu kişileri kontrolü dışında bırakıp yemek ve çay molasına çıkması mümkün değildir. Hizmetin süreklilik arz ettiği işlerde ve birimlerde çalışan personellerin fasılalar halinde kısa süreliğine kullandıkları molalar veya yemeğin ilgili birime servis edildiği işlerde çalışanların mevzuatta yer alan ara dinlenme sürelerinin de çalışılmış sayılması yönün de yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu günün şartlarına uygun olan gerçeklerdir.
6)Bakanlığınıza bağlı yataklı tedavi kurumlarında hizmetin mesai saatleri ile sınırlanma imkânı olmayan birimleri (Ameliyathane, Yoğun Bakımlar, Laboratuar ve Radyoloji hizmetleri vb.) başta olmak üzere, 112 çalışanları ile hemşire, acil tıp teknisyeni vb. çalışanlarının mesai bitimine az bir süre kala vaka ile karşılaştıkları için fazla mesai yaparak saatlerce görevlerine devam ettikleri malumunuzdur. Fazla mesai yapan sağlık işçilerinin mesai bitimi itibariyle gelen vakalara müdahale eden sağlık çalışanının fazla mesailerinin tutulması ve mevzuat gereği fazla mesai ödemesinin yapılması ya da işçinin yazılı talebi halinde karşılığı izin olarak geri dönüşünün sağlanması gerekmektedir.
7)Malumunuz olduğu üzere şu anda daimî işçiliğe alınan kadrolu işçiler Kamu Kurumlarında Taşeron işçi olarak çalışmakta iken aylık ücret pusulası (maaş bordrosu) nı düzenli olarak alamamışlardır. Oysaki; 4857 sayılı iş kanununun “Ücret hesap pusulası“ başlıklı 37. Maddesinde “ İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır “denilmektedir. İlgili mevzuattan hareketle gerek ücret pusulalarının düzenli olarak elektronik ortamda işçilerle paylaşılması amacıyla ve gerekse işçilerin görev, unvan, eğitim aile ve çocuk bilgisi gibi temel sicil bilgilerinin girilebilmesi açısında (ÇKYS) Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemine gerekli eklentilerin yapılarak işçiler için gerekli butonların oluşturulması hayatiyet arz etmektedir.
8)Bakanlığınıza bağlı birimlerde yıllarca kurumlarına hizmet veren taşeron işçiler sürekli işçi kadrosunda istihdam edilmesiyle birlikte ilgili kurumlarca veri işletim, hasta bakım, danışma/yönlendirme, temizlik vb. unvanlar kaldırılarak direkt “sürekli işçi” olarak istihdam edilmişlerdir. Bu durum personel içerisinde biz her işte çalıştırılabiliriz korkusunu ve bazı idarecilerde ise “sizi istediğim her işte görevlendirebilirim“keyfiyetini doğurmuştur. Diğer yandan, Devlet memurları, görevde yükselme niteliğindeki unvanlara görevde yükselme sınavı ile görevde yükselme niteliğinde olmayan unvanlara “unvan değişikliği sınavına girerek” atanırken, işçi kadrosunun bu hakkı bulunmamaktadır. Sonuç olarak; sürekli işçi olarak istihdam edilen işçilere eski unvanlarının verilmesinin ve sürekli işçi kadrosundaki personelin mevcut unvanlarından bir üst unvana geçebilmesinin önünün açılmasının yerinde olacağı düşünülmektedir. H.K
9)Bakanlığınıza bağlı bazı birimlerde münferit bazı idareciler veya diğer çalışanlar tarafından bir başka çalışana karşı uygulanan mobbing (psikolojik taciz), yaş, ırk, cinsiyet gözetmeksizin çalışanları iş yaşamından uzaklaştırmakta, dışlamakta, itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Kaldı ki sağlık sektörü bu durumdan en çok etkilenen kurumlar arasındadır. Buna karşı alınabilecek tedbirlerin en başında Başbakanlığımızın yayınlamış olduğu 2011/02 sayılı genelgesi doğrultusunda hareket edilmesinin sağlanması ve imzalanacak/imzalanmış olan toplu iş sözleşmesine de bu hususun eklenmesi ve personelin bu konuda ayrıntılı bir şekilde bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
10)Yol ve yemek ücretleri personel izne çıktığında, rapor aldığında veya nöbet tuttuğu durumlarda kesilmektedir. İzin ve rapor kesintilerinde bu durum mevzuat gereği makul görünmektedir ancak, nöbet tutan personellerde bu durumun haksızlığa neden olduğu, kişilerde “o zaman ben de nöbet tutmayayım, daha fazla para alayım” görüşünü doğurmaktadır. Konuya ilişkin müfettiş raporları ve görüşler olduğu ve nöbet tutan personelin bu uygulamanın dışında tutulmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.
11)61.Hükümetimiz Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sağlık çalışanlarına müjdelenen sağlık kurumlarında kreş uygulaması ile Bakanlığınız tarafından yayınlanan genelge kapsamının genişletilerek Sosyal devlet anlayışı gereğince çalışanların memnuniyetinin sağlanması, hizmet kalitesinin artırılması sağlık kuruluşlarında çalışan işçi personelin okul öncesi 0-6 yaş çocuklarının kreş imkanlarının tespit edilerek 50 ve üzeri çocuğun bulunduğu kuruluşların bünyesinde kreş açılması, bu sayının altında kalanlar için ise birden fazla sağlık kuruluşuna yönelik ortak kreş imkanı sağlanması için sağlık kuruluşlarınca ivedilikle gerekli çalışmaların başlatılması kreş hizmetinin verilmesinin sağlanması sağlık işkolunda çalışan işçilerin önemli beklentileri arasındadır.
12)112 Acil Ambulans hizmetlerinde ve yataklı tedavi kurumlarında görev yapan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi personelin aylık 130 saate kadar ek mesai yapma hakkı bulunurken, 4857 Sayılı İş Kanunu’na tabi çalışan işçilerin yılda maksimum 270 saate kadar ek mesai yapma hakları vardır. Bu durum eşitlik ilkesine yaraşmayacak usulde uygulanmaktadır. Ek mesai yapılmasına ilişkin şartların eşit hale getirilmesinin uygun olacağı mütalaa edilmektedir.
13)Edindiğimiz bilgilere göre 112 Acil Ambulans hizmetlerinde görev yapan personelin çalıştığı ortamın uygunluk bakımından standartların altında kaldığı, hatta bazı birimlerde çalışılamayacak kadar kötü şartlarda hizmet verildiği, Ambulans sürücüsü işçilere yazlık ve kışlık üniforma (iş giysi ve malzemeler)’ ların düzenli verilmediği söz konusu istasyonların İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında değerlendirilerek, insan onuruna yakışan bir şekilde tedbirlerin alınması ve standart bir hale getirilmesi gerekmektedir. H.K
14)Daimî İşçi Kadrosuna geçirilen işçilere fiilen yürüttükleri işi gösteren ve karşılığı ÇKYS sisteminde tanımlanan görev ve unvanlarını belirtir personel kimlik kartı verilmesi gerekmektedir.
15)Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde daimî işçi olarak çalışmakta olan personellerin aile bütünlüğünün bozulmaması bakımından, eşleri zorunlu tayin gerektiren mesleklerde çalışan işçilere öncelikle tayin hakkı verilmesi hususunda bir düzenleme gerekmektedir. Tayin hakkı düzenlemesi ile birlikte fiilen aynı işi yürütmekte olan personellere iller arası becayiş düzenlemesinin de yapılması zaruret arz etmektedir.
16)Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde daimî işçi olarak çalışmakta olan personellere işe gidiş-dönüşlerinin sağlanması amacıyla kurum tarafından servis hizmeti uygulaması verilmesi gerekmektedir. Bizlere ulaşan bilgilere göre özellikle bayan işçilerin mesai çıkış veya başlangıcında işyerlerinden toplu taşıma araçlarına ulaşıncaya kadar ki yürüme mesafelerinde zaman zaman gasp, darp, tehdit veya taciz şeklinde şiddete maruz kalmaktadırlar. Servis Hizmeti verilememesi halinde ise toplu taşıma indirimli kart (PASO) olanaklarından yararlanılabilmesi amacıyla Bakanlığınız veya İl Müdürlükleri ile Belediyeler arasında protokol yapılması bu mağduriyeti ortadan kaldıracaktır.
17)Bilindiği üzere 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 63. Maddesinde “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir” denilmektedir. Mesai saatleri Kurumlarımızda “en çok” azami duruma göre değerlendirilerek, 45 saat olarak uygulanmaktadır. Ancak bu durum devlet memurları ile işçiler arasında ayrışmalara neden olduğundan bu konuda memur-işçi çalışanlar arasında yeknesaklık sağlanması iş verimi açısından yararlı olacaktır.
18)Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışmakta olan işçi personeller takdir edersizinki doğrudan insan temaslı verdikleri hizmetlerde bireylerin bazı fiziksel ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal anlamda da hayatlarına dahil olmaktadırlar. Her bir sağlık personelinin insan üstü bir gayretle gönüllülük ve sevgi esasına dayalı olarak yürütmek zorunda olduğu görevlerinin yanında aynı zamanda kendi aileleri, eş ve çocuklarına da yeterli zamanı, sabrı ve sevgiyi verebilmeleri gerekmektedir. Yürütülen hizmetin doğrudan insan temaslı ve bir bakıma devletimizin mağdur insanlara verdiği hizmetin vitrinini oluşturan sağlık personelleri böylesine zorlu görevlerde bedensel olduğu kadar psikolojik anlamda da yıpranmaktadırlar. Bu nedenlerle; verilen hizmetteki kalitenin sürekliliğinin sağlanabilmesi bakımından ihtiyaç halinde işçi sağlık personellerinin de belirli periyotlar halinde psikolojik rehabilitasyona tabi tutulması, sağlık kontrollerinin yapılması ve kayıt altında alınması hayati önem arz etmektedir.
19)Dayanağını 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun oluşturduğu çalışanların tehlikelerden korunması, üretim ve işletme güvenliğinin sağlanarak, fiziksel ve ruhsal yönden kaliteli bir çalışma ortamı H.K oluşturulmasını amaçlayan, iş güvenliği açısından riskli yerlerde çalışan işçilerin haklarının gözden geçirilerek gerekli düzenlemeler ile hakların verilmesi hususundaki uygulamalara titizlikle uyulması önemli bir ihtiyaçtır. Bu nedenlerle (Değişik:RG-27/2/2017-29992 Mükerrer) de yayımlanan İşyeri tehlike sınıfları listesinde Sağlık ve Sosyal Hizmetler İşkolunda fiilen “Tehlikeli ve Çok Tehlikeli“ işlerde çalışmakta olan bakanlığınız işçilerine mevzuattan kaynaklanan karşılığı haklarının verilmesi noktasında gerekli çalışmaların, inceleme ve araştırmaların başlatılması önemli zaruretler arasındadır.
20)Belediyelerde çalışmakta iken 5747 Sayılı Kanun ve 6111 sayılı kanun kapsamında Sağlık Bakanlığına devredilen işçiler ile 696 Sayılı KHK kapsamında daimi işçi statüsüne geçen kadrolu işçilerin almakta oldukları ücretlerinin eşit işe eşit ücret ilkesinden hareketle gözden geçirilmesi ve işçi personellerin eğitim, mesleki eğitim ve (Sağlık bakanlığına geçişten önceki kıdemleri de dahil olmak üzere) kıdemlerinin de göz önüne alınması suretiyle taban yevmiye uygulamasına geçilmesi ve farklı ücretlerle kadroya geçen işçilerin ücretlerinde yeknesaklığın sağlanması yevmiyeler arasındaki uçurumların giderilmesi bakımından ücret skalasının oluşturulması eğitim seviyeleri ve kıdemleri aynı olup aynı işi yapan personeller arasında gelir adaletinin sağlanması işyerlerinde çalışma barışının ve verimin artmasının teminatı olacaktır.
T.C AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANLIĞI İŞYERLERİNDE DAİMÎ İŞÇİ OLARAK ÇALIŞMAKTA OLAN
PERSONELLERİN ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN TEMEL SORUNLARI
1)Bakanlığınız personelinin bütün işlemlerini elektronik ortamda yürütülmesini sağlamak amacıyla Bilgi İşlem Daire Başkanlığı koordinasyonunda oluşturulmuş olan Personel Yönetim Sisteminde, daimî İşçi olarak çalışmakta olan personeller için teknik düzenlemeler veya eklentiler yapılarak işçi personellerin eğitim durumları da gözetilerek görev tanımlamalarının yapılabilmesi için gerekli olan butonların açılması ile görevde yükselebilmelerinin de önü açılmalıdır.
2)Daimî İşçi Kadrosuna geçirilen işçilere fiilen yürüttükleri işi gösterir ve PYS sisteminde tanımlanan görev ve unvanlarını belirtir personel kimlik kartı verilmesi gerekmektedir.
3)Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde daimî işçi olarak çalışmakta olan personellerin aile bütünlüğünün bozulmaması bakımından, eşleri zorunlu tayin gerektiren mesleklerde çalışan işçilere öncelikle tayin hakkı verilmesi hususunda bir düzenleme gerekmektedir. Tayin hakkı düzenlemesi ile birlikte fiilen aynı işi yürütmekte olan personellere iller arası becayiş düzenlemesinin de yapılması zaruret arz etmektedir.
4)Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde daimî işçi olarak çalışmakta olan personellere özelliklede işyerinin ilde veya ilçede bulunduğu konum ve Toplu Taşıma imkanlarının yetersizliği ile çalışanların büyük bir bölümünün bayan olduğu da göz önüne alınarak işe gidiş- dönüşlerinin sağlanması amacıyla servis hizmeti uygulaması verilmesi gerekmektedir. H.K Yaptığımız inceleme ve araştırmalarda bakım personeli olarak çalışan bayanların mesai çıkış veya başlangıcında işyerlerinden toplu taşıma araçlarına ulaşıncaya kadar ki yürüme mesafelerinde zaman zaman gasp, darp, tehdit veya taciz şeklinde şiddete maruz kalmaktadırlar. Servis hizmetinin verilememesi halinde fiilen çalışılan gün karşılığı yol parasının ödenmesi kısmen de olsa bu mağduriyeti ortadan kaldıracaktır.
5)İşyerlerinde üç vardiya şeklinde çalışılıyor olması sorunların da giderek artmasına neden olmaktadır. Mesailerin gece saat saatlerinde bitmesi ve evlerine güvenle gitmelerini sağlayacak servis sağlanmadığından dolayı, bu vardiya sistemi çalışanlara karşı şiddet olaylarına davetiye çıkarmaktadır. 19.08.2017 tarihli ve 30159 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelikte; “… sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir. Sağlık hizmeti yürütülen işler; Sağlık hizmeti sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerin işyerinde ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerinde, 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununda tanımlanan sosyal hizmet kuruluşlarında, çalışan işçiler ile bu işyerlerinde alt işveren tarafından çalıştırılan işçileri kapsar “denilmektedir. Bu kapsamda 12/36 veya 24/72 vardiya sisteminin getirilmesi ya da 3 vardiya düzeniyle hizmet verilecekse gece çıkış saatine servis aracı konulmasının sağlanması gerekmektedir.
6)Çocuk evi sorumlusu olarak görev yapan personellerin nöbeti Saat:23.00’e kadardır. Dolayısıyla özellikle gece saatlerinde acil bir durum (hastalık, evden kaçma, intihar, vb.) olduğunda bu sorun ile ilgilenecek sorumlu bulunamamaktadır. Örneğin, hastalık nedeniyle Ambulans çağrıldığında hastaneye kadar çocuğun yanında görevli Annenin bulunması gerekirken evdeki diğer çocukları bırakamadıklarından dolayı ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenlerle, sorumluların mesaileri 24 saat esasına göre düzenlenerek karşılaşılan bu durumlarda yardımcı olması sağlanmalıdır.
7)24-48 mesai sistemi ile çalışılan işyerlerinde herhangi bir personelin yıllık izine ayrılması halinde personel yetersizliğinden dolayı zorunlu olarak 24-24 çalışma sistemine dönülmektedir. Daha önce (Taşeron çalıştırma döneminde) personel eksikliği halinde kullanılan joker eleman istihdamı da sona erdiği için personel yetersizliğinin ne şekilde telafi edileceği hususu çözüme kavuşturulması gereken konular arasındadır. Örneğin; Bakım personellerinden biri yıllık izinde iken diğer personellerden birinin hastalık nedeniyle rapor alması halinde personel eksikliği nedeniyle zorunlu olarak yıllık izindeki personel işe çağrılıyor. Bu durum işçiyi ciddi anlamda mağdur ettiğinden maalesef personel hasta olsa dahi, yıllık izindeki arkadaşını mağdur etmemek için doktora dahi gidemiyor.
8)İşçi statüsünde çalışmakta iken doğum yapan bayan personellerin, çocuğunu emzirdiği dönem olan iki yıla kadar süre ile işyerlerine (çocuk evlerine) emzirdiği çocuk ile gidebilmesi için gerekli düzenlemenin sağlanması veya annenin çocuğunu emzirebilmesi için gerekli izin sürelerini kullanılabilir kılacak fiziki şartların sağlanması gerekmektedir. H.K
9)Bakım personeli işçilerin aile bütünlüğünün korunması bakımından 24 saatlik mesai sonunda, hastane okul veya herhangi bir etkinlik için görevlendirilme yapılmamalıdır yada hizmetin zorunlu kıldığı hallerde yapılan görevlendirmeler karşılığı fazla mesai ödenebilmesinin önü açılmalı veya zorunlu hallerde bu görevler ev sorumluları tarafından yürütülmelidir.
10)Çeşitli sosyal faaliyetlerde veya kurumlarda görevi olan çocukların ulaşımı evdeki nöbetten çıkan bakım personelleri tarafından yapılmaktadır. Özellikle Büyükşehirlerde ulaşım sıkıntısı olduğundan (çocukların yaşlarına göre 5-6 çocuğun otobüse bindirilip indirilmesi tehlikeli olmaktadır) ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenlerle söz konusu çocukların ulaşımları ilgili kurum aracı tarafından sağlanmalıdır.
11)Ev Tipi Sosyal Hizmet yürütülen işyerlerinde 24 Saat mesai esasına göre çalışan bakım personelleri aralıksız 24 saat çalıştıkları halde 5 saat ara dinlenme süreleri çalışma sürelerinden düşülerek hak edişler 19 saat üzerinden hesaplanmaktadır. Görev yerini 5 saat terk etmesi düşünülemeyecek kadar önemli ve hassas bir işi yürütmekte olan söz konusu personellerin ara dinlenme sürelerinin de çalışılmış sayılabilmesi hususunda yeni bir düzenlemeye ve gerekirse bu konu hakkında mevzuat değişikliği yapılması hususunda gerekli adımların atılması gerekmektedir.
12)Bilindiği üzere 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 63. Maddesinde “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir” denilmektedir. Mesai saatleri Kurumlarımızda “en çok” azami duruma göre değerlendirilerek, 45 saat olarak uygulanmaktadır. Ancak bu durum devlet memurları ile işçiler arasında ayrışmalara neden olduğundan bu konuda memur-işçi çalışanlar arasında yeknesaklık sağlanması iş verimi açısından yararlı olacaktır.
13)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yayınlamış olduğu “Gebe veya emziren kadınların çalıştırılma şartlarıyla emzirme odaları ve çocuk bakım yurtlarına dair yönetmelik” de yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışan çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür denilmektedir. Buna göre, mevcut işyerlerinden yukarıdaki kriterleri taşımasına rağmen kreş uygulaması bulunmayan işyerlerinin tespit edilerek uygulamanın başlatılması bu yöndeki sorunların tamamını ortadan kaldıracaktır.
14)Çocuk Evlerinde görev yapan bakım elemanları üç’er kişiyle dönüşümlü olarak çalışmaktadır. Herhangi bir personelin izine çıkması veya hastalık raporu alması durumunda iki personel ile çalışılmak zorunda kalınmakta ve haftalık 45 saati aşan çalışmalar meydana gelmektedir. Bu durum çalışanlarda psikolojik baskı oluşmasına ve motivasyonlarının düşmesine yol açmaktadır. Sosyal Hizmetler Kanununun 16. Maddesine 6.2.2014 tarihinde 6518 sayılı yasa ile “Ev tipisosyal hizmet birimleri, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır.” hükmü eklenmiştir. İş Kanunu’nun H.K 4. maddesinde de İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı işler ve iş ilişkileri düzenlenmiştir. İki hüküm birlikte değerlendirildiğinde ev tipi hizmet birimlerinde çalışan işçiler için İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenlerle; Çocuk evlerinde çalışan işçilerin mesai saatlerinin inisiyatif ve yahut ikili ilişkiler ile çözülemeyeceği; insan onuruna yakışır iş, insanların çalışma yaşamındaki özlemlerini giderme, toplumla bütünleşme açısından daha iyi fırsatlar sunma, tüm çalışanların eşit fırsatlardan yararlanıp eşit muamele gördükleri işler sunabilmesi bakımından İş Kanunu ve ilgili yönetmelik vb. hükümlerinin değiştirilmesi gerektiği aşikardır.
15)Bakanlığınıza bağlı Çocuk evleri sitesi, sevgi evleri vb. işyerlerinde uygulanmakta olan sekiz saatlik üç vardiya sistemi bir yandan bakımı yapılmakta olan çocuklarımızın gün içerisinde üç farklı personel (anne) ile karşı karşıya kalmasına diğer yandan ise personellerin vardiya değişim saatleri nedeniyle işe geliş dönüşlerinde sıkıntı yaşanmasına neden olmaktadır. Çocuk evleri veya sevgi evlerinin bulunduğu konumlar da göz önüne alındığında ve gece saatlerinde vardiya değişen annelerin yaşadığı darp, taciz gibi durumların oluşmaması bakımından bu uygulamanın yeniden düzenlenmesi de zaruridir. Akşam saatlerinde uykuya yatan çocuklar sabah saatlerinde farklı bir anneyle güne başlamakta olup bu durum çocuklar açısından da olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Aynı zamanda kendi ailesi ile yeterli zamanı geçiremeyen annelerimizin de aile bütünlüğüne olumsuz yansımaları olmaktadır. Bu nedenlerle söz konusu işyerlerinde uygulanmakta olan sekiz saatlik vardiyalar yerine on iki veya yirmi dört saatlik vardiyaların uygulanması tüm bu sorunları gidereceği gibi yurt genelinde de yeknesaklığı sağlayacaktır.
16)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Çocuk Evleri Sitesi, Çocuk Destek Merkezleri, Sosyal Hizmet Merkezleri, Huzurevleri, Rehabilitasyon Merkezleri vb. birçok Kuruluşlarıyla hizmet veren İşçi statüsündeki öğretmenler, Millî Eğitim Bakanlığı personelinin faydalandığı gibi toplu taşıma indirimli kart (PASO) olanaklarından yararlanamamaktadır. Kurumdaki öğretmenlerin paso olanaklarından yararlanabilmesi amacıyla Bakanlığınız veya İl Müdürlükleri ile Belediyeler arasında protokol yapılması bu mağduriyeti ortadan kaldıracaktır.
17)Bakanlığınıza bağlı, Yaşlı bakım, Engelli Bakım, Çocuk Bakım veya Rehabilitasyon vb. iş yerlerinde yürütülen hizmetler mesainin süreklilik arz ettiği işler olduğu malumunuzdur. Bakım hizmetlerini yürüten personelin, bakım altındaki çocukları, yaşlı veya engellileri ya da madde bağımlı kişileri bırakarak bir saatlik ara dinlenmesini kullanması işin şahsına münhasır durumlarından dolayı uygulanabilir bir durum değildir. Her ne kadar 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68.maddesinde “ara dinlenmelerin çalışma süresinden sayılmayacağı” belirtilse de bu kural Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde yürütülen işi süreklilik arz eden işlerden olması nedeniyle uygulama alanı bulamamaktadır. Bu nedenlerle Hizmetin süreklilik arz ettiği işlerde çalışan personelin bir saatlik ara dinlenmelerinin de çalışılmış sayılması zaten uygulanmakta olan bir sürecin hak iadesinden başka bir durum olmayacaktır. H.K
18)Malumunuz olduğu üzere Bakanlığımıza bağlı Kuruluşlarda çalışmakta olan Bakım Koordinatörleri Taşeron işçi olarak çalışmakta iken 696 sayılı KHK ile Kamu İşçisi olmaya hak kazanmadan önce de hizmet alım ihalelerinde “Bakım Koordinatörü” olarak sözleşme imzalamaktaydı. Ancak şu anda kadroya geçiş sürecinde Bakanlığımız Bakım Koordinatörü olarak görev yapan personelleri PYS sistemine (Personel Yönetim Sistemi) Bakım Personeli olarak geçişleri yapılmıştır. Çoğunluğu Yüksek Lisans, Lisans, Yüksek Okul ve Lise Mezunu olan Bakım Koordinatörlerinin Bakanlığımız PYS sistemine kaydedilirken “Bakım Koordinatörü” olarak girişlerinin yapılabilmesi için gerekli düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
19)Taşeron işçi iken yıllarca kurumlarına hizmet veren personeller, sürekli işçi kadrosuna geçirilmekle birlikte ilgili Bakanlıklarca Veri İşletim, Bakım, Danışma/Yönlendirme, Temizlik vb. unvanları kaldırılarak sadece “sürekli işçi” unvanıyla tanımlanmış ve atanmışlardır. Bu durum personeller arasında biz her işte çalıştırılabiliriz korkusunu, idari kadrolarda ise “seni istediğim işe verebilirim “keyfiyetine yol açmıştır. Örneğin; Çocuk Evlerinde/Sitelerinde çalışmakta olan ve Bakım Elemanı olarak tabir edilen personellerden Lisans Mezunlarına “Çocuk Eğitim Uzmanı“ ve ön lisans-Lise Mezunlarına “Çocuk Eğitim Uzman Yardımcısı’’ şeklinde düzenlenebilecektir. Diğer yandan ise devlet memurları, görevde yükselme niteliğindeki unvanlara görevde yükselme sınavı ile ya da görevde yükselme niteliğinde olmayan unvanlara “unvan değişikliği sınavına girerek” atanırken, işçi kadrosundaki personellerin bu hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; sürekli işçi olarak istihdam edilen çalışanlara eski unvanlarının verilmesinin ve sürekli işçi kadrosundaki personelin mevcut unvanlarından bir üst unvana geçebilmelerinin önünün açılmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.
20)Edindiğimiz bilgilere göre, Çocuk evleri ve sevgi Evlerinin bir bölümünde kullanılan ev aletleri ve ekipmanların arıza yapması durumunda ortaya çıkan onarım bedelleri görevli personellerden (Bakım Personelleri) para toplanmak suretiyle karşılanmaktadır. İnsana hizmet amacıyla kullanılan ev aletleri veya malzemelerinin belli sürelerde deforme olması, arızalanması veya kullanılamaz hale gelmeleri hayatın olağan akışı içerisinde son derece normal bir sonuç olarak değerlendirilmesi gerekirken bu gibi durumlar da oluşan mali külfetin bakım personellerinden tahsil edilmesinin önüne geçilmesinin yerinde olacağı kanaatindeyiz
21)Edinilen bilgilere göre Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde çalışmakta olan bakım personellerine hastaların ilaç takipleri ve eksik ilaç tespiti ile tamamlanması gibi hizmetler de yaptırılmaktadır. Bu hizmetlerin, işyerlerinde görevli sağlık personelleri tarafından yapılması veya yaptırılması hususunda da gerekli hassasiyetin gösterilmesi zaruret arz etmektedir.
22)Bakanlığınıza bağlı hizmet birimlerinde çalışmakta olan işçi personellere, iş sağlığı ve güvenliği çerçevesinde fiilen yürütülen işin gereği hizmetin en iyi şekilde sunulması H.K bakımından her yıl yazlık ve kışlık olmak üzere iş giysisi ve ekipmanların verilmesi ve gerekli takibin sağlanması da ülke genelinde bu konuda yeknesaklığın sağlanması yolunu açacaktır.
23)Bakanlığınıza bağlı birimlerde yaşlı bakım hizmetlerinde, engelli bakım hizmetlerinde, çocuk bakım hizmetlerinde, rehabilitasyon merkezlerinde vs. çalışmakta olan işçi personeller takdir edersizinki doğrudan insan temaslı verdikleri hizmetlerde bireylerin bazı fiziksel ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal anlamda da hayatlarına dahil olmaktadırlar. Her bir bakım personelinin insan üstü bir gayretle gönüllülük ve sevgi esasına dayalı olarak yürütmek zorunda olduğu görevlerinin yanında aynı zamanda kendi aileleri, eş ve çocuklarına da yeterli zamanı, sabrı ve sevgiyi verebilmeleri gerekmektedir. Yürütülen hizmetin doğrudan insan temaslı ve bir bakıma devletimizin mağdur insanlara verdiği hizmetin vitrinini oluşturan bakım personelleri böylesine zorlu görevlerde bedensel olduğu kadar psikolojik anlamda da yıpranmaktadırlar. Bu nedenlerle; verilen hizmetteki kalitenin sürekliliğinin sağlanabilmesi bakımından ihtiyaç halinde işçi bakım personellerinin de belirli periyotlar halinde psikolojik rehabilitasyona tabi tutulması, sağlık kontrollerinin yapılması ve kayıt altında alınması hayati önem arz etmektedir.
24)Edindiğimiz bilgilere göre bakanlığınıza bağlı bazı birimlerde münferit bazı idareciler veya diğer çalışanlar tarafından bir başka çalışana karşı uygulanan mobbing (psikolojik taciz), yaş, ırk, cinsiyet gözetmeksizin çalışanları iş yaşamından uzaklaştırmakta, dışlamakta, itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Kaldı ki sosyal hizmetler bu durumdan en çok etkilenen kurumlar arasındadır. Buna karşı alınabilecek tedbirlerin en başında, Başbakanlığımızın yayınlamış olduğu 2011/02 sayılı genelgesi doğrultusunda hareket edilmesinin sağlanması ve imzalanacak/imzalanmış olan toplu iş sözleşmesine de bu hususun eklenmesi ve personelin bu konuda ayrıntılı bir şekilde bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
25)Dayanağını 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun oluşturduğu çalışanların tehlikelerden korunması, üretim ve işletme güvenliğinin sağlanarak, fiziksel ve ruhsal yönden kaliteli bir çalışma ortamı oluşturulmasını amaçlayan, iş güvenliği açısından riskli yerlerde çalışan işçilerin haklarının gözden geçirilerek gerekli düzenlemeler ile hakların verilmesi hususundaki uygulamalara titizlikle uyulması önemli bir ihtiyaçtır. Bu nedenlerle (Değişik:RG-27/2/2017-29992 Mükerrer) de yayımlanan İşyeri tehlike sınıfları listesinde Sağlık ve Sosyal Hizmetler İşkolunda fiilen “Tehlikeli ve Çok Tehlikeli“ işlerde çalışmakta olan bakanlığınız işçilerine mevzuattan kaynaklanan karşılığı haklarının verilmesi noktasında gerekli çalışmaların, inceleme ve araştırmaların başlatılması önemli zaruretler arasındadır. H.K
26)Bakanlığınıza bağlı işyerlerinde bakımı sağlanan yaşlı, engelli veya psikolojik rahatsızlığı olan bireylere bakım hizmetini sunan işçi personellere Yıpranma Payı ödemesi ile birlikte tüm işçi personele Özel Sağlık Sigortasının yapılması da önemli zaruretler arasındadır.
27)696 Sayılı KHK kapsamında daimi işçi statüsüne geçen kadrolu işçilerin almakta oldukları ücretlerinin eşit işe eşit ücret ilkesinden hareketle gözden geçirilmesi ve işçi personellerin eğitim, mesleki eğitim ve (taşeron işçilikte geçen sürelerinin de dikkate alınarak) kıdemlerinin de göz önüne alınması suretiyle taban yevmiye uygulamasına geçilmesi ve farklı ücretlerle kadroya geçen işçilerin ücretlerinde yeknesaklığın sağlanması bakımından ücret skalasının oluşturulması eğitim seviyeleri ve kıdemleri aynı olup aynı işi yapan personeller arasında gelir adaletinin sağlayacaktır.